Lordlar ve insan karıncalar
Mustafa M. Atilla yazdı...
Bu haftaki yazım,.. Benim her zaman düşündüğümde keyfimi kaçıran bir konu, Ne;O? şu, hızla çoğalan insan nüfusu ve bunun getirdiği ve yarının getireceği sıkıntılar, kargaşalar,kaoslar ve KAZANANLAR, KAYBEDENLER….gıda üretim dayatmaları
Bu sıkıntılar belki bizim kuşağa etkisi fazla olmayacak,fakat bizden sonraki nesillere yazarken tereddütsüz yazıyorum! bir önceki neslin başlattığı,Bugünde umursamazca sürdüren saltanatcı zihniyet, hırsına yenilmiş halde çaresizce, çareler arayan,ne yapsak ne etsek de çoğalan nüfusun hem önünü kessek,etkisini azaltsak hemde sınırları korusak diye güçbirliği içinde umutsuzca kaçan rahatlarını, geri getirmeye yönelik çalışmaları; etme bulma dünyasının haklılığını bize anlatıyor.
Küresel insan artış hareketliliği, dünyanın ‘’ taşıma kapasitesinin ‘’ ne olduğunu,ne kadar olduğunu tartışmaya açtığı yüzyılın içindeyiz. Dünyadaki insan sayısının en sonunda çok fazlalaşacağı beraberinde getireceği sıkıntının bu günkü gibi sağdan soldan gıda tedarik veya ithalat, yolunun yok olacağı,gücü yetenin yetmeyenden alıp kaçacağı bugün olduğu gibi Irak,Suriye örneği ile üstüne çöreklenip eften püften sebeplerle yağmanın yapılacağı vakitler, önümüzdeki birkaç elli yıl belkide daha da, yakın.
Konu üzerinde ki uzun ve etraflıca çalışmam bana anlatıyor ki? ekonomik gücü kucağında hisseden kolektif batı toplumları, milletleri, bu konuda müthiş akıl yoruyor. Çalışmalarının sesizce hedeflerine kilitlenmiş olduklarını ayan beyan ortaya koymalarını anlaya bilmek, anlaşılmaz bir şey değil. Bu nedenle konuyu göz önüne sermenin idrakini kuşku ile anlatmak felaket tellallığından azlediyor beni.
En önemli etkisini, gıda ve beslenmede görecez. Bugün belki azar azar ortaya çıkan çalışmalardan; geçen yazımda bahsetmiştim hibrit çalışmalar, işte tam üstüne geldiğimiz çalışma; kötümü? hayır kötünün iyisi. denize düşen yılana sarılır diyebileceğimiz çalışmanın ilki! bir müddet göreceğiz ki durumu idare etmenin yollarını bulmaya çalışacaklardır, bir süre,on yıl,elli yıl, yüz yıl.
Bu günden hayal bile etmemiz mümkün olmayan birbirinin kimyası ile oluşturacakları, en fazla üzerinde çalıştıkları insan yaşamı için gerekli olan TAHIL VE YAPAY ET; ben çok çok eminim ki bu çalışmaların hazırlığını yapmış, sonucunu yakalamışlar ki sahaya inmeye başladılar. Şimdi ilk saha çalışmasını Hollanda da görüyoruz. Sera gazı emisyonlarının yüzde 14 nün kaynağının faturasını büyük baş hayvanlara kesmeye başladılar… Sera gazı: karbondioksit, metan, nitrik oksit,hidroflorür, perfloro karbonlar,sülfür hekzaflorür bibi gazların atmosfere bırakılan miktarı.
Yine aynı eften püften bahanelerle ilk sıradaki büyük baş hayvanların üretimini yavaş yavaş azaltarak belkide kendi mutlu sonlarını yakalayabilecekleri, yapay eti silah ticaretinden sonraki en önemli hedefleri yaptılar; sera gazı bahanesinin inekçe düşünüşünü yedirmeye koyuldular.
Haklılar belki! bugün dünya nüfusu 2022 itibariyle 8 milyara dayandı. Bunun yarısı 1.400 milyarla Çin, 1.370 milyarla Hindistan,335 milyon la Amerika,146 milyonla Rusya bu dört ülke her şeyde belirleyici yol ve yüklenici pozisyonda hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar.
