KİTLE PSİKOLOJİSİ VE ATALAR DİNİ

Psikolog Sümeyra Güden yazdı...

İnsan din olmadan yaşayabilir mi? Şu an yeryüzünde, yapılan bazı tahminlere göre 4200 tane din bulunuyor. İslam bunları ilahi ve beşeri dinler (insan yapımı) diye ayırsa da bunlar var. Peki Atalar Dini hangi kategoride? Ya da ne demek?

Atalar Dini Nedir?

Evrimsel açıdan insanın hayattaki tek amacı hayatta kalmaktır. Bu hayatta kalma mücadelesinde bazen Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi kardeşini öldürür, bazen kendisi kaçar, daha da geriye ilk insana gidersek de Adem (as)’da olduğu gibi yasak meyveden yer. Tek amacı ölümsüz olmaktır. Böyle arayışlarımız olmasa Lokman Hekim hikayelerimize konuk olur muydu? Peki ya modern çağa ne demeli, insan ölmemek için kendisini ölümden çok da farkı olmayan ölüm uykusuna yatırıyor. Belki ilerde hastalığımın çaresini bulurlar da beni uyandırırlar diye.

Peki evrimsel açıdan insanlar ve toplum nerede birbirine benziyor? Gerçek şu ki toplum da kendi devamlılığını sağlamak için kendisine zarar verecek her şeyi ortadan kaldırmaya çalışır. Yeryüzündeki dinlere baktığımızda birçoğunda homoseksüellik yasaktır. Eski dinlerde bile aynı durum söz konusudur. Peki bu toplumun homoseksüelliği insan ırkını azaltacağını düşündüğü için olabilir mi?

İnsan fıtratı gereği bir inanca, bir düşünceye sahip olur. Bazen bu din adını alır bazen de bu bir ideoloji adını alır. Bu sahip olduğu ideolojiyi çoğu zaman içinde yaşadığı toplumdan alır. Bunu dini açıdan düşündüğümüzde ise bu atalar dini olur. Çünkü kendi atalarının sahip olduğu dini görüşü benimser doğru veya yanlış diye sorgulamadan.

Toplumlar bir yerden sonra kişinin benliğini ve iradesini neredeyse yok sayacak kadar bir baskı ortamı oluştururlar. Bu ortam içinde bulunulan toplumun geleneklerine aykırı olanı görmezden gelir, reddeder. Gelenek nedir diye baktığımızda ise gelenek belirlenen bir yolu devam ettirme, o çevrede durma veya daha önceden bir bireyin ortaya çıkarıp süreklilik kazandırdığı olguyu devam ettirme anlamına gelir.

Bir geleneğin dışına çıkmak değişimi gerektirir. Toplumlar ise değişimden korkmaktadır. Çünkü değişim doğası gereği her zaman içinde stres, kaygı ve belirsizlik barındırır. Bireyler değiştikçe hayatlarından bir şeylerin akıp gideceğini onları kaybedeceğini düşündükleri için değişime direnirler. Oysaki “değişmeyen tek şey değişimdir”

Bakmadan Geçme