Mavi Şehrin Kalemleri

Mavi Şehrin Kalemleri


SEN KOCA YÜREK!

DERYA GÜLTEKİN

Belli ki

Yalnız...

Üzülmüş,

Ve üşümüşsün

Sen koca yürek.

Güçlü  gözükse de

Sevmeye sevilmeye

Vuslata hasret bedenin,

İçerden  yıkılmış

Bir anne şefkatine

Ne çok muhtaç

Ayaz yemiş yüreğin

Ne çok üşümüş,

O vakur sesinde

Ne titrek teller kopmuş...

O gönül yuvanda

Ne ürkek kuşlar

Kanat vurmuş, vurmuş da...

Uçamamışlar senden

Kimseler görememiş.

Her ikindi

Bir camı avlusunda

Kanatsız kuşlara

Yem serpen  ellerin

Ellerinde kalemin...

Dağılan yem değil de

Sanki

Sitemlerin.

Kederlerin

Ümitlerin

Ne çok acımış yüreğin...

Belli ki

Ertelemiş

Beklemişsin

Sen koca yürek.

Gün kararmadan

Dönmek  niyetine

Bir sandal gezintisi

Olmuşken hayallerin

Mazinden kanat çırpar

Ellerinde küreğin

Belli ki

Savrulmuş,

Susmuş,

Nasıl da

Yorulmuşsun

Sen koca yürek.

Olsun!

Kararan günden

Gün doğar,

Unutma...

Üzülme  sen sakın

Ey koca yürek!

