Küçük iğde ağacı
Bahar Rüzgârları sağlı sollu savurmaya başladı. Hangi yönden eserse essin önüne çiçek kokularını alarak taşıyor her yana. Hangi yönde hangi çiçekler açar bilirim.
Portakal ve tekmil turunç ağaçları Akdeniz'de artık meyveye durdu. Kapandı o nefes kesen kokusundan sonra taç yaprakları, çiçekler portakala, mandalinaya dönüşmeye başladı. Doğa durdurulamayan devinimini güneşin komutunda sürdürmeye devam ediyor ve diyalektik yasa o hiç değiştirilemeyen değişir yasasını uyguluyor.
Bizim sokağın sapağındaki minik boylu iğde ağacını gözlüyordum. O da göz kırptı güneşe ve ben artık tomurcuklarımı patlatıyorum dedi.
Şimdi o küçük boyuna bakmaksızın iğde çiçeğinin bayıltan kokusunu yağdırıyor bütün mahalleye.
Ne severim Leylak ve iğde ağacını. Sessizce donatırlar dallarını tomurcuklarla ve gün dikelip de takvimler bahar aylarını gösterdikçe nazlanmadan patlatırlar. Her patlayan tomurcuk renklerini vitrinlerken, harikulade kokularıyla selamlarlar yeni mevsimi. Biz baharız her kese merhaba derler.
Bilenler bilir… Van'ın Tepebaşı Mahallesinin Hastane sokağından dereye açılan yollarının iki tarafı da iğde ağaçlarıyla kuşatılmıştır. Kimi minik iğdeler yüklenirler dallarına ki onlara kuş iğdesi deriz. Kimisi de bildiğimiz kadifeden boylarıyla önce yeşile sonra turuncu rengine ve derken gün rengine dönüşürler.