Kız yurtları dedikleri
Bazen korur, kollarken boğar, öldürürüz. Yasaklar koyar, korkuları örteriz kızlarımızın üzerine. Kız yurtlarından söz ediyorum.
Bazen korur, kollarken boğar, öldürürüz.
Yasaklar koyar, korkuları örteriz kızlarımızın üzerine. Kız yurtlarından söz ediyorum.
Ve çıkar birileri:
"Siz ne yapıyorsunuz yahu?" Diye sorulduğunda:
"Ahlak'tan, korunmadan." Dem vururuz.
Saat gece yarısı 24.00 dediğinde kız yurtlarının yatakhanelerinin olduğu bölümün son kapısı demir kapı nöbetçi öğretmen ya da görevli tarafından kilitlenir. O andan itibaren dışarı çıkılması yasaktır. Anahtarı nöbetçi görevlinin emanetindedir.
Tedbirin gerekçesi o saatten sonra giriş ve çıkışların güvenliğinin alınmasıdır.
Ya o saatten sonra deprem olursa?
Ya da bir öğrenci kalp krizi, sara veya benzeri sağlık sorunu yaşarsa?
Veya yangın çıksa?
Tam da öyle bir anda nöbetçi görevli uyumuş veya tuvalette olsa?
Kim yetişir imdada?
Hadi bu olasılıkları geçelim…
Okullar, yurtlar gerçek anlamda sivil savunma denetiminden geçiliyor mu? Ya da geçiriliyorsa sözde prosedürler üzerinde mi yoksa gerçek anlamda tatbikatlar yapılarak mı?
Bugün denetçiler toplu yaşam alanlarında bir inceleme yapsa kaç yangın tüpünün kullanma tarihi süresinin geçtiğini görecektir. Yangın tatbikatının sözde ve kağıt üzerinde geçiştirildiğini görecektir.
Sonuçta her zaman ki gibi suç alın yazısı diye kader denen olgunun omuzlarına yıkılacak ve:
"İlahi adalet."Temennileriyle geçiştirilecektir.
Bazen de gerçek suçlu hain elektrik kontağı olarak açıklanacaktır.
Yaşam alanlarında hiçbir tehdit unsuru olasılığı ihtimallere terk edemezsiniz. Prizinden taşmış elektrik kablosunu, zemini temizlik sonrası kurutulmamış ıslak alanları, camı kırık pencereyi, altındaki taşıyıcısı yerinden oynamış lavaboyu… Bunlardan sadece birisini gözden kaçırdığınız zaman canları yaralanmaktan, kaybetmekten kurtulamazsınız.
Görünmez kazalar toplu yaşam alanlarının tehdit unsurudur. Meydana geldiği zaman dövünmeniz, feryat etmeniz nafiledir.
Bugün birçok üniversitemizde çalışma alanlarındaki iş yeri kazalarını önlemek, tedbir almak için uzman yetiştiren bölümler vardır. Ve yasalar da en az on kişi üzerinde çalışanın olduğu iş yerlerinde iş güvenlik uzmanlarının bulunmasını emreder.
Bu uzmanların tek görevi çalışma alanlarında kaza riski ve tehlikesi oluşturacak nedenleri saptamak, ortadan kaldırmak, güvenli iş ortamı yaratmaktır.
Şimdi soruyorum, bugün toplu üretim alanlarının kaçında iş yeri güvenlik uzamanı bulunmaktadır?
Kısacası her şey bir ülkede sosyal devlet olgusunun işlerliğidir. İnsanı sevmek, korumaktır. Eğer insanınızı sever, korur, kollar ve esirgerseniz onun çarşıda, pazarda, iş ve alışveriş merkezlerinde güvenliği için tüm önlemleri alırsınız. İnsanı korumayan hiçbir üretim ve sosyal alanın açık olmasına izin vermezsiniz.
Adana'da kız öğrenci yurdunda çıkan yangın sonunda hayatlarını kaybeden on biri öğrenci, biri görevli, toplam on iki canımızın aramızdan feci şekilde kopup gitmesinden mutlaka dersler çıkarmalıyız.
Acımız büyük, ayıbımız çok daha büyük…