TOPRAK VE AĞRI

ŞAKİR KURTULMUŞ

hayır

bu şehir beni çağırmıyor

insanların savaştan kaçtığı bir çağda

çılgın başlangıçlar kuruyorum

ağrıyan topraklarıma

ivmesiz bakışlar sürüyorum

içimde durulanmış bir geleceğe

yoksa şarkılar mı çarpıyor

sen yiten bir enerjisin

yalnızım

oyulmuş geceler

sona doğru ilk günkü gibi

çizdiğin uzun grafik çağdaş düzen

toprağımı kımıldatıyor

kadına verdiğim ağrı

umursamıyorum ne kadar açsın

gözlerinin rengine düşmüş dünyaya

ve ne kadar zayıf duyguların

yolun sonuna varamıyor

BIRAK KONUŞMAK İHANETİM OLSUN

MÜŞTEHİR KARAKAYA

kadrimi ve sabrımı biledim

veyl ettim geceye

ve sen ey beni yakıp yıkan

ne bildin gözlerimdeki utkuyu

ne gece örttü yalnızlığımı

sesimi hapsettimse yüreğimde

konuşanları kalleş bellediğimden

vuracaksan vur artık

beni arsızca bırak

bırak türküleri avuçlarımdan emziriyorum

ne zaman uçursam bir kuşu

boğulan bir yanım oluyor

sesim bırakıp giderken beni

içimin depremlerinde bir çocuk

masum ve gürültülü susuyor

beni hain, beni sinsi süzüyor

her gün yeniden kopan tufanım

dilek ağaçlarını yakışım boşuna değil

dudaklarımın değdiği her yer

morarmış bir karanlık oluyor

gitme diyemem

gideceksen git artık

beni kendime bırak

bırak içimde yankı yankı bir sesin sarhoşuyum

dudaklarımda kadim bir mühür

her gece çıplak bir heykelin soğukluğu

her gece hazan sarısı bir ihanet

engin bir pınardan seni emziren

beni zümrüt yeşiliyle öldürsün istemedim

biraz ayrılık, biraz hasret

biraz da beyaz bir bulut

merhamet denen yalancı şahit

hep aydınlık günlerimde beni arıyor

sen ey aşkını dudaklarında gizleyen

gecenin derin sırlarına terkettiğim

mavi köpüklü sesimi duyamazsan

yüzüme çiziktirdiğim çizgiler bu yüzden

susmuşsam bana kahretme

kelimelerim ölümün ta kendisidir

bırak içimde zincirli kalsın

susacaksan sus artık

beni dilsizce bırak

AŞK MASALI

SEDAT BULUT

Seninle yaşananan o aşk masalı

Gönlüme  revaydı güzel sevgilim

Erimez   aşkımız kar'la buz gibi

Gönlüme  devasın  güzel sevgilim

Bîr peri masalı yaşadım senle

Sözlerin ilaçtı bin bir derdime

İnancım bitmişti kendime bile

Gönlüme  devasın güzel sevgilim

Günleri aylara sen diye kattım

Her gece uykuma sen diye yattım

Acıyla tatlıyı sen diye tattım

Gönlüme devasın güzel sevgilim

Günlerim geçiyor sefa içinde

Yattığım o gönül vefa içinde

Şu çarpan kalbim derya içinde

Gönlüme devasın güzel sevgilim

YAĞMURLAR

SEZGİ KAYA

Yağmurlar yağdı yalnız kaldırımlara,

Islandı yer gök ağladı yalnız kaldırımlarda,

Mavi deniz örselendi martılar ağladı gözyaşlarıyla,

Gökteki bulutlar parçalandı un ufak oldu yerle gök arasında,

Yağmurlar yağdı yalnız kaldırımlara,

Ürkek serçeler yemyeşil bir yaprağın altını sığınak yaptı kendine,

Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur ıslattı bütün kaldırımları,

Gökteki yıldızlar döküldü bir bir gönlümün pencerelerine,

Yağmurlar yağdı yalnız kaldırımlara,

Şirin bir kız çocuğu ıslandı büsbütün yağan yağmurda,

Yer gök ağladı ıslak kaldırımlarda,

Yağmur sildi süpürdü tüm karanlığı ve sımsıcak bir güneş doğdu uçsuz bucaksız kimsesiz denizlerin üstüne…

ANAM

SADIK ALTINKAYNAK

Ayağına Cennet serilen anam

Duasına kıymet verilen anam

Sözlerinden şevkat süzülen anam

Güneşim ışığım duacım anam

İsterdim her an yanında olayım

Uyanınca seni yanımda bulayım

Derdine deva yarana merhem olayım

Canım ciğerim baştacım anam

Rabbim ana babana öf bile deme diyor

Asla hizmetinde kusur eyleme diyor

Cennet istersen kötü söz söyleme diyor

Cennet yollarında aracım anam

Soğuk kış günleri üşüdüğüm zaman

Ellerimi koynunda ısıtan anam

Hastalanıp yatağa düştüğüm zaman

Olurdun doktorum ilacım anam

Nerede sıkışsam orada oldun

Duanı her zaman yanımda buldum

Yaşlandım hem baba hem dede oldum

Yine de ben sana muhtacım anam

YÜRÜ GÜZEL YÜRÜ

REMZİ ÖZKAN/NASİBİ

Haydi yürü güzel sürsün devranın,

Gün gelir senin de geçer zamanın.

Kapısı açılmaz bildiğin hanın,

Kervanın başını alır da gider.

Yürü güzel yürü varken dermanın,

Çekmekle tükenmez derdi dünyanın.

Hayrı dokunmayan çürük soğanın,

Ezerler başını çöp olur gider.

Yazın toplanmasa eğer harmanın,

Kimse sahiplenmez zarar, ziyanın.

Nehir suyuna ezber dalanın,

Verilir selası yol alır gider.

ÖMRÜM VE GELECEĞİM

SULTAN NURTEN ERGİN

Akşamdan aldılar mapushane ye

Efkardan düşmüşüm bu meyhane ye

Bedeni  soktular dar  buzhane ye

Giderken elveda deseydin gülüm

Kara gözlerinde küskün bir bakış

Sultan  damarın da  zehirli  akış

Çölün sıcağında kordan bir yakış

Giderken elveda deseydin gülüm

Sen benim ömrümsün ve geleceğim

Zannetme vazgeçip bak gideceğim

Dönmez isen inan bil öleceğim

Giderken elveda deseydin gülüm.

Vansesi Özel Haber

Bakmadan Geçme