HİCRETİM SANADIR
DERYA GÜLTEKİN
Her ne yana çevirdiysem yolumu,
Bir tek Sen'de buldum asıl huzuru.
Gelmeler, gitmeler, hepsi çocuk oyunu,
Hicretim sanadır, çevirme Ya Rab!
Akşam batan güne sabah doğuyor,
Hak gelince batıl zail oluyor,
İnsan bile bile nasıl sapıyor?
Hicretim sanadır, çevirme Ya Rab!
Hazan on ikide vuruldu bağrım,
Tam on beşte bayrak oldu ciğerim,
Tüm taşları çiğnemeli toprağım,
Hicretim sanadır çevirme Ya Rab!
Şeytandan Rahman'a kaçtığım Sen'sin!
Günahım tövbede, sevabım Sen 'sin!
Sığındım kapına, Muin'im Sen'sin!
Hicretim sanadır, çevirme Ya Rab!
SOYKIRIM
KEMAL GÜLER
ah, çocuklar!
sizin bir suçunuz yok
oyuncaklarınız kırılmış olsaydı sevinebilirdim
ancak kemikleriniz kırılıyor dahası
ölüyorsunuz dünyanın tanımadığı topraklarda
yaşayamadan
keşke ben ölsem
kemiklerim paramparça olsa
anlıyorum anlayamıyorum da belki
kalbim kırılıyor, inciniyor kapana sıkışında
bir taş gibi yararsız hissediyorum kendimi diyeceğim ama
onlar da çok işe yarıyorlar
dünya dilsiz, elsiz, ayaksız
kollarını kapamayı bırakın sırtlarını dönmüşler
büsbütün görmezden geliyorlar vahşeti
köpek sürüsü gibi saldırıyorlar
çaresiz bir tavşana
benziyor İsrailoğullarının yaşadığı
topraklar…
insanın insanı kırdığı bir dünyada ölüm; ancak
vakti geldiğinde güzeldir...
HATIRIM İÇİN
ZEYNEP SÜMER
Hatırına gelirse görürsen bana layık
Benden kalan ne varsa düşsün aklına sık sık
Açtı mı pencerenin önündeki şakayık
Kuruyup dökülmesin ezme hatırım için.
Belki gelirim bir gün nasip ederse Mevlâm
O isterse yok olur ne dert kalır ne belam
Ne olursun unutma orası benim sılam
Hayalim yıkılmasın bozma hatırım için.
Soğuk kış günlerinde çay içtiğimiz çardak
Balkonumda asılı kalsın ay-yıldız bayrak
Sen gezersen şenlenir ayak bastığım toprak
Hiç canın sıkılmasın bezme hatırım için.
Çok iyi bak derdim ya soracaksan ne diye
Yaşlandı büyükannem kimse almaz ciddiye
Yadigârım o benim babamdan tek hediye
Kafana takılmasın kızma hatırım için.
Gelir miyim gelmez mi orası belli olmaz
Yanarlar için için yıldızlar hiç kaybolmaz
Sevgi yüce olunca ayrılık bile solmaz
Kalbinden sökülmesin çözme hatırım için
Bensiz mutsuz olmasın can parem güzel kızım
O benim ilk göz ağrım o benim alın yazım
Sitemlerime bakma sana geçiyor nazım
Boynu hiç bükülmesin üzme hatırım için.
