Köşe Yazarlığının Dünü ve Bugünü
Ümran Öztürk yazdı...
Tüm teknolojik değişim ve gelişimlere rağmen her zaman tercih edilen, modası geçmeyen günümüzde üniversite öğrencileri, araştırmacılar ve tarih meraklıları için kaynaklık teşkil eden, arşiv niteliği taşıyan gazeteler şüphesiz en güçlü ve güvenilir iletişim araçlarıdır.
Yazılı belgelerin önemli olduğu araştırmalarda gazete haberlerinin yanında köşe yazarlarının yazıları da güvenilir kaynaklar arasında yer alır. Bundan dolayıdır ki araştırma ve incelemelerde de gazeteler en güvenilir arşiv niteliği taşımaktadır.
Günlük hayatın yorumlanmasında, siyasal, ekonomik, kültürel ve sosyal olaylara dair fikir edinilmesinde köşe yazarları büyük rol oynamaktadır.
Köşe yazarlığı basın tarihinde ve günümüzde önemli bir yere sahip, gazeteciliğin vazgeçilmez alt alanlarından biridir. Gazetelerde yer alan köşe yazıları o dönemde yaşanan toplumsal olayları satır aralarında da olsa okuyucuya sunması önemli bir belge niteliğindedir. Bu yazılar kent yaşamıyla ilgili bilgileri arşivler, kent belleğini geliştirir ve korur.
Köşe yazarlığı, Türk gazeteciliğinin tarihi ile başlar. Ülkemizde Türkçe olan ve 1860’ta ilk özel gazete olarak çıkarılan Tercüman-ı Ahval’den bu yana binlerce kişi gazetelerde farklı konularda köşe yazarlığı yapmıştır.
Edebiyatımızdaki ilk köşe yazarlığı Ahmet Rasim’e aittir, Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Ziya Paşa, Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Rasim, Ahmet Haşim, Yusuf Ziya Ortaç, Falih Rıfkı Atay, Peyami Safa, Necip Fazıl Kısakürek, Aziz Nesin, Çetin Altan, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Rauf Tamer ve daha nice güçlü kalemler de okuyucularına kendi köşelerinden seslenmişlerdir
1862 yılında İbrahim Şinasi tarafından yayınlanan ve Namık Kemal’in de yazarları arasında yer aldığı Tasvir-i Efkâr gazetesi Türkiye’de köşe yazarlığının ilk örneklerinin yer aldığı gazeteler arasındadır. Köşe yazarlığı vazgeçilmez bir unsur olarak o günden bugüne varlığını sürdürmektedir.
Toplumsal olaylar karşısında kamuoyu oluşturmayı ve yönlendirmeyi amaçlayan köşe yazarları zaman zaman topluma da yaşanan aksaklıklara ve bu durumu oluşturanlara inceden inceye bir ayar verir.
Edebiyatın deneme, öykü, söyleşi gibi diğer yazınsal alanlarından yararlanan yazar güçlü bir anlatımla söylemek istediği mesajı verir ve verdiği mesajın toplumda nasıl bir karşılık bulduğunu takip eder ve sonucunu köşesine taşır.
Her yazarın siyasi görüşü, hayatı okuma ve anlamlandırma biçimi, birikimi ve duyarlılıkları farklıdır ve kendilerine göre bir üslubu vardır. Konularını esinlendiği dünya görüşüne göre yazar ve o köşe artık onun dünyası sayılır. Derdini, tasasını orada anlatır.
Gazeteciliğin bir alt alanı olarak adlandırılan tarihsel derinliğe ve güçlü dinamiklere sahip köşe yazarlığı günümüzde gazetelerde daha egemen bir durumda karşımıza çıkıyor. Çoğu gazetede; gazeteciden ve muhabirden sayı olarak daha fazla, daha etkili olduğu dikkat çekmektedir.
Günümüz Türkiye’sinde gazetelerin genel yayın politikaları çerçevesinde ürettikleri haberlerden daha fazla köşe yazarlarının yorumları tartışılmakta ve gündemi belirlemektedir.
Gerek ulusal gerek yerel gazetelerde yer alan güçlü kalemlerden çıkan bu yazılar çoğu zaman topluma yön vermeyi, yanlışa vurgu yapıp doğruyu desteklemeyi görev edinmiştir kendisine.
Kentle ilgili çıkan haberlerin taranmasında köşe yazarlarının bir araştırma bir gözlem sonucu yazdıkları yazıları, yorumları kent belleğine büyük bir katkı sunmaktadır.
Bir araştırmacı; kentin kuruluşundan gelişimine, değişimine, yaşanan olayların sebep ve sonuçlarını, geleneksel yapısını, sosyal yaşamını en doğru şekilde gazetelerden iz sürerek öğrenir. Her dönem kentin belleğine değer katan gazeteler bu kez “Kent Belleği Müzeleri”nde yerini alması gazeteler kadar yazarları de ölümsüzleştirmektedir.
Günümüz Türkiye’sinde gazetelerin genel yayın politikaları çerçevesinde ürettikleri haberlerden daha fazla köşe yazarlarının yorumları tartışılmakta ve gündem belirlemektedir.