Mahalleyi Kayıp mı Ettik?

Mahallede, merhamet vardı, şefkat vardı. Mahallede, tevazu ve sevgi vardı. Mahallede, paylaşma ile beraber cömertlik vardı. Mahallede, şükür vardı, kanaat ve iktisat vardı.

Mahallede, merhamet vardı, şefkat vardı.

 

Mahallede, tevazu ve sevgi vardı.

 

Mahallede, paylaşma ile beraber cömertlik vardı.

 

Mahallede, şükür vardı, kanaat ve iktisat vardı.

 

Mahallede, hürmette vardı, saygıda…

 

Güzel faziletlerimizin unutulmasının arkasındaki en önemli etken mahalle zeminin bozulması ve deformasyonun meydana gelmesidir. Bizim sosyolojik bünyemizin teminatı aile ile mahalleydi! Şimdi ikisini de tartışılır hale getirdik! Mahallelerde dostluk, güven, sadakat ve gece uzaktan gelen gece bekçilerinin o unutulmaz derecede nostaljik olan düdük sesleri vardı. Bütün mahalle biri birini tanır, bilir ve severdi. Aidiyet duygusu insanlara güven telkin ederdi. Ben Suvaroğlu, Hafiziye veya Aşağı Nurşin Mahallesindenim gibi. Mahallelerde otokontrol vardı. Güzellik tüm mahalleleri sarmış sarmalamıştı.  Mahallede nesilden nesle aktarılan güzel hasletler ve mahalle kültürü vardı…

 

Herkes birbirinin teminatıydı. Fakirlere, meczuplara, dul ve yetimlere mahalleli sahip çıkar kollar ve gözetirdi. Şimdiki sitelerde olduğu gibi sınıf farkı yoktu. Mahallede zengin ve fakir komşuluk münasebetleri içinde yaşar giderdi. Üzülerek söylemek lazım ki günümüzde kast sistemi meydana geliyor. Parasıyla, malı mülküyle övünen sınıflar zuhur etti. Kendini daha üstün görmeye başlayan bir zümre oluştu!

 

Van'daki mahallelerde, İslam'ın süzgecinden süzülmüş, örf, adet, gelenek ve göreneklerle örülmüş muhkem kapılar vardı! Bu kapılardan içeriye kin, haset, kavga dövüş, gösteriş, cimrilik ve riya giremezdi. Burada bakışlar saf, kalpler temiz ve sevgiler hep halisti. Gönlümüzün gümrük sınırından; Ecnebiden gelip de bize uymayan adetler geçemezdi/ geçmemeliydi! Fakat geçti!

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme