Mavi Şehrin Kalemleri

Mavi Şehrin Kalemleri

GÜZEL HANIM

ÜMİT KAYAÇELEBİ

Benim ummadığım anda

Zambaklar koku saçanda

Geç olmadan tez zamanda

Gelsen nolur güzel hanım.

**

Zehreyleme sen aşımı

Sevsem okşasam başını

Mendilinle göz yaşımı

Silsen nolur güzel hanım.

**

Bir ateş koydun özüme

Uyku girmiyor gözüme

Çizgiler düşen yüzüme

Gülsen nolur güzel hanım.

**

Zay eyledin şu aklımı

Acırsın görsen halimi

Seher vaktinde kapımı

Çalsan nolur güzel hanım.

**

Geçmesin şu zaman boşa

Geliversen koşa koşa

Bir lahza benle baş başa

Olsun nolur güzel hanım.

**

Bilirmisin intizarımı

Sevdan sarmış her yanımı

Ağaran şu saçlarımı

Yolsan nolur güzel hanım.

**

Tutunacak bir dal olup

Peteğimdeki bal olup

Gönül bahçemde gül olup

Açsan nolur güzel hanım.

**

Güller döksem yollarına

Konu olsam fallarına

Bir kuş olup dallarına

Konsam nolur güzel hanım.

**

Mütevazi mekanımda

Kıvılcın olsan kanımda

Bir ömür boyu yanımda

Kalsan nolur güzel hanım

Mavi Şehrin Kalemleri

SEN KENDİNE KAL

YAŞAR ADIYAMAN

Gecenin perdelerini çektim üzerime 

Kapıları kapattım sürgü çektim dilime 

Bir kaç söz kalmıştı söylemek için 

Söylemeye lal oldum sürüldüm ne kelime 

 

Baktım olmuyor bana atılan taşlar 

Topladım tası tarağı gideyim diye 

Beyhude gönlüm başladı yalvarışlar

İnanın mecalim yok bu son yakarışlar 

 

Birazdan gitmek için yol alıyor gemi 

Şimdi mi söylüyorsun gitme öylemi 

Vakit geçti zamanın tortusudur bu hal 

Gitmeye karar verdim sen kendine kal 

Mavi Şehrin Kalemleri

HAYATIN MÜHRÜ

YÜKSEL GAZİOĞLU

Göbek bağıyla mühürlenir hayat,

Kesilir dünya biletin.

Anne karnının kutsal sessizliğinden

Düşer, dünyanın soğuk yüzüne.

 

İlk çığlık,

Hayata atılan ilk direniş...

Ve o an, dünya buzdan elleriyle

Sarılır ruhumuza.

 

Ağıt ve gözyaşıyla başlar yolculuk;

Adımlar çoğaldıkça düğümlenir hayat.

Her çözülüş, derin izler bırakır.

 

Masal gibi başlar yolculuk,

Gerçekse çıplak bedene giydirilmiş

Ateşten bir gömlek.

Kırılmaya yüz tutmuş düşler,

Zamanın kırgın sessizliğinde yankılanır

Gölgeler gibi...

Yüzünde hüzün,

Yüzümde hüzün.

 

Ve insan...

Ne tam anlamıyla var olabiliyor,

Ne de kaybolmaya cesaret bulabiliyor.

Anlamsız bir telaşta sürüklenip gidiyor.

 

Bir çırpınış...

Yusuf’un karanlık kuyusunda yankılanır,

Çaresizlik taş duvar gibi yükselirken,

Eyüp’ün sabrında yeniden filizlenir umut.

 

Ellerimiz gökyüzüne uzanırken

Toprak bedenimizi geri çağırır,

Yavaşça ve sessizce.

Ruh, dalgalanan bir deniz gibi

Kendi derinliklerinde kaybolur.

 

Yaşamın özü tomurcuğunda saklıdır.

Usulca açar, büyür,

Ve rüzgârın savurduğu kuru bir yaprak gibi

Toprağa düşer.

 

Yaşamak...

Bir varmış, bir yokmuş;

Bir düş kırıklığı içinde,

Umut kırıntılarının altında ezilmekmiş.

 

Kim bilir, belki de yaşamak

Kendi içine açılan bir kapıydı.

Kapının ardında,

Göbek bağıyla başlayıp,

Beyaz örtüyle son bulan

Hüzünlü bir hikâye...

Gözyaşlarının içli bir veda türküsü.

Her şeyi bir eden,

Derin ve içsel bir hiçlik.

