AH TAMARA
MEHMET ÇELİK ERSES
Rahip baban aşkımızı
Çok mu gördü ah Tamara,
Duymayan yok sevdamızı
Sana geldim ah Tamara
Gece dalarım sulara
Nefretim bu dalgalara
Rabbim güç versin kollara
Geliyorum ah Tamara
Işık tutup uzaklaşma
Dur yerinde ara aşma
Azgın dalgalara taşma
Çok yoruldum ah Tamara
Bu fenerin yönü başka
Göl coşkundur benzer kaşka
Keşiş tuzak kurmuş aşka
Ölüyorum ah Tamara
Deniz üşüttü çobanı
Üşüdüm sen yak sobanı
Sıcak tut gönül obanı
Üşüyorum ah Tamara
ŞEHR-İ CANIM
DERYA GÜLTEKİN
Ey şehr-i canım mihmandarım...
Bırak gelen gitsin
Konan göçsün kapından
Yol gitsin, yolcu bitsin elinden
Bir ben olsam
Bir ben içinde kalsam
Bilmeden gönlüne mahpus düşsem
İstesen de gidemem ki ben senden...
Koy desen de aramıza
Sıra sıra dağlardan
Ellerimi ellerine kement eder
İstesen de gidemem ki ben senden
İstesem de gidemem ki ben senden...
Ey şehr-i canım mimarım,
Ne zaman düşse aklıma adın
Kuşlar sanki kanat çırpar dalımdan
Yaklaşsa adımların
Yanımdan geçip gitse varlığın
Deprem olur yüreğim
Depreşir... Yıkılır...
Bedenimden direğim
İstesen de gidemem ki ben senden...
Ör desen de aramızda duvarlar
Ellerimi ellerine kement eder
İstesen de gidemem ki ben senden...
Kes desen.. Kopar desen bağları
İstesen de gidemem ki ben senden...
Sensiz batan akşamlarım
Sabahında sen doğarken ömrüme
Ellerimi ellerine kement eder
İstesen de gidemem ki ben senden
İstesem de gidemem ki ben senden
AŞK İLE
ORHAN BURAN
Sevgili eşimle 17 yılı geride bıraktık
Biz insan oğluyuz aslımız çamur
Acıyla tatlıyla geçiyor yıllar.
Mutluluk içinde geçti bir ömür.
Seven sevdiğini seçiyor yıllar.
Kıskanan bakınca ediyor alay.
Mutluluk bizlere en büyük olay.
On yedi yıl oldu bak dile kolay.
Bizlere mutluluk saçıyor yıllar.
Aşk ile baktığım kalpte aynasın.
Sevgimiz gönülde varsın kaynasın.
Seven sevdiğiyle hergün oynasın.
Gönlümde çiçekler acıyor yıllar.
Buranî aşk ile yaşayıp durur
Aramanızda olmaz kin nefret gurur.
Her akşam sevgiyle halimi sorar.
İnsan mutluluktan uçuyor yıllar.
SIĞINIRIM
AYSEL KARAATLI
Sığınırım
Zihnimdeki savaşın gürültüsünden kalbime
Yer göstermeden
Benim değilsin diyor dünya
Kırkından sonra mı söylenir bu
Yalanmış her şey güya
Uyandığım sabahlar annem değilmiş
Gelen akşamlar da babam
Boğazımdan salına salına geçen buğday tarlaları üzgünmüş
Tenime düşen yağmur damlaları kuruyuncaya kadar sevebiliyormuş
Bende unutuyorum ıslandığımı zaten
Zirvenin kürsüsünde dip
Dip gür sessizliğiye öğütüyor
Nabza göre şerbet
Herkes haklı
Ama âşıklar bir başka haklı
Saat bana bakıyor
Akrebime
Yelkovanıma
Geçip gidişime
Geç kalışıma
Duruyorum da hâlâ yetişemiyor
İmdadıma
Şimdi mi söylenir bilmediklerim
Ruhumda çalan baterileri duyan var mı
İçimden geçiyor için eşlik edemiyor hiçbir enstrüman
İkiye bölünüyor bedenim sağım soluma düşman
İnanmamayı aşılıyor
İmanıma
İnanmayan
Öylece boşlukta
Gövdesiz dallar da buz sarkaçları gibi duruyor dualar
Hemen şurada güneşin arkasında
Yer gösterilmemiş onlara da
Ne çoğum
Ne az
Ne kadar boş
O kadar dolu
Biri eğip başımı
Döksün beni kabına
Benim için dokunmuş uzunca yolluğumun yarısını adımlarım eskitti
Aramızda kalsın dünyanın değilmişiz biz
Zirvenin kürsüsündeki
Dip söyledi
MAVİ DÜŞLER
LÜTFİ AVCI / SEYFETTİN AVCI
Yüreğimden akıyor Dicle,
Gönlümün çorağını yeşerten Fırat.
