FİLİSTİN MESNEVÎSİ
BEKİR OĞUZBAŞARAN
Peygamberine ihanet eden kavim
Kurulduğun güne lânet eder takvim
Dünyada tek şeriat devleti sensin
Dünyada tek kavmiyet devleti sensin
İnandığın tahrif edilmiş kitaptır
Şeytan elçisi Yahudiye hitaptır
Bunların hiçbir kuralı, kutsalı yok
Batıl inançlarının hunhar yanı çok
İnsan kanı içen bir topluluk bunlar
Öldürürken bakmaz, kadın-çocuk, bunlar
İnsanlık, vicdan, vız gelir, tırıs gider
Bu kavim haris gelmiş, haris gider
Zālimlerin zulmü altında Filistin
Yahudi ne insan hakkı tanır, ne din
Ne gazeteci, ne hastane, ne mabet
Canîler için öldürmek bir ibadet
Zalimin zulmü, mazlumun Allah'ı var
Yer ve gökleri tutuşturan ahı var
Bin yıllık Filistin, çalınmış vatan
Yavuz hırsız yahudi, hiç utanmadan
Sırf İslâm'ın değil, insanın düşmanı
Pişman eden Türk'ü, Al-i Osman'ı
Kendisinde merhametten eser yok
Lanetlide acıma hissinden fer yok
Hitler, Stalin, eline su dökemez
Ne yapsa Karkad ağacını sökemez
Bunlar Mūsevî değil, Siyonist
Amerika ve İngiltere piyonist
İnsanlığın can verdiği yerdir Gazze
Yazıklar ki, seyretmek düşüyor bize
Esarette, Kudüs ve Mescid-i Aksa
Keşke oluk oluk kendi kanı aksa
Bu bir nizamî savaş değil, katliam
Tek bir çaresi vardır: İlahî Nizam
Şehidlik, gazilik, din için, vatan için
Zilletle yaşamak nedir, bir can için
Bir Müslüman'a ümitsizlik yaraşmaz
Hiçbir kimsenin gücü Rabbimizinkini aşmaz
Akıl, nakil, ne istiyorsa yapalım
Kadir Allah'a hakkı ile tapalım
Küfür abad olsa bile zulüm olmaz
İslâm'ın gülleri ebediyyen solmaz
Öz yurdunda garip, öz vatanda parya
Bir gün ayağa kalkacaktır Sakarya
Sözün bittiği yer, çaresiz ne desem?
Tüm zalimler için yaşasın cehennem !
ATTIĞIN TAŞ OLAYIM
SEYFETTİN AVCI
Yüzündeki o tebessüm olayım.
Yanaklarından süzülen yaş,
Sapanınla attığın taş olayım çocuk.
Feryadın, figanın olayım.
Yarandan damlayan kan,
Sapanınla attığın taş olayım çocuk.
Uğruna canını feda ettiğin vatanın olayım.
O zirvelerde dalgalandırdığın bayrağın,
Sapanınla attığın taş olayım çocuk.
Siyonistlere ettiğin bedduan olayım.
Başını eğip, ettiğin duan,
Sapanınla attığın taş olayım çocuk.
Kör olan gözlerin, kopan elin-ayağın olayım.
İçtiğin şehadet şerbetin,
Sapanınla attığın taş olayım çocuk.
Ben, sen olayım!
Sen de Filistin ol çocuk.
KUDÜS'ÜM
ŞÜKRULLAH YAVUZER
Yılanlar çıyanlar
Kan sofralarında
Birbirini ağırlar
Ah Kudüsüm ah
Senin üzerine tüm
Hesaplar
Bir kanser hücresi gibi
Dolaşıyor Selahaddin'in diyarını
Üç başlı siyah bir engerek
Sarı çıyandan da
Laflar zehir zemberek
Bilmem ki uyuyanı
Nasıl uyandırmam gerek
Sen uyurken
Kudüsü peşkeş çeker
Bir ifrit
Düştüğü yerden
Kalkar yiğit
Kıyam vaktidir vakit...
Zaman geçiyor
Daralıyor toprak
Az önce Aldığın nefes bile
Geldi geçti bak
Tenhada açıyor
Beyaz bir zambak
Aksa'nın avlusunda
Şehadet şerbetini
İçmektir yaşamak ...
Filistinde annelere kârdır
Nehirler dolusu ağlamak
Yürekler susuzluktan
Şerha şerha çatlamış toprak
Bir cuma günü Mescidi Aksa'da
Kılınan namazdır aşk...
Izdırap ısırılmış bir dudak
Iki damla gözyaşı ile
Islanmış yanak
Dua inanmış yüreklere
Tek sığınak
Yılkı atları gibi olacaksın azat
Şafak yakın Kudüsüm
Kan gülleri açtı açacak...
Insan gözyaşı kadar
Yüreği kadar insandır.
Siz beni ne sandınız
Ben bir şairim şair
Kudüs gibi yapayalnız.....
