Korkuyu aşarsan bitkisel hayattan çıkarsın…
'….Türkülerimizi Söyletmiyorlar Bize. Korkuyorlar Robson Şafaktan Korkuyorlar,
"….Türkülerimizi Söyletmiyorlar Bize.
Korkuyorlar Robson Şafaktan Korkuyorlar,
Görmekten, Duymaktan, Dokunmaktan Korkuyorlar.
Yağmurda Çırılçıplak Yıkanır Gibi Ağlamaktan,
Sımsıkı Bir Ayvayı Dişler Gibi Gülmekten Korkuyorlar.
Sevmekten Korkuyorlar, Bizim Ferhat Gibi Sevmekten…
Tohumdan Ve Topraktan Korkuyorlar.. "(Nazım Hikmet)
Korku, bilinmeyene karşı duyulan histir. İnsanı köleleştiren ancak aşıldığı takdirde yaşama olanak tanıyan duygudur.
Yapmak istediğiniz bir çok şeye, hayallerinize bile ket vuran, hayatı zorlaştıran sizi yaşamak istediklerinizden uzaklaştıran, hayatınızın yönetimini eline alan hatta kişiliğinizi oluşturan en güçlü duygudur.
Örneğin çocukken şekillenen bu duygu yumağında korkunç rivayetler, şehir efsaneleri, ya da yaşadığımız olumsuz olaylar bilinçaltına itmiş olduğumuz korkularımızı daha da körüklüyor. Bu durum kaygı ve korkuları artırmakla kalmayıp, var olan korkuları iyice güçlendirip, insanların yaşam biçimini değiştirmesine neden oluyor. Kısacası tüm yaşamımızı yönetiyor.
Korku beklenmedik ve öngörülemeyen bir durumla karşılaşan insanın, zihnini yoğunlaştırmasını sağlayan bir mekanizmadır. Biz korktukça korku giderek hayatımıza daha çok yayılarak bizi esir alıyor.
Kişisel deneyimlerimiz de hayal gücümüzü ve korkularımızı biçimlendiriyor.
Korkulan her şey kaynağını bilinmeyen karanlıktan ve bilgisizlikten alır bu nedenle bilinmeyene karşı korkularımız hep vardır. Karanlıktan korkarız, panikleriz. Çünkü karanlıkta bilinmeyen vardır. Tanımadığımız insanlara karşı daha mesafeli, daha temkinli oluruz çünkü bilmediğimiz yönleri vardır.
Çözemediğimiz her şeyden korkarız. Bir doğa olayının olduğunu düşünelim deprem, gök gürültüsü ve şimşek ya da fırtına. Bu esnada korku ve panik birleşince kendi kendini haklı çıkaran bir dinamiğe sahip olur.
Korku korkuyu besler ve pusuya yatmış bizi bekleyen tehlikelerle ilgili spekülasyonlar yapmamıza yol açar.