Bir yanım Dicle
Bir yanım Fırat...
Güller, gönlümden aldı kırmızıyı,
Gökyüzü kadar mavi olan düşler,
Geceleri, zifiri hazan,
Güller, gönlümden aldı kırmızıyı
Gönlüm mü?
Baştan sona hüsran...
Ben, Mezopotamyada yeşeren yaşamın ta kendisi,
Nice aşkları yaşattım bağrımda
Düşleri vurulan sevdalar, bende yeşerdi.
Akıyor gözlerimden prangalı sevdalar,
Ruhumdan nefes verdiğim canlar
Besliyor ölümsüz aşkları...
Güller, kanımdan aldı kırmızıyı,
Bir yanım Dicle
Bir yanım Fırat...
USTA'YA MEKTUP-23
HALİL ÖMER KESKİN
Atlantikle güzel başlayan flört
Kurtardı Kızıldan! haz oldu usta
Gözüne perde çek kulağını ört
Kel kartal bu dansa caz oldu usta
Demokrasi gömleğinde sökümler
Özgür halklar yerde büklüm büklümler
Kel kartalın arzusuydu hükümler
Kızıl karşısında poz oldu usta
Yirmi yedi mayıs sabaha karşı
Radyo haberiyle karıştı çarşı
İstibdat nârâsı titretti arşı
Kısa kılıç için yaz oldu usta
Seçilmiş başbakan iki bakanı
Tutuklanıp derdest oluğu anı
Hayretle izledi yurdun dört yanı
Sararan rengimiz boz oldu usta
Tom amca emretti bıyık buruldu
Milli Birlik Komitesi kuruldu
Yalan yanlış mesnetsiz suç soruldu
Hukuk yere düştü toz oldu usta
Yassıada neler neler gördü ah!
Kurgular üstüne kurulan tezgah
Üç kalemi kırdı hâkimler eyvâh
Cuntanın elinde koz oldu usta
Yargılama adil olsaydı o gün
Üçü aramızda olurdu bu gün
Cüce dev Coni'ye sunulan düğün
Emperyal menüye tuz oldu usta
SESİZCE
SEVİLAY İMAL
Kabuğuna çekilmiş inci gibiyim
Sessizce yaşıyorum
Gülüşlerimin ardına sakladım hüzünlerimi
Sessizce eskidim
Sessizce eksildim.
Yüreğim ağladı
Sessizce döktüm gözyaşlarımı
Damla damla akıttım içime
Sevgimi yaşadım en acısından
Vuslatsız aşkıma yaktım ağıtlarımı.
Sessizce örttüm üstünü yıllarımın
Gömdüm
Kendimce derinlere
Bir sevda uğruna YARAP
Sessizce
Yaşarken öldüm.
BU GÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM
GÜLSÜM GÜLMEZ
Yüzümde ki çizgiler
Saçlarımda ki aklar
Her birinde bin hatıra
Her biri anılar saklar
Bu gün benim doğum günüm…
Nedir ki ömür dediğin
Bazen boran fırtına kar
Yüce dağlardan keskin
Bazen de sönmeyen bir har
Bu gün benim doğum günüm…
Hayaller sarmış başımı
Gökteki yıldızlar kadar
Hiç saklayamam yaşımı
Yaşamadan ölenler var
Bu gün benim doğum günüm…