Mavi Şehrin Kalemleri

Mavi Şehrin Kalemleri

ARŞIN MÜHRÜ 

HATİCE ERDOĞAN

Ölmeden çürümek de neyin nesi

Beyhude mi yani nefes almak

Kızılca bir toprak şimdi ellerim

Ve parmaklarımdan vaveylalar taşıcak 

Dehlizine girdiğim bu hengamede 

Kim bilir yine  ne kıyametler kopucak

Buz gibi sıcağım,yanarak da donarım

Şimdi kim beni nerden anlıycak

Çatlıycak cisim suretleri şaşıcak

Hangi girdabın eşiği bu 

beni nasıl bulucak

Abad mı edicek kahrın

 lütfun beni mi yakıcak 

Söyle hangi kilitli arşın mührü 

Beni sensizlikten mahrum kılıcak.

Baktığım her makberde sen varsın

Işıktan kale ve bozulmamış beyitler

Ve mülteci devrim sana yeisten haller

Git gidişin korkutmaz beni

Yokluğun zaten öyle birşey asla öldürmez

Çok çok ötede bir şey zaman ve mekan

Sonsuzluğu kucaklayan küçük ademler

Beyitler kan tutmuş kalıpta donmuş  ruhlar

Sonsuzluğun sahibi sonsuz muştular

Mavi Şehrin Kalemleri

YAĞMURLU BİR AKŞAM

ZELAL KIRAN

Yağmurlu bir akşamdı

yüreğime dolan belirsizlik 

bir başkaldırıydı

 

Yağmurlu bir akşamdı 

yüreğime dolan belirsizlik,

anlam veremediğim bir his

zincirlerimi kıramazken

hayallerim

ilk defa özgürce değiyordu 

tenime isyanın damlaları

 

O gece gökten yağan

yalnızca yağmur değil

adaletti, eşitlikti, kavgaydı

sessizce dokundu ruhuma 

ve bütün karanlıklar

direnişe dönüştü

 

Her damlada bir geçmiş

her çığlık bir direniş

ben bu yağmurun altında 

hep aynı ateşte pişmiş

dünümün esaretini

rüzgâr savururken

bugünümde büyümeyi 

bekleyen bir devrimim hâlâ

 

Yağmur diner, de

zafer doğar mı dersin

boynu bükük düşler 

bir gün göğe yükselir mi

bir halk süzülür mavilikte

sonsuz özgürlüğe

belki bu yağmurla

uyanır yarınlarımız.

Mavi Şehrin Kalemleri

GÖNÜL 3 

EMİNE SAVAŞ

Gül şarabı sundu saki, içti gönül geçti gönül

Kul ki Rabbine mülâkî, söyle neyi seçti gönül 

 

Kırk yamalı aba giyse, kırkbirinden ne çıkar ki

Âfâk için bir ummana, perdeleri açtı gönül 

 

Sükût eden çırâğlardan, deryalara haber saldı

Ab-ı hayat zehrindeydi, kana kana içti gönül 

 

Ol suyun cana neşvesi, Gül'den imiş bildi elbet

Kandil kandil gecelerde, maveraya uçtu gönül 

 

Bendeki adem mührüdür, Adem'deki cân izleri

Toprağında toprak olup, cân haberi saçtı gönül 

Mavi Şehrin Kalemleri

MAKBERİ BİLİYORMUSUN? 

BÜLENT BAYSAL

Her gidiş bir yangın, içinde saklı fırtına

Daglarına sis çöker, hançer vurur sırtına

İçin yanar, yandıkça ah varırsın farkına

Yaşayan ölüde makberi biliyormusun? 

 

Ağır gelir, çekilmez olur dünya eynine

Uzak şehirlerin karası çakar beynine

Yıldızlar içinde ayın doyulur mu seyrine

Dinle bak rüzgarı, yar sesi duyuyormusun? 

 

Yakar kış güneşi, yanarsın dumanın tütmez

Ne yapsan, ne etsen de çivi çiviyi sökmez

Sanma ki ıssız şehirlere kabuslar çökmez

Karlı dağlar ardında güneş görüyormusun? 

 

Yıllar, mevsimler, aylar hep bir anın döngüsü

İçinde esen fırtına, bir yokluk sorgusu

Heder olmuş bir ömrün ah şu külü, tortusu

Zehir zemberek güne hesap soruyormusun? 

04/01/25

Mavi Şehrin Kalemleri

TUTKU NEYDİ SENİN İÇİN 

HAYAT ERDOĞAN 

Aşk bir nevi dağa benzer bunu unutma tırmanmayı göze almayacaksan aşığım deme sakın bana. 

 

Hasrettin dibini bilirmisin göğsünün tam ortasına bir ağrı kitlenir nefes alamaz hale gelirsin. 

Tarifi yok bu acının hep bir can Çekişler  yaşarsında sessizleşirsin. 

Uzun uzun dalmalar kendini unutmalar .

Ve kocaman boşluklar oluşur ruhunun derinliklerinde. 

Hasret boğar insan-ı. 

Sanki denize düşmüsün'de yüzmeyi bilmeyen biri gibi. 

Öyle acımasız ve öyle çaresiz kalırsın. 

Aklına gelir yaşadıkların. 

Kendini sorgularsın neydi yaşadığım neydi bu denli beni canımdan edeni. 

Oysa kocaman bir boş hayal diye kendini avutursun . 

 

Dedim 'ya hasret ucu bucağı görünmeyen bir deniz diye .

