KOGNİTİF (BİLİŞSEL) DAVRANIŞÇI TERAPİ NEDİR?
PSİKOTERAPİ ruhsal
rahatsızlık veya sorunları sözel etkileşim yoluyla (görüşmelerle) çözme
tekniğine verilen genel addır.
Kognitif terapi ruhsal rahatsızlıkları
açıklarken ve nedenlerini araştırırken psikiyatri biliminin verilerine dayanır.
Bu rahatsızlıkların çözümünde kullandığı sözel ve davranışsal yöntemler de aynı
şekilde bu bilimsel ilkelere ve öğrenme kuramlarına dayalıdır. Ortaya konulan bu tedavi yönteminin etkinliği
bilimsel olarak sınanmış ve yüzlerce klinik araştırmayla bir çok ruhsal
rahatsızlıkta etkili olduğu gösterilmiştir. Dayandığı temel itibarıyla diğer
psikoterapilerden farklı olan kognitif terapinin tedavi uygulamaları süreç ve
içerik olarak yapılandırılmıştır. Öncelikle kişinin güncel sorunlarına
odaklanır, süre olarak daha sınırlı, ve daha çok sorun çözme hedeflidir. Bu beceriler çarpık düşünceleri
saptamak, inançlarını değiştirmek, çevreyle yeni ilişkiler kurmak, ve davranış
değişikliğidir.
Olayları algılama biçimimizin bizim
duygusal tepkilerimizi etkilediği gerçeği kognitif terapinin ana çıkış
noktasıdır. Yani “OLAYLARI OLDUĞU GİBİ DEĞİL, OLDUĞUMUZ GİBİ GÖRÜRÜZ”.
Bir diğer kişinin ise buraya kadar yazılanları
okurken aklından “iyi gibi görünüyor, ama ben yapamam, ben de işe yaramaz”
şeklinde düşünceler geçmişse bu kişi de kendisini karamsar ve isteksiz
hissedecektir.
Bu satırları okuyan her insan kendine
göre bir değerlendirme ve yorumlama yapar, sonuçta ortaya çıkan duygu ve
davranış bundan etkilenir.
Yani kişinin duygusal tepkisi doğrudan
durumdan (örneğin burada yazıyı okuma) değil, durumla ilgili düşüncelerinden
etkilenir.
Boş bir levha gibi doğarız, çevremizden
bize üç tür mesaj gelir;
-Kendimizin ne olup olmadığıyla ilgili
bilgi
-Diğer insanların ne olup olmadığıyla ilgili
bilgi
-Yaşadığımız dünyanın ne olup
olmadığıyla ilgili bilgi
Biz bunlara TEMEL İNANÇLAR diyoruz. Hiç
birimiz normalde bunların farkında değiliz. Sadece bunların etkileri olayları
değerlendirmemizde ve olaylara verdiğimiz tepkilerde ortaya çıkar. Bir bebeğe “
sen bir tanesin, özelsin, akıllısın, beceriklisin, değerlisin…” iletileri gelse
bebek kendisine giydirilen giysiyi yaşamı boyunca taşıyacaktır.
Çocuk ilk 1,5 yaşa kadar sürekli
çevreden söz dışı mesajlarla kendisinin ve çevresinin nasıl olduğunu anlar. BEN
BANA VERİLENİM”. Ağladığında yumuşak ses tonuyla kucakta tutulup göz teması
kurulan davranışla bunların yapılmadığı bir tutumda çocuk kendini nasıl
hisseder? Diğerlerini nasıl hisseder? Besleyen, tehlikeli, değer vermeyen,
acılarla dolu yaşam….
Çok küçük yaşlardan itibaren olumlu
olumsuz inançların her birinin bir çekirdeği olur içimizde. Yaşımızın
ilerlemesiyle kurduğumuz ilişkilerle, çekirdeklerin kimisi çok küçük kalırken
kimisi büyümeye başlar. Sunum yapacağında özgüveni olan, sevilen, önemsenen
kişi bile yetersiz kalabilir. Başaramayacağım çekirdeği büyük olan kişi her
işte kendisini başarısız hisseder. VAN HABER VANSESİ
Bakmadan Geçme


