Pazar tezgâhlarının çoğunda bu hafta silme kiraz öbekleri vardı.
Sıcağın sanki bir beden küçülttüğü pazarcıyı başımla selamlayıp:
-Hayırlı pazarlar. Ürün nerenin? Diye sordum
Tezgâhın üzerinde ince saplarını bir araya getirerek fındık büyüklüğünde kirazları avucunun içine toplayıp uzattı:
“Napolyon bunlar beyim. Ağaç başından toplama. Uluborlu’nun.” Dedi.
Toprağı Amasya’da, İzmir’de, Isparta’da olsa da adı Napolyon’du.
Kiraz doyumsuz meyvelerden… Ne kadar yerseniz yiyin tadına doyamazsınız.
Çocukluğumuzda yaz başlangıcından eve alınan kiraz koca tabaklar üzerinde masaya konulduğunda hem yer hem de kulaklarımıza ikililerini küpe gibi takardık. Bu oyundaki amaç iki kiraz daha fazla yemek içindi.
İzmir Kemalpaşa’da Haziran dedi mi kiraz bahçeleri şenlenir, toplananlar özel karton kasalara özenle yerleştirilerek halin yolunu tutar, hasat sonu ise düzenlenen kiraz festivali şirin ilçeye kültürel renklilik katardı. Kiraz kadar güzel kızlardan kiraz güzeli seçilir magazin sayfalarını toprak kokulu emekçi kızların resimleri doldururdu. Dün böyleydi arılar olduğu sürece yarında öyle olacaktı.
Kiraz böbreğe çok faydalı meyvelerden biri… Mevsimi geçse de tedbir alıp kuruttuğunuz kiraz saplarını suda kaynatıp her daim şifa niyetine içebilirsiniz.
Ne diyordu o güzel şarkı:
Dalları bastı kiraz
Gel bana biraz biraz
Böylesine üretken bir doğayı savaşın ortasına bırakma çabaları inadına daha çok korumalı, esirgemeliyiz.