SAVAŞAN ÇOCUKLAR
SULTAN UZUN IRMAK
Filistin'de katledilen bütün ademoğullarına adıyorum.
ben Kabil
sen Habil
dolaştık asırlarca Ares’le el ele savaş meydanlarında
ha Kabil ha Habil
ikimizde bir
ceset benim cesedim
kargalarla gömdüğüm
topraktan uzanan dil benim
ha Kabil ha Habil
ikimizde bir
bozdu bakirliğini toprak Habil’in kanıyla
şarap köpüğü yağmurlar
yas bezminde bulutlar
ha Kabil ha Habil
ikimiz de bir
Filistin Habil’i aradığım şehir
Kanını içtiğim çocuk
Kardeşim niyetine
Ha Kabil ha Habil
İkimizde bir
Babasız çocukların annesi Meryem!
İsa’nı Kudüs’te değil Gazze’de ara
Kanlı gözleriyle Mescid-i Aksa’ya bakan çocuklarını
Baba insanlık benim soyumdan
Ondan cüretkarım (saygınım) bu kadar
Habil cennette ben cinnete
Ha Kabil ha Habil
İkimizde bir (adem evladı)
KANATSIZ KÜÇÜK MELEKLERE İTHAFEN
CANAN YILMAZ
Gazzeli ölen çocukların anısına
İsimleri yazıldı kolları bacakları
Kanlı kefenle doldu ana kucakları
Ateş kusar ölüm saçan uçakları
Minicik bebekleri yedin İsrail
Zülümün bitmiyor sonu bucağı
Yıkıp ta yok ettin onca ocağı
Kan kusturup ölüm ile acıyı
O uzanan kolun kopsun İsrail
Ebabil kuşları bilmem nerede
Çocuklar ölüyor gider cennete
Çığlıklar bir acı gök ile yerde
Kıyımının bir sonu yoktur İsrail
Müslümana nedir ki bukadar zülüm
Oluk oluk akıtır masumun kanını
Dünya sus pus görürler zalim halin
Yetmedimi kıyımın kasap İsrail
Kestin ekmeği de vermedin suyu
Cehennemi yarattın ateş bir kuyu
Tükettin bir avuç Müslüman soyu
Allah'ın gazabını yaşa İsrail
Lime lime ettin eti kemik ten
Canları ayırdın sevdiklerin den
Evleri yok ettin belki yerinden
Bunca soykırımın niye İsrail
Kan bürümüş gözler hırs ile bakar
Gece gündüz demeden yuvalar yıkar
Katliamın bitmez çok kanlar akar
Taş üstüne taş koymadın İsrail
Eli kolu bağlı bekler ümmetin
Bu bir şiir değil nede bir metin
Sessiz çığlığımdır acı çok çetin
Soy kırım anısına sözüm İsrail
Korku filimi gibi susup izlerler
Bişey yokmuş gibi gülüp gezerler
Bu nasıl cehalettir hep kendim derler
Hadi isyanımı sustur İsrail
NİDÂ
NURULLAH ULUTAŞ
ses verdim sesine Filistinli bebelerin...sürgün gecelere gebe
kamerin rengi
yongasıyla yetinilen bir hayatı
yaşamak
çıplak köşe başlarında yalnız
yapayalnız ağlamak toprak yolda ilerleyen
kağnı sesini duymak
yalvarmak gecenin rabbine
gönülden
mırıldanmak üç beş müphem duayı
bir kuşluk seferinden...dağ ardından gelir
mavi bir rüya
uzanır bir cân
kıpkızıl ufuklara
ağıtlar yakar anne
dalar gözleri suya
yatmış kara bir tilki
karanlıkta pusuya hüzün şebnem gibidir
dağılır dokunursan
şehr-i Aksa’da zaman
ölüme çağrı şimdi
ben olaydım gündüzün
yıldız arayan meczup
ben olaydım elinde sapan
cansız o çocuk.
BEN FİLİSTİNİM
NUSRET YILMAZ
Ben Filistinim, benim Mi’racın merdiveni,
Ben Filistinim, benim insanlığın serüveni.
Ben Kudüsüm, benim mukaddes şehir,
Benim evlatları katledilen bir bir.
Ben Gazzeyim dimdik ve mağrur,
Ben aksayım, şehadet ve sürur!
Ben direniş ve dirilişin sembolüyüm,
Ben ümmetin devam eden savaşıyım!
Benim; bugün toprağı olmuş talan,
Benim; şehirleri evleri olmuş viran.
Benim; çocukları, kimsesiz ve yetim,
Her tarafında, kıyım ve kesim.
Benim; gelinleri dul kalmış,
Benim; toprağında şehitler, karış karış!
Benim; gece gündüz hep direnen,
Benim; ağır yükün altında ezilen!
Bir asra yakındır bak; hep ağlarım,
Bir Selahaddin yok mu? Ciğerimi dağlarım!
Her gün yollarımda, ölüm ve katliam,
Ne gündüzü bilirim, ne geceyi; uyuyamam!
Ben Filistinim tanıdın mı? Ağlayan ümmet,
Hz. Kur’an’ın methettiği, o kutlu mabet.
Ama bugün üstümde dolaşır kara bulut,
Sanki küfür diyor ki; sen hürriyeti unut!..
