"Öfkemi kontrol edemiyorum."
"Sinirlerime hakim olamıyorum"
"Kendimi kontrol edemiyorum"
"Öfkemi kontrol etmeyi öğrensem her şey daha iyi olurdu."
"Sakin olmayı başarabilsem çok mutlu olacağım."
Öfke, sinir, ani karar…
İnsanı ele geçirdiği zaman sanki siz siz olmaktan çıkıyorsunuz. Bir başka karakter sizin yerinize geçiyor. Bazen insan bu durumda kendini bile tanıyamaz hale geliyor.
Oysaki sinirleri kontrol altına alamıyorsanız bir de onu dinlemek gerektiğinin farkına varabilseniz. Belki de bir şeyler anlatmaya çalışıyor bize. Çünkü içimiz de bizi rahatsız eden bir durum var demektir. Sadece o an onu dinleyip biraz zamana ihtiyacınız var. Eğer onun şiddetine engel olmak yerine bunu sürdürürseniz, zamanla bu sizde yerleşir ve kişiliğinizi ele geçirir. Artık siz sinirli, öfkeli çekilmez biri olup çıkarsınız.
ÖFKE, SİNİR GÜÇ DEĞİLDİR…
KONTROLSÜZLÜKTÜR…
GÜÇ OLSAYDI BİLE KONTROL EDİLEMEYEN GÜÇ YİNE GÜÇ DEĞİLDİR…
İnsanlar, öfkeli insanların yanından uzaklaşır, kaçar. Bunun adı korku, saygı değil tahammülsüzlüktür.
Öfkeli insanın, kalp atışları hızlanır. Elleri titremeye başlar. Sonrasında kontrolünü kaybeder…
Sadece kontrolünü değil…
Sağlığını kaybeder…
Eşini kaybeder…
Dostunu kaybeder…
İşini kaybeder…
Kazancı asla olmaz hep kayıptır sonu.
Öfkeli insanların karşında diğer insanlar hep susar…
Neden hiç düşündünüz mü?
Çünkü onu yok sayıyorsunuz, zamanla sustuğunu düşünüyor ya da siz susturuyorsunuz.
Ya öfke iki taraflı olsaydı…
Susmak yerine iki taraflı bir öfke çarpışması yaşansaydı ki…
Bunun örnekleri her zaman karşımıza çıkıyor…
Nasıl mı?
Düğünde, Eğlence mekanların da, iş yerinde, evde, okulda, sokakta, otobüste, bankada, hastanede her yerde karşılaştığımız tartışma, kavga, cinayetler bunların örnekleridir.
Sonuç, maddi, manevi zarar hatta can kaybı…
Peki ya çözüm?
İnsan öfkeli anında sadece yapması gereken hatta bakması gereken daha doğru olur kendi yani iç dünyasıdır. Olayların neden bizde böyle bir etki bıraktığını bulmayla çözüme kavuşabiliriz.
Kişi içine dönmeli ve onu neyin öfkelendirdiğini; içindeki fitili hangi düşüncenin, geçmiş yaşantı ya da inanışların ateşlediğini bulmalıdır.
Yani mesele öncelikle içinizde kaynayan bir kazan olduğunun farkına varmaktan geçer. Eğer kızgınsanız, sinirliyseniz bunun sebebi dışarıda değil içinizdedir. Bunun farkına varmak ise çoğunlukla pek de mümkün olmuyor. Biz daha çok içimizde kaynayan o kazanın başkalarını nasıl etkilediği ile ilgilenirken, o katlanarak içimizde büyümeye devam eder. Biz sadece, o kazan kaynarken aman ha başkalarının üzerine sıçramasın, öfkemizin üzerine bir de diğerlerine kendimizi yanlış ifade etmenin suçluluğu eklenmesin isteriz. İnsan çok güçlüdür. Önemli olan bu gücü doğru kullanabilmesidir. Güçlü insanlar fikirlerini değiştirme kabiliyetine sahip demektir.
Doğru güç sizinle ve içinizde olsun…
Sevgiyle ilerleyin…