La havle diyebilmek...
Halk arasında 'Her işin başı sabır' diye bir sözümüz var. Bilenler, dahası yaşamı değerlendirebilenler için başarıya kapı açan bir cümle...
Halk arasında "Her işin başı sabır" diye bir sözümüz var. Bilenler, dahası yaşamı değerlendirebilenler için başarıya kapı açan bir cümle...
"Cümle kapısı" dahası...
"Sabrın sonu selamet..." cümlesi de bir dini öğreti olarak algılanır hep.
Eskilerin, bir olumsuzlukla karşılaştıklarında , biraz öfkeli olarak "La havle vela kuvvete..." deyişi vardı. Yani, o öfkeli anda ağzından kötü söz çıkmaması için böyle söylenirdi.
Öfke bastırılırdı
Bir tür fren... Ağız freni gibi...
İnsanoğlunun olayları algılamasında edindiği bilgi birikiminin önemi çok büyük...
Yaşam için gerekli bilgileri okullardan, akademik çevrelerden edinen insan ile böylesi bir yolu tercih etmeyen hiç bir olur mu?
Ama ne yazık ki, bizde oluyor...
Hatta bilgili/deneyimli olan kişi bir kenara itiliyor, iş bilmez, aş kotaramaz olan/lar tercih ediliyor.
Güncel yaşamda -özellikle de siyasette- karşılaşılan sorunlar aslında hiç bilmeyen "çok bilmişler"den kaynaklanıyor mu?
Hiç bir şey bilmediği halde, herşeyi bilmek...
Var olduğunu göstermek için ukalalık yapmak gibi.
Toplum olarak böyle bir hastalığımız olduğunu neden bilmiyor, ya da biliyor da niçin kabul etmiyoruz?
Eğitim alanında yaşana gelen tutarsızlıkların bunda payı olduğunu biliriz de; bu sorun bir an önce çözüme kavuşsun diye çaba göstermeyiz, nedense...
Sebebi/nedeni, işimize gelmez de ondan.
Bu ülkede bir zamanlar bilimden, bilgili kişiden çekinildiği, okumuş insandan kaçıldığı durumlar yaşandığı olmadı mı?