UZUNCA SUSAMAK
HATİCE ERDOĞAN
İçimde şarapnel parçaları var
Ve mayınlar sen susarsan patlayacak
Korkuyorum adını bile anmaya artık
Konuşursan da sol yanım sarsılacak
Şiir de yazmıyorum artık bırakalı çok oldu
Her yazdığımda ellerim kanayacak
İyisi mi diyorum uzunca susayım
Böylelikle yüreğimdeki yangın son bulacak
Yokluğuna alıştım inan
Belki varlığın artık beni yokluğunda avutacak
Ara ara özleyeceğim illaki
Ne gam! rüyalarım hep sana çıkacak
Ağız dolusu kahkahalarım olmayacak belki
Tebessümüm yine hep sen kokacak
Asılı duran ne varsa sana dair ruhumda
Tek tek yerini yurdunu bulacak
Ben bir tren istasyonunda şimdi
Gelmeyeceğini bile bile hep o durakta
Hatıralarınla seni orda saracak
SİPARİŞ
METİN YAZICI
Şurdan biraz mutluluk ver
Yağsız tarafından olsun
İçine biraz para koy
Ev koy, araba koy
Bir sevgili koy gönlümüz dolsun
Güneşi, denizi, çiçeği, yeşili bol koy
Manzaramız süper olsun
Arada olumlu kelimeler servis et
Ortaya duble bir muhabbet
Üstüne bolca kahkaha
Kenarına sağlık mağlık
Yanına bir kadeh de huzur koy
Şarkılar, türküler, eğlencelerle süsle etrafını
Yaşama lezzet katan daha ne varsa
Getir bulunsun
Hiç unutulmasın
Tadı damağımızda anlatacağımız anılar koy
Son cümlemiz yürekten
‘Eline sağlık’ olsun.
FİRAVUNA SÜKUT İSYANIM
YAŞAR ADIYAMAN
Sakın yüzüme bakma
Hüznümü ele verme benim
İbrahim değilim içimi yakma
Aklımı yele verme benim
Sakın söz söyleme bana
Aşka mahcup gözlerim
İsyana sürgü çekti ellerim
Kalbimi ummana salma benim
Düçar oldu söz kaleme
Kifayetsiz kaldı dilim
Lisan hal aldıkça öze aleme
Sözümü ele verme benim
Beni hatırla dünden kalma
Derin mezar kuytusu kalbim
Sessizlik çağın balayındayım
Sükutu çileye çevirme benim
İlmin tacını yere serdim
Aklıma hüküm süren evelim
Kaç firavuna isyan ettim
Onu da ancak ben bilirim
İSTİYOR
İSMET BOZKURT
Asırlar kadar yol, uzak olsa da
Gözlerim hep sende kalmak istiyor
Uzanıp avucumda tutmasam da
Ellerim elinde yanmak istiyor.
Dalarım her gece, sen’li düşlere
Merhamet gözümden akan yaşlara
Kar yağsa tül gibi, ipek saçlara
Benliğim arzular sunmak istiyor.
Gizlesem de aşk’ı, yazar bu kalem
Gönlünü coştursun ufak bir selam
Karşıma dikilse tüm dünya alem
Kollarım sineye sarmak istiyor.
Belki de vuslat en küçük ihtimal
Sevda yüklü can da olmaz ki hayal
Gelmek istemezsen, yar orada kal
Vuslatı mahşerde bulmak istiyor.
Yakın ırak, adı hasret olsa da
Senden ayrı bu can yalnız kalsa da
Kavuşmadan ecel gelip alsa da
Yüreğim seninle ölmek istiyor.
