Kürtler arasında doğal yaşam
Değerli okurlar on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı ordusunda yabancı askerlerin de ücret karşılığı görev yapabildiklerini biliyoruz. Bunların görev ve sorumlulukları o dönemin yasalarında belirtilmiş idi. Hatta bu subaylardan biri olan ve 1915'te Van'da görev yapan Venezuella'lı Rafael De Nogales'in hatıra kitabını daha önceleri tanıtmıştım. O kitap da ilimiz ile ilgili çok önemli bilgiler ihtiva etmekteydi.
Değerli okurlar; on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı ordusunda yabancı askerlerin de ücret karşılığı görev yapabildiklerini biliyoruz. Bunların görev ve sorumlulukları o dönemin yasalarında belirtilmiş idi. Hatta bu subaylardan biri olan ve 1915’te Van’da görev yapan Venezuella’lı Rafael De Nogales’in hatıra kitabını daha önceleri tanıtmıştım. O kitap da ilimiz ile ilgili çok önemli bilgiler ihtiva etmekteydi.
Major Frederick Mıllıngen isimli İngiliz subay da Osmanlı ordusunda görev yapan subaylardan biridir. Mıllıngen 1860’lı yılların sonunda askeri görevi gereği tayinen Van’a gelir. O dönem Van’a bağlı olan ancak günümüzde İran sınırları içinde kalan Kotur’daki askeri birliğimizde görev yapar.
Mıllıngen kitabında dokuz günlük yolculuktan sonra İstanbul’dan Erzurum’a vardığını, oradan bir kafileyle Van’a hareket ettiğini söyler. Erzurum’dan Tatvan’a, Tatvan’dan Van Gölü’nün güney kıyılarını takiben Van’a ulaşır. Van’dan görevli olduğu Kotur’a gider. Erzurum’dan Kotur’a yaptığı yolculuğu günlerce sürer. Mıllıngen bu yolculuğunu Van’da ve Kotur’da yaşadıklarını ismini yukarıda yazıma başlık yaptığım kitapta anlatır. Geçtiği mevkileri ve yolları, mola yerlerini, yattığı köyleri, ne yiyip içtiğini ayrıntıları ile okuyuculara aktarır. Bu anlatımları ilimizin ve bölgemizin 150 yıl öncesinin analizini yapabilmemiz için çok önemli bir kaynak oluşturur. Görevi esnasında ilimizi ve ilimize bağlı birçok köyü gezer ve şahit olduklarını kitabında kaydeder. O dönemin kişiler arası ilişkileri, aşiretler arası ilişkileri, Ermenilerin, Nasturilerin ve Yezidilerin durumunu ve devletin durumu ve duruşunu yaşadıkları çerçevesinde okuyuculara aktarır. Tabii ki bu coğrafyaya ve coğrafyadaki ilişkilere kendi yorumlarını da katar. Her ne kadar askeri görev ile ilimize gelmiş olsa da bölgemizin tarih ve arkeolojisi hakkında da araştırmalar yapar. Kitabı okuyunca Mıllıngen’in sadece gördükleri ve yaşadıklarını değil bazı konularda halktan duyduğu bilgileri de aktardığına şahit oluyoruz.
Mıllıngen kitabında Van’ı anlatırken; Van’ın ticari merkezlerden ve Karadeniz ile İran arasındaki kervan taşımacılık yollarından uzakta olduğu için, yolcular ve tacirler tarafından çok nadiren ziyaret edildiğinden bahseder. Doğanın Van’a cömert davrandığını, ikliminin yumuşak olduğunu, Erzurum’da görülen şiddetli kışın burada görülmediğini, toprağın verimli olduğunu ve burada her şeyin yetişebildiğini söyler. Gölün çevresinin lüks sebzelerle çevrelenmiş olduğunu belirtir. Elma, armut, kiraz, kayısı, incir ağaçları ile üzüm bağlarının tüm bölgenin gereksinimlerini karşıladığını söyler. İstanbul’daki mutfaklarda bulunan sebzelerin birkaçı haricinde tümünün Van’dan sağlanabildiğini belirtir. Van merkezin nüfusunun 14000 kadar olduğunu, bunların sekiz bininin Ermenilerden geri kalan altı bininin Müslüman Türk ve Kürtlerden oluştuğunu söyler. Şehirde Ermenilerin ticareti ve küçük endüstriyi ellerinde bulundurduklarını, Ermenilerin eğitim, kültür ve zenginlik bakımından Müslümanlardan daha iyi durumda olduğunda uzun uzadıya bahseder.
Kitabında Vanlı Yahudilerden bahsederken şöyle der:”…..Burada yaşayan Yahudileri diğer ırklardan ayırmak çok güçtür. Buradaki Yahudi topluluğu İran’ın Salmas kentinde yaşayan büyük Yahudi toplumunun sanki bir kolu gibidir. Burada yaşayan Yahudiler Kürtlerle perakende ticaretini götürmektedirler. Kürtleri köylerinde ziyaret ederler, yazın göç ettikleri zaman peşlerinden giderler, ellerinde bulunan yün, halı, tereyağı ve deriyi, çeşitli İran ve Avrupa mallarıyla değiştirirler…..”
Kitabının bir başka yerinde balık tutma mevsiminin başlaması sebebiyle Van Valiliğinin balık bendinde düzenlediği tören ve şenliklerden bahsederken şöyle der:” ….küçük şişelerde rakılar ortaya çıkmaya başladı. Elbette bu hareket paşaya (valiye) sezdirilmeden yapılmıştı. Küçük dansçı çocuklar; gıcırdayan bir keman, iki gürültücü klarnetten oluşan bir orkestra eşliğinde oynamaya başladılar……”
“Kürtler Arasında Doğal Yaşam” isimli kitap Major Frederick Mıllıgen tarafından yazılmış. Türkçeye çevirisi Nuray Mestçi tarafından yapılmış. Kitabın ilk baskısı 1870 yılında Londra’da yapılmış. Bende bulunan kitap 1998 yılında İstanbul’da basılmış. Doz Yayınlarından piyasaya çıkmış ve 237 sayfadan ibarettir. Kitabı, ilimiz ve bölgemizin 150 yıl öncesini merak eden herkesin okumasını tavsiye ederim. Kalın sağlıcakla….