Mavi Şehrin Kalemleri

GÖNÜL

DERYA GÜLTEKİN

Sazımın teline çok değme gönül

Mızrabın ne bilsin ızdırabımı

Can, canan oldukça ezer bağrımı 

Derinden derine çok geçme gönül

 

Sevdası sevdama su olup aktı

Hasretten  öteye yol bulunmadı

Bu aşkın vuslatı mahşere kaldı 

Canımdan canını çok çekme gönül

 

Sustur gönül dilimdeki ahları

Hülyaya daldıran o şarkıları

Güle varamayan bülbül aşkını

Dikenden dikene  çok batma gönül 

10.08 2024

Mavi Şehrin Kalemleri

GÖNLÜM SENİ 

PARÇA PARÇA OLASIN

NURULLAH ÖZDEMİR

Sığmadın kabına köpürdün taştın

Gönlüm seni parça parça olasın

Bozdun ikrarını ahtinden şaştın

Gönlüm seni parça parça olasın

 

Yalvardım engine indiremedim

Yandın yangınını söndüremedim

Geçtiğin yollardan döndüremedim

Gönlüm seni parça parça olasın

 

Bağlasam zindandan zindana salsam

Kalemin kırılsa celladın olsam

Hınç ile hunharca taşlara çalsam

Gönlüm seni parça parça olasın

 

Maliki değilsin kuyruğun indir

Kıvrıl bir kenara arzunu dindir

Zehr-i âhın hazmet içinde sindir

Gönlüm seni parça parça olasın

 

Gülşenine hazân düşe solasın

Oyulsun her yanın kezzap dolasın

Narmânî ölsün de onsuz kalasın

Gönlüm seni parça parça olasın

Mavi Şehrin Kalemleri

UNUTTUK

SEYFETTİN AVCI

Göz göze gelince esiri olduk bakışların

Gönülden muhabbet edip aşkı unuttuk

 

Bağı bostanı harmanı eledik 

Gülden laleden bahçeleri unuttuk

 

Gurbet ellerinde nice günleri yaşadık 

Sılada bekleyen yari unuttuk 

 

Batan güne ağlayıp sızlar olduk 

Doğan yıldızlara sevinip sevilmeyi unuttuk 

 

Mal dedik mülk dedik durmadan didindik 

Cana can katan yarenleri unuttuk 

 

Her geçen güne sevinip güler olduk 

Bu canı alacak ölümü unuttuk

 

Dünya malına aldanıp kölesi olduk 

Ahreti boş verip yaratanı unuttuk.

Mavi Şehrin Kalemleri

MEZARLIK

DURAN KILIÇKAYA

Uzaktan bakınca kocaman tarla

Ne vakit bu kadar dolmuş mezarlık

Íçimi doldurdu bir avuç korla

Her evden kaç kişi almış mezarlık 

 

Kapısı demirden duvarı taştan

Dolaştım bir başa çıktım bir baştan 

Sabi delikanlı her boy her yaştan

Derin sessizliğe dalmış mezarlık 

 

Kimisinin hilal kaşi var var idi

Kiminin eğilmez başı var idi

Kimisinin bitmez işi var idi

Sanki deli poyraz çalmış mezarlık

 

Bir yer de bir sınır keli görmedim

Herkes akıllanmış deli görmedim

Ölü diyorlar da ölü görmedim 

Derdiyle başbaşa kalmış mezarlık 

 

Oturdum derdimi açtım birine

Dolandım birinden geçtim birine

Okudum üfledim saçtım birine

Gecikmiştim haber salmış mezarlık

 

Aslımız topraktan gayrımız yoktur

Aslın da kimseye hayrımız yoktur

Sözümüz yalan eğrimiz yoktur

Kaçsakta varacak yolmuş MEZARLIK

Mavi Şehrin Kalemleri

YAŞANMAMIŞ SIR 

EROL AVCI

Şu bezmialem de zihnim muamma

Sen akıl perdemde yaşanmamış sır 

Kör mü gözlerim ki sanki göz ama

Sen akıl perdemde yaşanmamış sır 

.

Gel uyut ruhumu irdele aklım 

Kalbimle konuştum olmadı saklım 

Canlıdan cansız dan yok hiç bir farkım 

Sen akıl perdemde yaşanmamış sır 

.

Sarı saçlar dalga dalga dağılsın 

Aklım der ki ruhla beden eğilsin

İnsan oğlu etle kemik değilsin 

Sen akıl perdemde yaşanmamış sır 

.

Hele o gözlerin manası saklı

Baktıkça yitirdim divane aklı 

Gönül köprüsünde sanma yol farklı 

Sen akıl perdemde yaşanmamış sır 

.

Hayal misin yoksa kalbe düş müsün 

Ruhu yitiklere bence eş misin 

Sen ki sığınacak döş müsün 

Sen akıl perdemde yaşanmamış sır 

Bakmadan Geçme