BİR İSYAN TÜRKÜSÜ
AYTEN MUTLU
ben kadınım
hani şu bildiğiniz
ve de bilmediğiniz
kimi şeytan, kimi melek
kimi çiçek, kimi koyun
etinden, sütünden derisinden
al nakışlı gömlek edip giyindiğiniz
aklı kısa saçı uzun
sokakta mutfakta yatakta
elinizin altında
gönlünüzce ektiğiniz biçtiğiniz
tarla
tepesinde tepe tepe tepindiğiniz
eksik etek
kiminizin anası
karısı kiminizin
ya da orospunun teki
çağlar boyu diri diri mezara gömdüğünüz
uğruna öldüğünüz
mülkünüz cariyeniz
taşa tuttuğunuz
aldığınız sattığınız
kanatmayı erkeklik saydığınız
kadın
söylenmemiş ilahi
okunmamış bir kitap
sayfaları lime lime, yaprakları sararmış
kapağında karanfil suretleri
kenar süsü boynunu eğmiş sümbül
hüznün rengini almış
cinselliği günahın öbür adı
sevinci ayıp
yasaklarla tabularla
peçelerin karasına boyanmış
ben kadınım
ıslah olmaz günahkârı bütün dinlerin
tanrım, babam, kocam
efendilerim
menekşeyim dikenli tarlalarda
saksılarda fesleğen
dalları kafesli camlara tutsak
dikenli tellerin ardına sürgün
bin yıllardır işgal edilmiş toprak
anayım ben ak sütüyle eşkiyalar emziren
gecenin kovuğunda söylenmemiş türküyüm
bir ağıt çiçeğiyim hoyratça örselenmiş
sevdalarda yediveren gülüyüm
ak yazmada kara yazı
buyurmuşlar ele varmış
doğuramamış yarımsanmış
kız doğurmuş ele salmış
oğul demiş yele salmış
ağıtların tüneğinde
iki eli böğründe kalakalmış
deprem sessizliğinde yüreğimin
nakış nakış ilmek ilmek ördüğüm
o dilsiz isyan
bin yıllarda kördüğüm
ben kadınım
sabır taşı, öfkelerin çatlatamadığı
bütün günahlar benden sorulur
ben öderim diyetini bütün dinlerin
kına rengi kan içinde ellerim
erkeğim yılkı atı uzun kış çağlarında
bense bulgur aşı yoksul evlerde
sade suya tarhana
gül reçeli konaklarda
saraylarda gül kokulu cariye
yaşanacak yazgısıyım tarihin
zaman zindanlarına açılan tek pencere
kanayan serüveninde insanlığın
benim dışlanmışlığım
yoksulluğu hayatın
uzun uykularda yorulduk
uzun acıktık insan olmaya
sustuk, sustuk
sizin tanrılığınız yüzünden
insanlığımızı unuttuk
yorgunum
horlanmışım
cahilim
ağlamak biraz da savrulmaktır bilirim
gücüm kendime yeter
döner namlu döner bıçak
beni vurur yüreğimden
gece iner
devriyeler kol gezer sokaklarımda
yaralarım dil vermez
erkeğim el vermez, kaygıları diz boyu
yalnızlık
paslı bir demir kapıdır duvarlarımda
ah, bu karanlık, saçlarıma dolanan
bu ceylan, dizleri kan içinde, kimsesiz
uzun uykularım, sanrılar, karabasanlar
aldatılmışlığım
vurun kahpeye vurun vurun
vurun zeytin dallarına
kurutun
selam olsun size yedi erenler
erenleri çağımın, okumuşları
insana gül yaraşır diye gülün yoluna
kalem kuşanmışları, baş koymuşları
duyun beni
yürünecek yollarım var, yollarınıza varan
hallerim var hallerinizden yaman
gümbür gümbür yüreğim, ayaklarım acemi
önümü kapatmayın
yollarıma durmayın
uçmaya varıyorum, kanadım ürkek
kanadımı kırmayın
yeter
yeter artık,ödedim diyetini her gülüşümün
ertelenmiş aşklarım var yaşanacak
şarkılarım, söylenmeye beni bekleyen
sesim gür bir kaynak gibi çağıldayacak
ve ellerim
bir olup ellerinle
hayatı
yeni baştan kuracak
KADINI ANLAMAK
NEŞENUR EBRAR
Gülüşünü merak edin kadınların.
Olur olmadık yerde dünyaya sırıtan yanlarını.
Sabrını merak edin mesela;
Nasıl göğüslediğini hayatı.
Neden zırh giyip, kılıç kuşandıklarını.
Düşlerini merak edin mesela!
Ve sorgulayın kendinizden,
"Neden düş yorgunu olduklarını"
Merak edin göz yaşlarını!
Nasıl sızdıklarını can kırıklarından
Ve nereden nereye göç ettiklerini usulca.
