Kokoreççi Mehmet ve grev!

                               

Trakya insanı açık sözlüdür. Lafı dolandırmayı sevmez. Bir tarafı Avrupa diğer tarafı Anadolu olsa da en belirgin yanları doğruluktur. Yamuk yapmayı sevmezler.
Dün Tekirdağ'da ekmek teknesindeki kokoreçten günün rızkını ararken elektrik trafosu üzerine bırakılan şüpheli çanta için gelen polisler etrafta olanlara uzaklaşmalarını söyledi. Kokoreççi Mehmet, kokoreç için sıraya giren müşterilerini kaybetmemek için polisten atak davrandı ve bir çırpıda trafo üzerindeki çantayı kapıp açtı ve içinde bomba olmadığını göstererek müşterilerinin kayıp gitmesine izin vermedi.
Ancak bu tehlikeli atağı yapan Mehmet Tekin'i polis bir güzel fırçaladı. Polisler yeden göğe haklıydı. Çünkü söz konusu insan hayatlarıydı. Ama Kokoreççi Mehmet'te kendince haklıydı... Evde rızk bekleyen çoluk çocuğu vardı.
Üstümden kamyon geçti, falan kazayı geçirdim, şöyle zamanda ölümden kurtuldum, öldürmeyen Allah öldürmez diyerek asıl amacının müşteri kaybetmemek olduğunu söyleyemedi ama o eylemiyle de çok ama çok şey anlattı.
Tersane işçilerinin iş yeri güvensizliğinden hayatlarını kaybetmesi, maden işçilerinin her sabah evden çıkarken çoluk çocuğuyla:
"Hakkınızı helal edin!"Diye helalleşmesini biliyoruz.
Polis, asker, öğretmen, işçi, çiftçi olsun hangimiz her sabah evimizden çıkarken yeniden geriye döneceğimizi biliyoruz ki?
Trafik, terör eylemleri, doğal felaketler hiç beklenmedik vakitlerde insanoğlunun kapısını çalmıyor mu? Basit ihmallerden nice insanlar can verip, ocaklarına ateşler düşmüyor mu?
Hangimizin beş dakika sonrası var biliyor muyuz?
Hayat kavgası giderek zorlaştı. Daha dün yürüdü memurlar yüzde üç buçuk gibi komik zam kararını protesto etmek için.
İşsiz sayısının en fazla olduğu ülkelerden biriyiz...
Üretim ilişkilerimizin sorunlarından soyutuz...
Emekçiler gelirlerinin giderlerini karşılayamamasından şikâyetçi. Bir kokoreççi bile işini ve ekmeğini kaybetmemek için bomba şüpheli bir çantaya canını siper ediyorsa durup düşünmek gerek.
Yüzde üç buçukluk zam için:
"Zam yapar ama ardından vergiler koyarız."Diyen yetkili emeğiyle geçinen insanların sorunundan ne kadar uzak!
Sormazlar mı ona:
"Milletvekili maaşı zamlarından sonra da vergi koydunuz mu?"Diye.
Emek en büyük değer...
Alın teri mübarek...
Siz emek ve alın teri hakkı için eylem yapana, sesini çıkarana posta koyarsanız sonucunu görmekte gecikmezsiniz.
Örnek mi?
Örnek Tekirdağ'da ki Kokoreççi Mehmet Tekin!
Üç-beş müşterisini kaybetmemek için kendisini bomba şüpheli çantanın üzerine gözünü kırpmadan atmaktan çekinmeyen gariban yurttaş!
Bu ülkenin gelmiş geçmiş en önemli sorunu işsizlik... Üretim ilişkilerindeki aymazlık... Emek üzerindeki gerçekçi olmayan politikalar... Alın terine hor bakılmasıdır!
Bugün Hazreti Ömer'in adaletinden sıkça söz edenler, önce memurun, işçinin, emeklinin hayat koşulları karşısında eriyip giden bütçelerine bakmalıdırlar. Unutmamalılar ki ülkemizde aç mezarı olmasa da yoksul mezarı çok! Eğer hala camilerde imamlar:
"Fitre ve zekâtınızı işçilere ve memurlara verebilirsiniz, caizdir!" Diyorlarsa o gururlandığınız ekonominiz beş para etmez!
Yönetenler, sermaye ve elitler:
"Hep bana rab bana!" Demekten vazgeçmeli, tek geçim kaynağı emeği olanları düşünmelidirler.
Dünkü bir günlük grev emekçi kitlelerin sadece basit ve küçük bir uyarısıydı!

Bakmadan Geçme