Leylaklar Tomurcukta

Sabahın ilk saatleri serin meltem burnumuzu, kulaklarımızı ve ellerimizi okşuyor. Pencerelerin camını açtığımızda leylakların kokusu odanın içine girmek üzere olan zamana yaklaşıyoruz. Birçok yerde leylaklar açtı veya bazı yerlerde tomurcuk bağlamak üzere güzel ülkemde…
Mor leylaklar tomurcukta. Çocukken her bahar yaptığım gibi leylaklar açtığında içime kokusunu çekiyorum. Baharın geldiğini iliklerime kadar hissediyorum…
Leylaklar tomurcukta. Ancak hava her an kapanabilir. Yağmur yağar ardından kar ile her taraf kefen giymiş gibi bembeyaz olabilir. Ama leylaklar tomurcukta. Açtı açacak.
Leylaklar bana aynı zamanda kararsızlığı yarı olmuşluğu ya da baharın olduğunu sandığını hatırlatır, tıpkı çocuklar gibi. Her sabah uyandığında pencerenizin dibinde yeni bir tomurcuk bağlamış gibi açıp açmamaya karar veremeyen leylaklar, tıpkı çocuklar gibi beklemekte…
Leylaklar tomurcukta, tıpkı baharı müjdeleyen evdeki tomurcuklar gibi. Baharın gelişi leylaklardan belli ise insanlığın geleceği de evdeki çocuklarda gizlidir. Birçok evde tomurcukta bekleyen çocuk ya da çocuklar vardır. Hepimiz bekleyişteyiz. Kimimiz onlar açtığında bahar güneşinin adeta içimizi ısıtacağını hissederiz. Kimimiz o tomurcuk üzerine yağmur ya da kar düşeceğini düşünüp umutsuzluk ve ızdırap içinde bekleriz. Oysa yağmurlardan sonra büyür başaklar. Gökkuşağı yağmurlardan sonra açar. Altında bekler gökkuşağının külçe altınları. Ve yağmurdan sonra güzel kokar her taraf…
Hepimizin evinde açmayı bekleyen tomurcuklar vardır, geleceğe ışık tutan. Onların içinde nasıl bir hazine bulunduğunu bilemediğimiz tomurcuklar. Ve yine onların yaşamlarını ve gelecek yaşamlar için umut aşılamayı bekleyen tomurcuklar. Onları yüreklendirmemiz lazım. Bütün hazinelerin onların yüreklerinde gizli kaldığını öğretmemiz lazım. Belkide onların akıllarına olta atıp balık tutmalarını beyinlerinde öğretmemiz lazım. Umutsuzluğa kapılmadan. Çünkü onların içinde geleceğe ışık tutan binlerce tomurcuklar vardır. Neyin hayır neyin şer olduğunu bizler bilemeyiz. Sadece akıllarına olta atıp beklemek lazım. Her işte hayır vardır diyerek.
Elimizde yayı gerilmiş oklar vardır. Yaylar biziz. En uzağa gitmek için bizleri gerdikçe gererler. Yayı gerenin karşısında sevgi ile sabır ile bekleyerek. Fânûs bir lambanın daha çok ışık vermesini bekler gibi. Bizim bildiğimiz çocuklar özde bizim değil. Onlar bizzat hayatın oğulları ve kızlarıdır. Bizler sadece aracılarız. Bizim yanımızda yaşıyorlar ancak bizlerin malı değiller. Onlara sadece sevgi verebiliriz. Düşüncelerimizi asla. Çünkü onların kendi düşünceleri vardır. Onların vücutlarını çalabiliriz ama canlarını asla. Çünkü onların canı geleceğin saraylarındaki tahtlarda durur. Bizler orayı ziyaret bile edemeyiz. Onları kendimize benzetemeyiz ama kendimizi onlara benzetmeye lafım yok.
Elimizde tomurcuklar vardır. Sokakta bekeleyen, tarlalarda, ağır işlerde çalışan nasırlaşmış eller vardır. Tüten ocakta yemek bekleyen çocuklar vardır. Afganistan'da,Afrika'da  hiç et yemeyen tomurcuklar.
Madem bütün çocuklara armağandır bu hafta. En yakınımızda duran çocuklara gerçek anlamda bayram yaşatalım. Sözde değil özde bayram. Bütün haftaları çocuk bayramı ilan edelim. Bütün haftalar bu hafta gibi olsun. Sadece bir haftada kalmayalım. Her sabah penceremizi açtığımızda leylaklar açsın.
Bana artık kıştan söz etmeyin. Söz sırası Bahar da. Leylaklar tomurcukta Bahar geldi.
Bahar, sen ne güzel mevsimsin! Leylakların kokusu içimizde. Baharın kokusunu anımsatıyor bize. Tıpkı çocuklar gibi.Üfül üfül esen tertemiz râyihasıyla;ötelerin en büyük armağanı çocuklar…Masmavi dünyânızda neş'e tütsün hayatınız…Sevgi ile kalın…

 

Bakmadan Geçme