Türkiye nüfusunun yaklaşık on beş katı nüfusuna ulaşan Çin; bu kadar kontrolsüz hedeflediği İNSAN KARINCALARINI ne için çoğalttığını yine aynı şekilde Hindistan'ın da bu kadar serbest bıraktığı nüfusunun, katlanarak çoğalacağını varsayarsak bütün yapılan çalışmaların ileri hesaplar olduğunu görürüz. Bize etkisi nasıl veya ne olur; şimdiden tahminim kabarık içi dolu bir dosya olabilir diye düşünüyorum.
Küresel ısınmanın; dünyada artan insan nüfusu ile bağlantısı çok açık. İklimlerinde gıda ve hayvan yemi üzerindeki etkisi ve baskısı, şu an gördüğümüz sıkıntılarında temelini oluşturuyor.
Buraya kadar herşey tamam Fakat kendime sorabileceğim farklı soru ne?! Bu dört büyük nüfuslu ülkeler başta olmak üzere Birleşmiş Milletler,NATO,Şanghay ve paktlar bu gruplara üye olan küçüklü büyüklü diğer milletler bu hızlı nüfusla devleşen Çin ve Hindistan’ın katlanarak artan insan üremesinin önünü alabilecekleri yaptırımlarının olup olmadığı sorusu. Neden. 8 milyara dayanan dünya nüfusunun yıllık nüfus artışı ortalaması 71 milyon ve %1, bu artışı dünya nüfusuna oranladığımız zaman Çin'in artışı yıllık kabataslak 14 milyon / her yıl, on bin nüfuslu Nauru sadece yüz kişi artış sağlıyor. Durum vahim çünkü Türkiye'nin yıllık artışıda 850 bin işte kendime sık sık sorduğum soru;ülkeler arasındaki orantısız nüfus artışı ile dünya üzerindeki hangi dengeyi kuracaklar?, zaten kurmayada çalışmıyorlar. Buda meselenin ayrı bir boyutu.
Kainat bir denge üzerine hesaplanarak kurulmuş, o nedenle dengeyi oluşturamadıkları için nüfus üzerinden değil, azaltma üzerinden yapmaya çalışıyorlar.Ne ile? dengesiz beslenme ile, ne ile aşı ile, ne ile mutasyon adı altında yeni yeni virüs ile; ya sende bir yerde nüfusunu artıracak sın yada hıfzıssıhhanı genişleteceksin, yeniden dizayn edeceksin. Yok böyle iyi gidiyoruz diyorsan şantajlarına boyun eğeceksin. Sende yoluna kum çimento, betonla devam edip ülkenin sözde refahını yakalayacaksın.
Yazımı bitirmeden önce toparlasam iyi olur bence. Kısa ve öz! sürekli üst akılı oynayan seçkinlerin batı dünyası, devasal arsalar üzerine kurdukları otuz kırk odalı muhteşem salonları, mahzenleri,av köşkleri olan göz alıcı dekorasyonla tasarlanmış şato,saray,malikane gibi yaşam alanlarının artan nüfus/göç dalgasının artış tsunamisine yakalanmadan önceki , kendilerini ve refah içinde bollukla unutulmaz kılan kral,kraliçe’lerin,dük’ler,düşes’lerin,lord’ların,baron’lar,barones’lerin uykuda ki düşlerinin kaçması ile yaptıkları merhametten uzak çalışmaların plan uygulamaları.
Gözünü batı teknolojisine kapalı tutmayan 1.400 milyar nüfuslu, son zamanlarda adından sıkça bahsettiren Çin ise nüfus artırma ve, batıdan gelecek tehditlere karşı koyabilme gücünü oluşturmanın rötarsız hızını yakalamaya çalışıyor. Biz; Çinli gibi nüfusu artırmadan,24 saatin tamamını çalışıp kullanmamız lazım ki kovboyu ve atlıları yarı yolda yakalayabilelim.
Sizi yere yıkan yumruk, sert olandan ziyade nereden geldiğini görmediğiniz yumruktur.
Joe Torres…..