Kurt: Atalay’ı Güçlü Destekle Gönderin

Van’da AK Parti seçim çalışmalarına katılan 23 Dönem Diyarbakır Milletvekili Akil İnsanlar Doğu Anadolu Heyeti üyesi Abdurrahman Kurt, Van’da gündelik zaferler ve sloganlarla geleceğimizi kaybetme günü olmamalıdır dedi. Kurt, “Van halkına yaptığım bu çağrının basit üç beş milletvekilliği çağrısı olmadığının bilinci olunduğuna olan inancımla bu çağrıyı, Sayın Beşir Atalay’a çok özel ve güçlü bir destek verilmesi çağrısını halkımın hoşgörüsüne inanarak yapıyorum” dedi.

İlhan Siyahtaş

Abdurrahman Kurt, Başbakan eski Yardımcısı Beşir Atalay’ın Van için bir şans olduğunu belirterek, “Çözüm sürecinin dondurulduğu yerden çıkarılması için Beşir Atalay, Van’a ve Türkiye’ye bir mesajdır” dedi. 

Seçim çalışmaları kapsamında Van’da basın mensupları ile bir araya gelen 23. Dönem Diyarbakır Milletvekili Akil İnsanlar Doğu Anadolu Heyeti üyesi Kurt, Çözüm süreci ve seçim ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Van’ın coğrafi ve kültürel anlamda farklı bir şehir olduğunu belirten Abdurrahman Kurt, “Bu seçimde de özellikle halkımızın neredeyse yüzde 100’ünün destek verdiği çözüm sürecinin sembol ismi ve emektarı Sayın Beşir Atalay’a ev sahipliği yapması hasebiyle de Kürt halkının 100 yıllık acılarla, inkar ve asimilasyonla, sürgünler ve işkencelerle geçen tarihine ilk defa müzakere ve diyalog mantığı içerisinde yaklaşmanın adı olan “Çözüm Sürecine” olan inancın pekişmesi, dondurulduğu yerden çıkarılması açısından da Van, müstesna bir şehirdir” dedi.

 “Gün, Van’da kaybetme günü olmamalıdır”

Öcalan’ın da teklif ettiği silah bırakmanın gerçekleşmesi adına PKK militanlarının sınır ötesine çekilmesi, yerleşim birimlerinde de kamu güvenliği ve asayişin tam olarak sağlandığı bir ortamda çok sesli çok renkli demokratik sivil siyasal hayatın canlandığı bir sürecin tekrar başlatılabilmesi adına halkımızın Sayın Beşir Atalay’ı çok ama çok büyük ve sembol bir değerdeki güçle Ankara’ya göndermesi gerektiğini vurgulayan Kurt, “  Kaybedeni olmayan ve başta mazlum ve mağdur halkımız olmak üzere tüm Türkiye insanlarının kazandığı bir iklimi sağlamakla yüz yüzeyiz. Gün, Van’da gündelik zaferler ve sloganlarla geleceğimizi kaybetme günü olmamalıdır. Bu amaçla ben de aslında halkıma ve bunun içinde Sayın Beşir Atalay’a destek vermek, onun halkımız ve Türkiye insanı için sürece verdiği emeğe şahitliğimi ikrar etmek, yeni bir umudun kapısını aralayabilmek için buradayım. Bu nedenle Van halkına yaptığım bu çağrının basit üç beş milletvekilliği çağrısı olmadığının bilincinde olunduğuna olan inancımla bu çağrıyı, Sayın Beşir Atalay’a çok özel ve güçlü bir destek verilmesi çağrısını halkımın hoşgörüsüne inanarak yapıyorum” dedi.

 “Provokatif unsurlara meydan vermeyelim”

Çözüm sürecinde güvenlik zaafının olduğunu dile getiren Abdurrahman Kurt, “ Geriye dönüp baktığımızda onun bu işi bitirme kabiliyeti, Öcalan’ın bu konudaki devletin samimiyetine inanışıyla ilgili nasıl olsa biter biz çatışmalara girip bozulmasına sebebiyet verecek provokatif unsurlara meydan vermeyelim kaygısıyladır. Bu konudaki zafiyet bu anlamda kimi yerel güçler tarafından, mali güçler tarafından gösterildi diye düşünüyorum. Bu da maalesef istismarı artırdı. İstismar arttıkça barış sürecini adeta siyasal bir hegemonyaya çevirme eğilimine dönük bir yaklaşım gelişti PKK-HDP kanadında bu da hep beraber yaşadığımız ama mustarip olduğumuz, mağdur olduğumuz bizim akil heyetlerine de yansıyan diğer PKK dışındaki bütün unsurların rahatsız olduğu devletin bu kadar boş durmasıyla ilgili bir şikâyet alanı değildi. En son Kobani olaylarında insanların sokaklarda katledildiği alanlara dönüştü. Dolayısıyla aslında bir yerde Suriye olayının gerçeğinin ortaya çıkmasından sonra çözüm sürecine ilişkin PKK, Kandil, HDP çizgisi kitlelerde Kandile bağlı olarak düşünmek zorunda kaldığını hep beraber gördük. Bu süreci gerçekten ciddiye almıyor tavırlar içerisinde gördük. Maalesef bu 4 bin insanın ölümüne kadar devletin bir şey yapamayacağı düşünüldü. Ama bu da çok yanlıştı ”dedi.

