Kirletmişler
Yılda bir kaç kez Vana yolculuk yaparım. Genelde seyahatlerim gezme içerikli değildir. İlk kez Van'ımızı gezmeye geliyorum. İçim de tarifsiz bir heyecan. Ailemi sıkıca tembihliyorum. Sakın beni aramayın ben sizi ararım. Çünkü doyasıya gezmek ve Van'ı yaşamak istiyorum.
Yılda bir kaç kez Vana yolculuk yaparım. Genelde seyahatlerim gezme içerikli değildir. İlk kez Van'ımızı gezmeye geliyorum. İçim de tarifsiz bir heyecan. Ailemi sıkıca tembihliyorum. Sakın beni aramayın ben sizi ararım. Çünkü doyasıya gezmek ve Van'ı yaşamak istiyorum.
Ve ilk gün çok sevdiğim arkadaşım İlknur ile Van'da yola çıkıyoruz. Yol boyunca Türkçe, Kürtçe müzik eşliğinde sağlı sollu köyler özlemişim toprak evleri ve saman yığınlarını. Otlaklarda birçok hayvan ve yeşilin her tonunun hakimiyeti. Yeşilin bittiği noktada mavinin başladığı pırıl pırıl güneşin yansımasıyla cam görünümündeki Van Gölümüz.
Gevaş yine çok güzel yine yemyeşil. Yollarda ilerlerken mis gibi kekik kokuları. Uzaktan bir kuğu edasıyla mavi sularda süzülen Akdamar adasına gidiyoruz. Teknemize biniyoruz. Güler yüzlü bir kaptan karşılıyor bizi müzik eşliğinde hep birlikte adaya hareket ediyoruz. Bize eşlik eden teknenin kaptanı adanın etrafında hep birlikte bir tur atalım diyor. Heyecanlanıyorum. Bu teklife hayır demek imkânsız. Yıllar sonra hatıralarım yeniden canlanıyor. Düşüncelerimde geçmişe yolculuk yapıyorum. Babam annem kardeşlerim. Akdamar adasındaki ilk yüzüşüm belki ilk kulaçlarım. Yüzümde güzel bir tebessüm oluşuyor. Geçmişi ve günü karşılaştırmaya başlıyorum. Düşüncelerim bir anda renkleniyor.
Akdamar adasının ihtişamı beni yeniden büyülüyor. Fakat eksikler var. Çocukluğumda adanın nerdeyse tamamında badem ağaçları mevcuttu. Artık adamızda parmakla sayılacak kadar badem ağaçlarının kaldığını fark ediyorum. Oysa çocukluğumda badem ağaçlarının adamızın en güzel süsü olduğunu hatırlıyorum. Hele ilkbahar ayında badem ağaçlarının çiçek açması ile birlikte kilisenin mahcup saklanışı artık bunların hayallerde kaldığını hissediyorum geçmişten günümüze maalesef eser kalmamış. Bolca fotoğraf çekiyorum. Tekrar tekrar sonraki günlerde seyretmek için. Yaklaşık 20 dakika içinde adanın etrafındaki turumuz bitiyor ve teknemiz adamıza yanaşıyor.
Koşarak kiliseye gidiyorum. Duvardaki kabartmaları incelemeye başlıyorum. Bilgilerimi yeniliyor eksik veya unuttuklarımı not alıyorum. Kilisenin duvarının bir tarafında Hz yunusun tekneden atılışı ve büyük bir balık tarafından kurtarılışı anlatılıyor büyük ustalıkla. Hemen yanında Hz. İbrahim'in Allah'ın emri ile oğlunun kurban edilmemesi için oğlunun yerine bir koçun kurban edilmesi emri anlatılıyordu. Başka bir bölümde Hz. İsa'nın doğuşu ve Hz. Meryem'in annesi olduğu devamında Hz. İsa'nın 12 havarisinin varlığı ve düşüncede ki birlikleri bir kaç detaylı figürle anlatılmaya çalışılmıştı. Hz. İsa ve Hıristiyanların kitabı olan incilden alıntılar yapılmıştı. Hala heybetini ve gizemini koruyordu. O döneme ait hayvancılığın, tarımın şarapçılığın ve üzümün yaşayan halk için ne kadar önemli olduğu resimlerle vurgulanıyordu. Geçmişe yolculuğu hayranlıkla seyre dalmıştım. Her zaman ki gibi keyifle inceledim notlarımı aldım.