Mavi Şehrin Kalemleri

Mavi Şehrin Kalemleri

ONUN İÇİN BOYNUM BÜKÜK

ÂŞIK RASİM GENÇ

Gelen vurdu giden vurdu

Onun için boynum bükük

Viran olmuş baba yurdu

Onun için boynum büyük

 

Bu feleğe gücüm yetmez

Tarlamızda ekin bitmez

Bağımızda bülbül ötmez

Onun için boynum bükük

 

Yatar oldum kuru yerde

Düşündükçe düştüm derde

Gözlerime indi perde

Onun için boynum bükük

 

Hayat bizi bizden etti

Yaraladı dizden etti

Gıcı yağdı izden etti

Onun için boynum bükük

 

Çoluk çocuk halden bilmez

Kimse göz yaşımı silmez

Hep ağlarım yüzüm gülmez

Onun için boynum bükük

 

Âşık Rasim genç im yasta

Mecalim yok oldum hasta

Adresim yok gelmez posta

Onun için boynum bükük

Mavi Şehrin Kalemleri

ÇOCUK GELİNLERE

SEVDAGÜL AYKAR YILDIZ

Sessiz çığlık vardı çocuk sesinde

Sen gelinsin yuvan kasır dediler

Dertler katmerlendi  gül sinesinde

Kanayan yaraya nasır dediler

 

Coşmadı yüreği gülmedi güzü

Dışı sükut oldu yanarken özü

Duyma söyleneni çevirme sözü

Sık dişi, dilini ısır dediler

 

Ömür geçti bir gün rahat görmedi

Sakladı sırrını ele vermedi

Birgün atlas yorgan döşek sermedi

İşte senin yerin hasır dediler

 

Anne olamadı kundak sarmadı

Boyun eğdi sustu hesap sormadı

Kimseler derdine melhem olmadı

Mevlâ yazmış sana kusur dediler

 

Cismi yok olurdu yattığı yerde

Gece gözünde yaş gündüz kederde

Sabır sebat etmez bu yaman derde

Gerdeksiz geline Kısır dediler

Mavi Şehrin Kalemleri

GÖZ BENİM DEĞİL

NURULLAH ÖZDEMİR

Evvel gördüğünü aynı görmüyor

Kirpik benim değil göz benim değil

Kelimeler eski tadı vermiyor

Seda benim değil söz benim değil

 

Yüreğim tutuştu şivana düştü

Sevdâ ocağının od'unda pişti

Sığmadı kabına köpürdü taştı

Huşu benim değil haz benim değil

 

Tadı acılaştı ballar deyişti

Yaprağı döküldü dallar deyişti

Yolcusu olduğum yollar deyişti

Adım benim değil iz benim değil

 

Alnımda birikmiş derin manalar

Hicrandan hüzünden gamdan yanalar

Ya gönlüm yalancı ya da aynalar

Çehre benim değil yüz benim değil

 

Ben bu kalem ile kavil edeli

Kimi şair dedi kimisi deli

Narmânî olmuşsam ömrüm bedeli

Resim benim değil poz benim değil

Mavi Şehrin Kalemleri

SOR BENİ

EMİNE SAVAŞ

Yazma ey mahzun kalem, gönlündeki pâyeyi

Dağların eteğinde yalnız taşa sor beni

Belki der benden kalan bir meçhul hikâyeyi

Lokmasını böldüğüm o kardaşa sor beni

 

Günlerin kötüsünde başa yalaz düşünce

Afiyet elden gidip hâle maraz düşünce

Kaderin imtihanı paya enkaz düşünce

Suna boylu yârime kalem kaşa sor beni

 

Eskittiğim yollara yıllarca üzerinde

Diktiğim fidanlarım duruyor mu yerinde

Kaç şiirim kalmış ki yâranın ezberinde

Zamanı erittiğim kırk yoldaşa sor beni

 

Ayazında titreyip donduğum zemheriye

Güneşe dokunduğum günöte, günberiye

Aynı bahçenin gülü toprağım hemşeriye

Günlerime ortağım arkadaşa sor beni

 

Kalemdeki izime, benden sonra dünyaya

Dertli, dertsiz kullara yüzlerdeki ziyaya

Kızıl kanla damgalı Tuna'ya , Sakarya'ya

Hilâle kök söktüren yoz ataşa sor beni

 

Sinesi sahra çölü cennet kokan anaya

Varlıkta yok oluşu sonu sonsuz mânâya

Ümmetin kanlı yaşı Filistin'e, Bosna'ya

Sebebi ben diyerek her savaşa sor beni

 

Neftî aynaya bakıp iyi sanma kendini

Bir arzunun uğruna nefis yıkar bendini

O ince terazide alt ederler fendini

Kulu en iyi bilen o Nakkâşa sor beni

Mavi Şehrin Kalemleri

CAN SUYUM

GÜLHAN GÜRBÜZ

Sen benim, gecelerce hayalini kurduğum,

Aklıma, yüreğime yazdığım,

Her şey bitti dediğim yerde aşka dair,

Yeniden yeşeren umudum,

Gökkuşağım, can suyum,

Kalp atışım, nefes alışım.