AĞLAMA SAKIN
HAMZA EROĞLU
Karıştı sayende gündüzüm gecem
Gerçeği hor gördün uzağı yakın
Muamma gibisin en zor bilmecem
Ben öldükten sonra ağlama sakın
Söz verdim dönemem kararlıyım net
Kurcalar beynimi ezelle ebet
İster beddua et ister dua et
Ben öldükten sonra ağlama sakın
Anlardın bir kere halime baksan
Gönülde demlenip gönlüme aksan
Yaşarken ağla sen ağlayacaksan
Ben öldükten sonra ağlama sakın
Suçlama sen beni ne küs, ne kayır
Yaksalar ne çıkar hep cayır cayır
Ölüden ne zarar gelir ne hayır
Ben öldükten sonra ağlama sakın
İster gonca gül ol, bülbüller şakıt
İster divane de ister aklı kıt
Sakla gözlerinde içine akıt
Ben öldükten sonra ağlama sakın
Kılıç kesmez idi kurşunda seker
Felek çomak soktu döner mi teker
Belki biri görür tersine çeker
Ben öldükten sonra ağlama sakın
Sinmiş üzerime gitmez bu koku
Hiç yaşamadı de, atlat bu şoku
Kabrime gelirsen bir şiir oku
Ben öldükten sonra ağlama sakın
DARGINIM
TARIK TORUN
Sufli arzularıyla hakikatten uzağa
Koyun postu bürünen kurt kurulmuş tuzağa
Insanlıktan bihaber nefse köle olana
Çıkarı putlaştırıp yalan ve de dolana
Dargınım ben kardeşim hüznümün efkarından
Uzakta dur dargınım korkuyorum yarından
Özünden uzaklaşmış sanal sahte sevgiden
Insanları horlayan utanmayan yergiden
Yapmacık bir gülüşe ifrit olurum ifrit
Olacaksan sahte dost defol yanımdan çek git
Dargınım ben ey millet! Bunca yalan dolana
Yeter artık dargınım ayakların dolana
Sözde din iman deyip münafık olan ruhtan
Sahtekarın başından aymaz ayyaş güruhtan
Hırsını putlaştırıp canlı cansız demeden
Herşeyi mübah görüp helal lokma yemeden
Dargınım ben arkadaş bu sahte siyasetten
Kaçıyorum dargınım haram olan nimetten
Kendini bir halt görüp kullanıp kutsalları
Yutmuyorum arkadaş hep aynı masalları
Dünya seninle dönmez senden sonrada döner
Baki sanma devranı bak yıldızlarda söner
Dargınım ben candaşım senin gibi adama
Kutuplara dargınım güneş girmez odama
Uzak dur benden şöyle pek çok şeye dargınım
Duygular alabora düşüncede durgunum
Sahtekarlık dizboyu uyu yavrum sen uyu
Bağırıp çagırsan da umursamaz beş duyu
Dargınım ben ey dostum! Dönemin insanına
Sinirlenip dargınım fırıldak vicdanına
ANLADIM GİTTİN
NECLA USLU
Görmesemde yanıyorsun, alevler pusuda
Ayrılık sırılsıklam gözlerimden aksada
hayalin yakışıyor yanıma
Boğazıma takılmış düğüm düğüm, bir türküsün
Bağıra bağıra söylesem, hatıralar kulağıma seni fısıldasada
Yaşanan ne varsa teslim olmuşum, kör, sağır, dilsiz yıllara
Kaçarım uykulu gecelerimden, yatarım derin uykusuz zindanlara
Zincirlere bağlı rüyalarıma, kaçarak geliyorsun sonsuz olmaya
Gönül kapım çalıyor, ruhuma söz geçmiyor koşuyor hemen yanına
Zaman sarılıyor sevdamıza, saklıyor ikimizi tozlu sayfalarının koynuna
Heyecandan titriyor sözlerim, aşkının kanatları şiirlerime imza atıyor olmasan da
Yorgun kalemim, gönül bahçemde çiziyor gidişini oraya buraya
Rengarenk sevgi yoluma düşüyor, mavi gözlerindeki yaşlar yağmurlara karışınca
Boşuna yorma kendini deli gönlüm, sevgiden anlamıyor acımasız bu fani dünya
ÖZLEDİM
HAMİYET SU KOPARTAN
Açtıkça kırılan kalemimi,
Kokulu silgimi,
Kırılmasın diye kenarına ataç taktığım defterimi,
Yırtılmasın diye kapağını renkli yüzlerle kapladığım kitaplarımı,
Bebeğimi ayağımda salladığım günlerimi,
Aslında ben çocukluğumu,
Aslında kendimi özledim.
Herkesi ciddiye alan,
Hâlâ her sözü gerçek sanan,
Yanılan, aldanan,
Kırılan,
Kırıldıkça kendinden bile kaçan
Masum yanımı,
Aslında ben çocukluğumu,
Aslında ben kendimi özledim.
"Mini mini bir kuş" şarkısını hiç duymayacaktım.
Pencereme konan kuşu içeriye almayacaktım.
Pır pır ettikçe benim sanmayacaktım.
Ellerim boş kalmayacaktı.
Neşeyle söylediğim şarkıları,
Keyifle dinlediğim masalları,
Aslında ben çocukluğumu,
Aslında ben kendimi özledim.