Merak edin mesela;
Yırtıcı bir kaplanken zamanın mavi tonunda
Gün kapatınca perdelerini sonra
Nasıl bitap düştüğünü huzursuz uykuların koynunda.
Ve dökülüp saçılmışken düşleri
Rutubetli yastığının ayak ucuna
Kurulayıp kirpiklerini şafağın eteklerinde
Nasıl gülümsediğini gün doğumlarına.
Ruhunu merak edin kadınların ruhunu!
Hani o kimsenin bilmediği!
En mahrem yanı
Hayata esaretinin sebebi
Çocuk yüzünü okşayın.
İçinde ki minik kızla dertleşirken izleyin kadını.
Ama..
Ne konuştuklarını asla merak etmeyin!
Anlamazsınız.
SENDEN GAYRISINA…
ZEKİNE KARAKÖÇEK
Vefasız yar bir selamı çok görme
Senden gayrısına ben yarim demem
Aramıza yıkılmaz duvar örme
Senden gayrısına ben yarim demem
**
Düşürdün içime derdi derinden
Çektiğim çileler senin elinden
Azmı yaralar aldım o dilinden
Senden gayrısına ben yarim demem
**
Gurbete giden yar gelirmi sandın
Hasret ateşine düşüp de yandın
Sevda bir denizdi ummana daldın
Senden gayrısına ben yarim demem
*
Döküldü bağıma güzün gazeli
Gülmez ki yüzüm yar ayrı gezeli
Zekine nin bu derdi ta ezeli
Senden gayrısına ben yarim demem
BEN (1)
SÜLEYMAN GÖK
Ben
Türküler söylerim,
Kimi zamanlar ağıt;
Deyişler
Maniler düşmez dilimden,
Kimi zaman da
Hoyrat söylerim...
Ben
Paylaşmayı severim,
Acıları
Üzüntüleri
Sevinçleri;
İyi gün dostu değilim,
Dostlarım
Yol arkadaşlarım
Kıymetlidir
Benim için.
Güzel anılar biriktirir,
Dolu doludur
Benim içim...
Kimsesizler çaresizler,
Üzüntü kaynağıdır bana.
Yangın yeridir
Yüreğim,
Sırtımı dönemem;
Bana ne diyemem...
Gerçek bilgilerden
Güç alırım,
Batıl inançlara
Cahilliklere;
Yerim yoktur benim.
Çağdaş düşünce
Olmaz sa olmazım...
Ben
Yıllarca ovalarında,
Atların koştuğu
İdil'im;
Ben
Dışarda kalmış
Öksüz İl,
Dünya'nın birçok yerinde
Bilip de
Konuşamadığım,
Dil'im...
GELMEYECEKSİN
FEVZİ ÖZTÜRK
Bir kış daha geçti yine sensiz.
Sen, bu Şubat'ta da gelmedin.
Ve yokluğun da eskiyor yeniler,
Artık hayallerim de bile yüzün silik
Bir resmin soğuk dudaklarında, aradım tadını
Hatrım da bir tek gözlerin kalmıştı,
Onu da silik hayalin çaldı...
Bir bahar daha geçti yine sensiz.
Sen bu Nisan'da da gelmedin
Sensiz yağdı yağmurlar
Sensiz ıslandı bu koca şehir
Ve Sensiz açtı akasyalar
Ihlamurlar,yine sen koktu İzmir'de...
İzmir de" elveda "dediğin yerde...
Bir yaz daha geçti yine sensiz!
Sen, bu Temmuz'da da gelmedin.
Ve yokluğun da hiç ısıtmadı güneş.
Ben bu yaz da sensizlige üşüdüm .
Yine yönünü bilmediğim,
Upuzun , yollara düştüm ...
Ve mevsim sonbahar!!!
Biliyorum yine gelmeyeceksin.
Sensiz esecek rüzgarlar
Sensiz solacak tüm renkler
Ve ben sensiz öleceğim!
Ama sen bilmeyeceksin.
Biliyorum ki yine
Bu Eylül'de de, gelmeyeceksin.