01.01.2025

Mavi Şehrin Kalemleri

YOLLARA SAKLADIĞIM

DİLEK AVCIOĞLU

Ayrılık vakti gelip çatmışsa,

Bir otobüs terminalinde, 

Başımda sevda yeli,

Nefesim ha kesildi ha kesilecek,

Avuçlarımda senden hatıra o kırmızı gül,

Islanmışsa gözümden süzülen yaşlar,

Sesler yükselirdi anonslarda,

“Saati gelen otobüslerin,

Peronları boşaltması..”

Saati gelir mi ayrılığın,

Sımsıcak sarılmaların,

Ateş düşerdi içime şehirden ayrılırken,

Uzak yollarda kaybolurken yani,

Tutuşurdu bir kırmızı gül elimde,

Benden de önce ayrılık yüreğime değince...

 

Yokluğunun derinliğinle boğulurdum gece,

Girdiğim her şehir yabancı,

İçtiğim her sigara yalancı,

Özlemin akardı ardım sıra,

Yüreğime nakşettiğim hasret,

Nehirlerden akarak,

Nereye gitsem sana gelirdi yüreğim...

 

Ne kadar uzak olsa yollar,

Sana varırdım,

Ellerimde hasret,

Bırakmazdı tap taze anılar,

Uzardı yollar,

Yolcular yorgun,

Ve ıssız dağlar,

Bir ben kalırdım karanlıkta,

Senden miras kalmış o büyük yalnızlıkta...

 

Dün gece seni anlattım şehrimde denize,

Dalgalarla konuştum yine,

Ah söksem atsam yüreğimi, 

Bölüşsem suyla,

Tutar mıydın avuçlarımdan,

Dudağımda duyulmayan hasretin türküsü,

Akşama karışır esen rüzgarla,

Alev alev yanan kızıl güneş,

İçimde sızlayan anılar...

 

Bak kaçıp gidiyor zaman,

Unutuluyor ben hatırlamasam,

Ölüyor sensiz rüyalar,

Bir hayalin peşinde,

Bir sarmaşık gibi tutunuyorum hayaline...

Tutkuyla çağlayan bir nehir şimdi ruhum,

Görmese de gözlerim seni,

Duymasam seni gecenin bir vakti...

 

Elimde kan kızılı küskün bir gül,

Sevdaya hüzünlüdür tüm şarkılar,

Sana gelir sanırdım evvelce yollar,

Şimdi ayrılığa çıkıyor bütün bu yollar…

Mavi Şehrin Kalemleri

İHTİYAR

NARİN MENEKŞE

Bir zamanlar eşi vardı 

Kapı komşunuz ihtiyar

Şen şakraktı yeri yurdu 

Kapı komşumuz ihtiyar

 

Zikir çekerdi dilinde 

Tesbih düşmezdi  elinde 

Sırlar gizliydi gönlünde

Kapı komşumuz ihtiyar

 

Kader eşin erken aldı 

Yanlız bir odada kaldı

Sanarsin yaşarken öldü

Kapı komşumuz ihtiyar 

 

Çoluk çocuğu dağıldı 

Kara yaslara boğuldu 

İçine sığmaz dağ oldu

Kapı komşumuz ihtiyar

 

MENEKŞEM  gücü kalmamış

Dert çoğalmış azalmamış

Çekiyor vade dolmamış 

Kapı komşumuz ihtiyar 

Mavi Şehrin Kalemleri

MAKBERİ MESKEN EYLEDİM

ŞÜKRAN GÜNEŞ

Oy yaralım sevdanı, gökte yer de bulurum.

Yol kesik tenine sır, gizim de  kavuşurum...

 

Aydır gözün zifir de, ferin parlayan yıldız 

Kavrulur içim dışım, kaydın elden bu ne hız... 

 

Takvimden düştü yaprak, soldu cânım ümitler.

Aşk neyler şarap gamlı , ecel ruhumda inler.. . 

 

Şahım unutmaz usum, ruhumu kaplar hüznüm.

Baş musallaya dönük , görmez olaydı gözüm...

 

Aşkı şiire yazdım, yüreğimle dokudum. 

Şelaleydin ey suyum, bir nefessin soludum.. . 

 

Işığımdın günüm aldın, hıçkırıklar doruğum.

Mezar taşına yaslı, boğazım kırk bir boğum.. . 

 

Ey gönlüm efendisi, yoksun kahırdır solum

Ziyan oldu bak ömrüm , hicrettir sana yolum.. . 

 

Ah nereye gittin yâr, şakaymış o gülmen can

Rahmet okur gönlüm , gamlı baykuş selân can...

 

Işık kör göremezsin , çürüdü artık tenin.

Nurdan üfle ruhuma, bahar senin nefesin....

 

Erim bir yere gitmedim, makberindir meskenim.

Vedan filiz ahire, sevdanı yüreğime ektim.. . 

 

İçim ağıt  şelale , yaprak döker ağacım. 

Makber sonumuz değil , mahşerim erim dalım... 

 

Ey âminler, helâller, yâre fatiha saldım..

Rüya alemine gel , kalan ömrüme kârdın... 

 

Duamla kucaklarım, papatyadan taç başım.

Ah canım yâr hoşgeldin, ruhunla dokun başım.... 

 

Lâl oldun seven yürek , kandır ekmeğim aşım. 

Işık huzmesi gibi , süzülsün ruhum , nâşım.

 

Makberin meskenim yâr, kavuşmamız musalla.

Güneşçe'den bu veda, sinde tinine vefa...

 

Er/dal'ım güzel adam, sen yolcusun Allah'a

Şükran'ın canım canı, soylu sevdam elveda…

Bakmadan Geçme