 

Sen benim yolunu gözlediğim,

Yüzündeki her çizgiyi ezberlediğim,

Yolumu aydınlatan deniz fenerim,

Hayata tutunma sebebim.

 

Sen benim gökkuşağım,

Can suyum, kalp atışım, nefes alışım.

Alıp başımı gitmek istediğim sığınağım,

Dinmek bilmeyen ince sızım, şuramda

Sen benim eksik yanım, iyikilerim,

Sevmelere doyamadığım.

 

Sen benim gökkuşağım,

Can suyum, kalp atışım, nefes alışım.

Sensiz boşa geçmiş günlerim!

Mavi Şehrin Kalemleri

BURDA BENİMLE KAL...

ŞENOL KARA (SARIOĞLAN)

Kendi halinde

Yüz çizgileri kırık kırık

Bir adam...

Adam gibi adam.

Sanki hayatın ta kendisi...

Yanına yaklaştım

Çekine çekine...

Birden dudaklarımdan

"Sigara versene" sözü çıkıverdi.

 

O yaşlı...

Mağrur duruşlu adamla

Yaktık sigaraları

birbirimize baka baka...

 

O heybetli adam!

Dumanını içine çeke çeke

İçtiği sigarasını

Birden eline aldı

VE

Buğulu gözlerini dikti üzerime.

BİR AN BİLE

Göz kapaklarını kırpmadan

 

Bana öyle bir bağırdı ki...

Sanki gök yarıldı da

Şimşekler çaktı beynimde.

 

Bana öyle bir bağırdı ki!

Çisil! Çisil! yağan yağmur damlaları

Narin bedenimi esir almak için

Bir ok gibi bağrıma saplandı.

 

Ürkmedim desem yalan olur.

"İyi günler" dileyerek

Usul usul uzaklaşmak istedim.

 

Arkamı dönmeye korktum.

Biraz ürkek...

biraz da delice

Döndüm yüzümü,

olduğum yerde.

Yaklaşmadan baktım yüzüne.

 

"Gitme!

nolur gitme! dedi bana.

burda benimle kal!

 

Onca sahtekarın...

onca vicdansızın...

onca ihanetin içinde nasıl duracaksın?

Uyuşmadan uyum sağlayabilecek misin?

 

Çocukların vurulduğu,

çiçeklerin koparıldığı,

sevgilerin harcandığı,

umudun tükendiği,

renksiz, sanal bir dünya var dışarıda.

Yüreğini kanatmadan yaşayabilecek misin?

 

Seni kullanıp köşeye atacak

Buruşturup atılan bir mendil gibi hissettirecek

bir sürü katil var dışarıda.

Göz yaşını akıtmadan durabilecek misin?

 

"Gitme!

nolur gitme!

burda benimle kal!

Mavi Şehrin Kalemleri

ENDİŞELİ

İLYAS AK HAKANİ

Türküler kısıldı müzik yozlaştı

Kaval endişeli saz endişeli

Fikirler değişti dil argolaşti

Hitap endişeli söz endişeli.

 

Pis koku alıyor hassas burunlar

Geleceği sorguluyor torunlar

Tarihe karıştı kara fırınlar

Ekmek endişeli tuz endişeli.

 

Tabiatı tehtit eder ocaklar

Çevreyi bozuyor suni sıcaklar

Ulu orta olmuş baldır bacaklar

Kumaş endişeli bez endişeli.

 

Dünyayı yoneten bir kaç lavuk var

Merhamet yoksunu bu dalkavuklar

Kuluçkaya yatmaz oldu tavuklar

Ördek endişeli kaz endişeli.

 

Bekarlar tedirgin nişanlar durdu

Döviz tavan yaptı Altın kudurdu

Bu zamlar en çok ta gençleri vurdu

Oğlan endişeli kız endişeli.

Mavi Şehrin Kalemleri

ASİ YÜREĞİM

NECLA KARATEKİN

Buz tutan, yüreğime dokun..

 Kardelenler'den çaldığın, güneş'i getirdiğin, günden beri hâlâ, ilk asi, kardelen, kadar...

 asi'ce seviyorum, seni...

Bir ihtilale direnir gibi direnir, Asi, yüreğim'le sevgisiz"liğiliğe..

Asi, gönlüm başka eser, tarifi yok ..

 

Öylesine Asi, yüreğim,le dünya'ya meydan okurum..

Bazan kızıl irmakkadar  sert bazan Asi, nehri, gibi delice yüreğim..

Bazan çocuk olurum bazan goncasına özenirim yedi verenler'in

Asi, gönlüm başka eser, tarifi yok..

 

Nasıl, cemre"ler düşer birlikte seyrederim, belki birdaha avuçlarıma ...

 Aşk vücud bulmayacak, belki...

 Bu deli yüreğim, bazan

Kızıl ırmak, bazan delice Asi, nehri, gibi delice işte yüreğim..

 Dinmek, bilmez bazan çocuk, kadar masumane bazan deli dalgalar, gibi ..

 Zindan gözlerine, kalbine, tutsak et, Asi, ruhumu, sonsuza dek...

Asi gönlüm başka eser, tarifi yok...

Bakmadan Geçme