'Marka değerler'i yaşatma sorumluluğumuz...

Marka değerlerin önemi giderek artan bir dünyada yaşıyoruz. Her ülkenin olduğu gibi kentlerin de bu konuda özellik taşıyan marka değerleri var. Bu değerleri yaşatan, asırdan asıra taşıyan ülkeler bugün övünmekle yerden göğe haklılar.

Marka değerlerin önemi giderek artan bir dünyada yaşıyoruz. Her ülkenin olduğu gibi kentlerin de bu konuda  özellik taşıyan marka değerleri var. Bu değerleri yaşatan, asırdan asıra taşıyan ülkeler bugün övünmekle yerden göğe haklılar.

Batı'da böylesi kuruluşların sahiplenilişi sadece kurucularının arkadan gelen kuşaklarınca yapılmıyor; o faaliyet alanındaki sivil toplum örgütleri ve devlet tarafından da teşvik ediliyor, ödüllendiriliyor.

Ülkemizde her kentin üretim alanında; kültürel, sosyal, spor, ticaret vb. alanlarda çeşitli özellikleri var olduğunu biliyoruz.

Ülke düzeyinde yaptığınız gezilerde böylesi kuruluşların varlığından söz edilir, görülmesi/gezilmesi/alınması önerilir.

Balıkesir'den kolonya, Bursa'dan kestane tatlısı, Gaziantep'ten baklava, Manisa'dan mesir macunu, Trabzon'dan, Ordu'dan, Giresun'dan fındık, tereyağı, Rize'den çay, Malatya'dan kayısı, Kastamonu'dan çekme helva, Kocaeli'den pişmaniye, Çorum'dan leblebi Van'dan Van peyniri…

Daha çoook ilimiz var böyle ürünleriyle ünlenmiş...

O illerimizde bu ürünlerin ticaretini geleneksel anlamda sürdüren ticaret erbabı kişiler de var kuşkusuz.

Onların yüzyıllık kurumları...

Adları o il ile birlikte anılan kurumlar/kişiler...

xxx

Lise öğrenimi için ilk kez Trabzon'a geldiğimde, babam Rahmetlinin "Oğlum, fırsat bulduğun zamanlar Pazarkapı Camiiin yanında Kalkanoğlu Pilavcısı var, oraya da git..." önerisini unutamam...

Ne yapsın oğluna başka?.. Annesiz babasız yollamış okumaya...

Sotka Mahallesinde bir göz oda kiralamış... Hadi, sabahları çay, yanında reçel, çökelek, yumurta filan kahvaltı yapsın. Peki, öğle ve akşam ne olacak?

Rahmetlinin kuşkusu/korkusu öğle ve akşam yemeği...

Trabzon'un asırlık "Kalkanoğlu Pilavı"nı ilk kez 1953 yılında tattım. Kuruluşundan 97 yıl, nerdeyse bir asır sonra tanıştım.

Bu benim kabahatim değil. Geç doğmuş olmamın bir sonucu...

"Kalkanoğlu Pilavı" ilk kez Kalkanoğlu Süleyman Ağa tarafından  üretilip bugün de pazarlanan  Trabzon'un övünç markası...

1856 yılından bugüne... Şimdilerde dördüncü  Kalkanoğlu kuşağının elinde..

Peki, "Kalkanoğlu Pilavı"nın öyküsünü bilen kaç kişi var aramızda?

Damak tadımızı onda bulur pilavını yeriz, hatta kimi yerde söz edildiğinde orada pilav yendiğimizden de övünürüz, ama özgeçmişini bilmeyiz.

Bu da bizim kişisel ihmalimiz.

"Marka değerler" kentlerle bütünleşmiş, o kentlerin adına ün katmış olmalarıyla varlar dünden bugüne.

Ama ne yazık ki; ülkemizde böylesi marka değerlerin  sahiplenilmesi/korunması/yaşatılması konusu sadece  konuyla ilgili ailelerin özverisine kalmış durumda.

Trabzon'da ülke düzeyinde ayrıcalıklı ün kazanmış asırlık "Beton Helva"nın adını, damak tadını biliriz. Ama öyküsünü bilmeyiz.

Daha neler var neler, bizim bilmediğimiz... Kim bilir.

Ticaret dünyamızın sivil toplum örgütleri böylesi asırlık kuruluşların yaşatılmasına ömür adayan ailelerin çabalarına seyirci kalmamalı...

Zaman-zaman düzenleyeceği onur günlerinde böylesi marka değerleri yaşatanları ödüllendirmeli, sahiplenmeli.

Onlara çalışma heyecanı vermeli...

Ticaretin sadece para üzerine kurulu bir dünya olmadığını biliyoruz. Çok vergi veren kişileri/kurumları elbette ödüllendirip onurlandıracağız.

Ancak...

Yaşama kavgasını ailecek sürdüren, kurumsallaşamayan, ama yüzyıllık marka olma özelliği taşıyan nice kişi/kurum var bu ülkede ticaret dünyamızın onuru/yüzakı olmuş.

Onları unutamayız.

Bakmadan Geçme