DELİYİM ANNEM
ARİF KUŞ
Hasretin yaktı şu deli yüreğimi,
Görmeden yaşamak haramdır annem,
Özledim o cennet kokunu senin,
Hasretim meleğim Deliyim annem,
Gülmedi yüzün elin yüzünde,
Suçlusu benim benim gözümde,
Kendimi ayaş gibi sarhoş zan ettim,
Görmeyince seni Deliyim annem,
Tutuldu elim ayağım titriyor,
Uzakta kaldın gözüm görmüyor,
Ayakların altına kurban olurum
Yataklara düştüm Deliyim annem,
Gam yemem kimseyi görmesem de ben,
Omurumda olmaz dünya yıkılsa bile,
Sen yanımda ol o bana yeter,
Görmeyince seni Deliyim annem,
Gözden uzaksın gönlümde değil,
İsteğini söyle günahın benim,
Sensiz güzel gün olmaz göğsümü gireyim,
Görmeyince seni Deliyim annem,
SEVDİKÇE
GÜLER ÖZÇELİK
Bir kere sevdin
ikinci de kör oldu gözlerin
sen sevdikçe görmedin
gerçekleri
ya da görmezlikten geldin
işine öyle geldi
ya da geldiğin gibi
gittin
neresinden tutarsan
oradan tut
çamaşır ipine as kurusun
kuytu bir köşede sevdikçe
sevdiklerin
POSTACI
OĞUZ BATIN
Eskisi gibi yakmıyor güneş tenimi,
Haberlerimi al diye saldım güvercinleri,
Gözümdeki yaşlar var ya zümrüt rengi,
Postaya verdim ben aşkımı ve seni.
Beklerim haber gelsin diye,
Ne gelen var ne de giden.
Dönüp baksın maziye,
Ne seven var ne de sevilen.
Ağlarım ben kaderime,
Aşkı çar çur eden sen.
Yazarım ismini her şiirime,
Mektubum geliyor dile.
Ben sıradan bir postacı,
Mektubun var acı acı ..
Sevdim senin el yazını ,
Anılarımız kalmasın postaya takılı .
BİL İL DÜŞTÜ HATIRIMA
PROF. DR. FUAT ODABAŞIOĞLU
Bir il düştü hatırıma,
Sevgi, dostluk kattı on yedi yılıma.
Özlemi dipdiri, ayrılıktan bu yana,
Gönlüm dizgin tutmaz...
Hele bir gideyim Van'a,
Aşayım Bingölden yüce dağları,
Geçeyim Muştan dümdüz ovayı,
Emsali minare dönemeçten yana,
Son zirve dayanırım Kuzgunkıran'a.
Sular git gide yaklaşır yola,
Bir sevda masalı anlatır yolculara,
Adı kulaç kulaç yazılmışken dalgalara,
Martılarda dönüşür çığlıklara,
Ah Tamara! Ah Tamara!
Denizde ölümsüz sevda ,
Can verir Akdamar'a,
Gölün adı burada deniz,
Dibinde ne varsa gösterir.
Parlak, berrak, tertemiz.
Sevda yüklü sularla,
Giderim artık yan yana,
Gevaş etekte, düşer sağ yana,
Göresediğim şehir,
Edremit'ten öte yana...
İyice bir göz attım,
Başı karlı asil Süphan'a.
Oynayasım gelir,
Türküler yürür dudaklarıma:
"Çorabı çekdim dizime
Endim ereğin düzine
Diz bediz otururken
Hasret kaldım yar yüzüne"
Uzunca hasretini içimde duya duya
Seher vaktiydi, vardım Van'a.
Erekte güneş, kızıllıktan döndü,
Şavkı vurdu cama.
Selam olsun eşe, dosta, akrana,
Kahvaltıya giderim, ekmek kokan salona.
Süt, bal, otlu peynir tamam,
Yumurta da isterim sahana.
İskeleden kaleye, oradan Zeve'ye,
Uğrayacağım dört bir yana,
Bir gün Erciş, Muradiye,
Yol bulursam bir gün de Bahçesaray'a.
Sarılıp yatmazsam pişiğe,
Vebaldir bana, ana sorma!
Dönüş ne zamana,
Sabah olmazsa, akşama...
-Kül baş, heç olur?
-Hani çocuklar hanım ana?
-Ayran aşı, balık var akşama.
Allah ömür verirse,
Çol çocuk geleceğim bir daha,
Ana duydun beni?
-Caan!
Aha yemin size Kur'an!
DÜŞTÜ
İBRAHİM SAĞIR
Başıboş zamanlardan gizli bir melâl düştü,
Kuşku bedesteninde kardelene al düştü.
Çocuksu düşlerimde seccadesine anam,
Geçmişin aynasından puslu bir hâyal düştü.
Sığındığım rıhtımlar yıkıldı birer birer,
Bahtıma nâhak yere kendimle cidal düştü.
Sessiz çığlıklar indi düşüncemin üstüne,
Zamanın kıskacında akla ihtilâl düştü.