Güneşin göremiyorum, dolunayı bilmem.?
Güllerin rengi hayaldir, bugün tarif edemem!
Yağmalanmış toprağım, kutlu vatanım,
Siyonistler kesiyorlar, okunmuyor fermanım!
Bana bak, yolcu; dur, ve dinle!
Beni unuttun mu? Ben yaşıtım seninle.
Yıllardır ben, sevda gözyaşları dökerim!
Filistin toprağına, aşktan fidan dikerim!
Bana sevinci değil, bugün hüznü sorun,
Bağrım çileye yatak, birde ateş ve korun.
Cerrahatlar dikemez, düzeltemez yaramı,
Benki bugün yastayım, unuttum Arefe’yi bayramı.
Toplanmış tüm devletler, eyler beni temaşa,
Bilinki öldürülmem, müstehak değil; hâşâ!
Silkin ey biçar, ey uyumuş ümmet,
Sana yakışmıyor, bil; bu derin gaflet
Basma toprağıma karış karış, şehit kokuyor,
Kardelenler misali, utanç duvarını yırtıyor!..
Anı yoktur bende ölümün, onu şevkle bekliyorum,
Bedrin arslanlarına, candan gıpta ederim!..
Dünya durdukça okunur, şanlı intifada,
Unutmayın beni, işrakta ved-dühada!
Ey Müslümanlar (ve) ey şarku garb,
Yorgun düşürdü beni, inanın; bu hukuksuz harb!
Duyun sesimi, duyun bu feryadımı,
Hep okuyun ”isra’yı”, yitirmeyin namımı!..
Bir ormanım adeta, tutuşmuş yanıyorum,
Su döken yokmu, ümmet? Ah kahr oluyorum!..
Seyr etmeyin silkinin, kızıl kana boyandım,
Beyaz bayrak dikemem, ben Allah’a adandım!
Yaralanmış kalbiyim, ben; kutlu ümmetin,
Anasıyım, çilenin, yoksulluk ve sefaletin!..
Tonlarca füze yağıyor, gece gündüz başıma,
Siyonist acımıyor çocuğuma yaşlıma!..
Her an şehit veriyorum, şehit üstüne, şehit,
Kutsal direnişime, ey Allah’ım sen şahit!..
Halimi sorarsanız yanlızlığa, zafere ağlıyorum,
Bir Ömer, bir mehdi, bir Selehaddin bekliyorum!
Resmimi sorarsanız kıp kırmızı kandandır,
“Aksa’ya canlar feda, rehber nuru Kur’an’ dır!..
Evet, ben Filistinim, ümmettin gözyaşıyım,
Tevhid hak cebhesinde, cihadın bayrağıyım!
Ümit varım zafere, fecri sadık yakındır,
Kalk ayağa şanlı ümmet, zafer yalnız hakkındır!..
Nusret salih ağla sen, bugün Gazze! Ye ağla,
Sadıklarla beraber, ümidi hakka bağla
Gece ne kadar uzun olsa gelir sabahı,
Hak yolda can verenler, hak ederler felahı!..
NEREDESİN EY MÜSLÜMAN!
YAŞAR ADIYAMAN
Her kesin bir işi, bir uğraşı var
hayatlarını bir başına yaşamak istiyorlar
yakarış içinde toplum, her yaşta insan
neredesin ey Müslüman!
hem bananeciler hem de benciller
uçurumun kenarında, bizim gafiller
farklı dillendirsek de ortaktır dertler
ateşte köz, vicdan harlıdır közde
dumanlar yükselir sahte gülüşte
sual olunmaz bu vahşete inan
neredesin ey Müslüman!
her yol çıkar oldu vahşette
yola revan olmak erdemi nerede
şehadet ki bize en büyük nimet
kurtuluşa ermelidir bu ümmet
mahzende mi uyanacak vicdanlar
o zaman acep kim bir çare arar
sesim yükseliyor, kalmasın duymayan
neredesin ey Müslüman!
gelmişiz, ezber bozan geçmişten
kaderi her daim gökyüzü mavisinden
binlerce hüzün ortasında uyanmışız
hep vahşet, her yer de kan görmüşüz
sokaklardaki bayramın salası çandan
neredesin ey Müslüman!
nedendir diye bu, yoktur soran
pankartlardan ibaret bir kaç slogan
gerisi riya, gerisi kocaman yalan
asır sırdır, Selâhattin Eyyubi’den kalan
Kudüs mirastır, doğudan ve batıdan
neredesin ey Müslüman!
sere serpe körpe onca bedenler
neredesin ey insanlık, söyle nerede
bak ölüyor çocuklar, bize biraz cesaret
etme emanet kuzu kurda, bitsin vahşet
canım yanıyor, ah.. dursun artık bu kan
neredesin ey Müslüman!
bozuktur terazi, tartmaz insanlığı
Müslümanlık vahşeti, her yerde aynı
Ey, alem-i İslam! Kalbinizde yok mu tasa
ne olur uyanın gitmesin mescidi aksa
uyan şerefin varsa, haydi, uyan!
neredesin ey Müslüman!