Konuşalım mı?
Can sıkıcı ve yüz kızartan bir utançla, suçla, ayıpla, ahlaksızlıkla yüz yüzeyiz.
Can sıkıcı ve yüz kızartan bir utançla, suçla, ayıpla, ahlaksızlıkla yüz yüzeyiz.
Ülkemizde insanların bir şekilde kendi aralarında varlığını kabullenerek konuştuğu, acı sonuçları mahkemelere yansıyan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ilgili birimlerince mağdurlarına sahip çıkılan, bazı sivil toplum kuruluşlarınca üzerinde araştırma yapılarak gündeme getirilen, ama genelde üstü örtülerek halının altına süpürülen ensest sorunu var. Var olan toplumsal bir sorunu gizlemek ortadan kaldırmamak ihanettir.
Önce sorunun/suçunun kısa bir tanımını yapalım.
Ensest;
Dini, ahlaki ve etik değerler olarak da yasaklanmış birinci derece kan bağı bulunan akraba olan anne, baba ve kardeşler arası ilişkiler ensest olarak kabul edilmektedir. İkinci derece akraba olan kardeş çocuğu, teyze, hala, dayı, amca, anneanne, babaanne ve dede ile olan ilişkiler de ensest olarak kabul ediliyor.
Toplumda ensest de var, aile içi taciz de.
Kapalı toplumlarda, cahil topluluklarda rastlanılan bir olgu değil ensest ilişki... Her toplumda rastlanan bir olgudur ensest. Geri kalmış toplumlarda rızaya dayalı olmayan, baskı, taciz, tecavüz yoluyla yaşanan ensest ilişkiler maalesef çok daha yaygın. Ülkemize gelince. Uzmanlar ensest ilişkisinin ülkemizde üstü örtülü şekilde yaşandığını belirtiyorlar.
“Bizim toplumumuzda bu tür ahlaksızlıklar yaşanmaz” gibi peşin hükümlü yaklaşımların ne denli geçersiz olduğunu ensest ile ilgili araştırmalar ve mahkemelere yansıyan davalar, gazetelere ve televizyonlara yansıyan haberler açık şekilde ortaya koyuyor.
Bundan on yıl öncesine gidersek; Batman’ da kadın intiharlarını çok sık duyar, okur olmuştuk.
Hatta Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Hasret Daşlı cinayeti için açıkladığı gerekçeli kararda, tecavüz için ‘ensest ilişki’yorumunda bulunmuştu. Ülkemizde sıkça rastlanan ama örtbas edilen bu ilişkiler cinayetler ve ya intiharlarla son bulmaktaydı.
Gelişmiş, modern toplumlarda da azımsamayacak oranda ensest sorunu yaşanmaktadır.
2008 yılı Nisan ayında ortaya çıkan ve kanımızı donduran bir olayı hepiniz hatırlayacaksınız.
Avusturya’da Joseph Fritzl isimli sapık baba, 1984 yılında öz kızı Elizabeth’i bayıltarak bodruma kilitledi ve zorla “Evden kaçtım. Beni aramayın” diyen bir mektup yazdırdı. Böylece annesi de bir şeyden şüphelenmedi ama sapık baba, 24 yıl boyunca bodrumdaki kızına tecavüz etti
Baba-kızın yedi çocuğu oldu. Biri öldü, üçü Elizabeth’le gün ışığı görmeden bodrumda büyüdü. Joseph diğer üç çocuğunu ise kızının kapıya bıraktığını söyledi. Her şeyden habersiz olan karısı da çocukları eve alıp büyüttü. Olay bodrumdaki bir çocuk çok hastalanınca ortaya çıktı.
Ensest ve aile içi cinsel taciz mağdurlarının daha fazla artmaması ve çocukların korunması için bu sorunun Van gibi eğitim seviyesi düşük kapalı toplumlarda daha çok araştırılması, konuşulması gerekir. Zira toplumu aydınlatmadan bireyleri koruyamazsınız.