Akrepten bal bekledim nedamet sahrasında,
Yıldızlar güldü geçti, başıma Zühâl düştü.
Geceler sinsi sinsi pususunu kurarken,
Mehtabın gül yüzüne hüzünlü bir hâl düştü.
Her cefa tufanında kezzap yüklü damlalar,
Acılar harmanında ruhum bîmecâl düştü.
Nisyan kelepçe vurdu albümde resimlere,
Hayatın girdabında hatıralar lâl düştü.
Hangi gülistandaki mahzun güle ağlayım,
Gurbetin pençesinde yollara muhâl düştü.
Umut yaylalarını tayfunlar savurmada,
İfrit bilmecesinden cevapsız suâl düştü.
Vefasızlık burcunda baykuşlar çığlık çığlık,
Bir buz parçası gibi omzuma hilâl düştü.
BİR GÜL DÜŞTÜ
BEKİR OĞUZBAŞARAN
Bilmiyorum nerde, nasıl
Omuzuma bir gül düştü
Bir ağaçtan usul usul
Omuzuma bir gül düştü
Derinleri kımıldattı
Günüme mutluluk kattı
Dikeni elime battı
Omuzuma bir gül düştü
Rengi kandan kırmızıydı
Doğanın nazlı kızıydı
Yüreğimdeki sızıydı
Omuzuma bir gül düştü
İncelik derseniz onda
Goncalık derseniz onda
Ecelik derseniz onda
Omuzuma bir gül düştü
Arı ona üşüşmüştü
Bülbüllerle görüşmüştü
Gizli gizli öpüşmüştü
Omuzuma bir gül düştü…
ADIM MARAL
MERAL BAYAT
Yapım ürkek bir ceylan
Bağrı yanık çok dolaştım Urfa dağlarını
Yeter maralım yeter şimdi kendine gel
Evet tam vaktiydi kendine gelmenin
Uyanış ve silkeniş zamanı
Asıl mesele benim damarlarımda dolaşan kandaydı
Yapım ceylan gibi narin olabilirdi
Fakat hayata ve acımasız dünyaya meydan okuyuşum büyük dedem Süleyman'ın soyundan gelme idi
Düşmanları onu bir hiç olduğunu düşündükleri için öldürmemiştiler
Lakin o bir hiçken varoldu
O bir hiç olduğunu asla unutmadı
Bir hiç olduğunu unutmazsan
Asıl mesele varya hiçlik makamında idi...
Küçük yaşta hayata tutundu
Hayata hedefini küçük yaşta koydu
Sabrı küçük yaşta öğrenmek zorunda kaldı!
O azimli asla ve asla yılmadı
Küçük yaşta hayata hedefini koyduğu için
O istediği herşeyi aldı
Yeri geldi seve seve
Yeri geldi söke söke
Ona bir hiç gözüyle bakanların gözünün içine baka baka
Zafer şerbetini içti
Evet maralım şimdi atan gibi küllerinden yeniden doğma zamanı
Yıkılmadığını hayata meydan okuduğunu
Gözlerinin içine baka baka ilan et zaferini.
KAVRUK BİR BAHAR
LEYLA KÖROĞLU
Kavruk bir baharın ortası,
her yer yangın yeri sanki
Yürekler suskun ve yorgun.
Bir derenin berraklığına susamış diller
Bir kelamın inceliğine , bir satır içtenliğe gebe.
Çölün orta yerinde yalnız bir ağaç
Kökleri sanırım yüz yıl ötesine dayanan.
Sarıp sarmalıyor acelesi olmaksızın
Belli ki, o da etten kemikten birine hasret.
Yavaşça yapraklarını hışırdatıyor gönüle
Kulaklara değen tüm şarkılar günahkar ve asi
En duyulmadık şarkıları fısıldıyor burada ki rüzgar.
Kavruk bir baharın ortası,
ben hariç her yer çiçeklenmiş.
Varla yok arası hülyalı gözler
Bir kaç damla gözyaşım , serçenin minik ağzında
"Benim, benim " demeye hacet olmaksızın
suluyor etrafı.
Ceketini sermiş yürek başıma alacalı kelebek
"Üşüdüm, çok üşüdüm..."
Dünyanın orta yerinde bir kadın ,
Adını, yaşını kendi dahi unutmuş belli ki.
Dergaha varsa, derviş inzivada
Derviş uyandığı vakit ,kadının mecali küskün.
Belli ki ,tennure bu duruma şaşkın .
Yaşamak ölüme " yaşam" vadediyor
Ölüm yaşama " sonsuzluk "
Kelebek kahkadan ölüyor burada.
Minnetle, şükranla eğiliyorum önünde
Ey başımı döndüren fani dünya...
Kaybettim Leyla'yı, bul bana getir.
İstersen al beni Leyla'ya götür.
Ibrahim Sagir beyin siirine Mestre oldum,kalemi yüregi var olsun. Müsaade ederlerse sesli okumak isterim
Ibrahim Sagir beyin siirine Mestre oldum,kalemi yüregi var olsun. Müsaade ederlerse sesli okumak isterim