 

“Ak Parti şeytanlaştırıldı”

“Biz her barış sürecine ilişkin analizlerimizde hep beraber karşılıklı şunu söylemiştik; Kimse bu süreçleri bir zafer veya mağlubiyet süreci edinmeye çalışmasın. En büyük hatalardan birisi budur. Yine en büyük hatalardan birisi asla muhatabı şeytanlaştırmayın “ diyen Abdurrahman Kurt, “Hâlbuki Ak Parti öyle bir şeytanlaştırıldı ki kendi kitleleri nezdinde tarihin en büyük devrimlerini yapmış bu parti adeta tarihin bütün zulümlerini yapmış bir partiye çevrildi. CHP ve MHP’ye gösterilmeyen düşmanlığın çok çok üstünde bir düşmanlık Ak Parti’ye ve onun kadrolarına gösterilerek, bu Suriye savaşından kaynaklı yeni uluslararası konjonktürden elde edilmiş siyasal pozisyonları korumak adına kullanıldı diye düşünüyoruz. Ama bunların özü itibariyle bir yere gitmeyeceğini Türklerin, Kürtler olmadan bu coğrafyada rahat yaşayamayacağını, Türklerin, Kürtler olmadan büyüyemeyeceğini bir daha maalesef 4 bin insana tekrar mal olacak şekilde tecrübe etmiş durumdayız” dedi.

 

“Kötü bir kader ile karşı karşıya kalabiliriz”

Kurt konuşmasının son bölümünde “ Yanı başımızda bir dünya savaşı var. Suriye’deki iç savaş üzerinden gidiyor gibi görünen aslında vekaletlerinin her bir tarafın Rusya’da, İran’da Amerika’da olduğunu bildiğimiz bir dünya savaşına komşuluk ediyoruz ve en büyük parçamız Kürtler bizim kendi halkımızın bir parçası Kürtlerde tam bu savaşın orta yerinde duruyor. Dolayısıyla dünya bizim bu ittifakımızı hoş görmüyor. Barış sürecine ilişkin batının yaklaşımı hiç olumlu olmamıştır. Şuan uluslararası güçlerle karşı karşıyayız ve şunu samimiyetle söylüyorum. Eğer bugün bu güçler Suriye savaşı üzerinden tekrar operasyona girişmemiz olsaydı bugün Kürt sorunu çözülmüş olacaktı. Bu mesele şuan bitmişti fakat takdiri ilahı imtihanımız biraz daha devam edecek. Sayın Barzani’nin Irak savaşında izlediği o çok akıllıca tavrı komşularıyla ve Araplarla asla düşmanlık yapmama yaklaşımının özellikle Kürtlerin Türkiye’de yaşayan Kürtler için ne kadar önemli olduğunun altını çizmek lazım aksi takdirde bakın çok net söylüyorum Kobani’nin hiçbir değeri yok diye ifade eden Amerika birden Türkiye’yi sahaya çekmek için nasıl stratejik bir yere oturttuysa sonra Türkiye’nin onlara İncirlik üssünü açtıktan hemen sonra nasıl unuttuysa Rojava’da da aynısını Kürtlere yapar ve biz Allah korusun kötü bir kader ile karşı karşıya kalabiliriz. Bütünlük olarak aynı dine inanan, aynı kaderi paylaşan ve bin yıllarca her bir araya geldiğimizde herkes için büyük şeyler üreten bir topluluk olmayı başarmışız. İttifakımızı çok güçlü ve güvenilir yapma hali üzerinde geliştireceğimiz siyaset bize yeni bir bin yılın çok özel bir kapısını açmaya sahiptir. Türkiye gibi bir ortamda hakkımızı ve beklentilerimizi savunurken asla bizi daha büyük belalara sevk edecek silah ve çatışmaların tetikleyicisi ve taşıyıcısı olmamalıyız” şeklinde konuştu.

Bakmadan Geçme