Mavi Şehrin Kalemleri

Mavi Şehrin Kalemleri

GİDERİM

RESUL KARAHAN

Git diyorsan söyle darılır sanma,

Gönlümü kapına asar giderim.

İster sil defterden bir daha anma,

Feryadı dudakta kısar giderim.

 

Gözlerinde buğu, tende ayazlar,

Baharı zedeler buz gibi nazlar.

Pul bile etmeyen ey vefasızlar!

Sahte gülüşlere basar giderim.

 

Sözün kılçığını süpürdüm önce,

Dizelerde nizam kıldan da ince.

Zaman takviminde o gün gelince,

Torosları okşar eser giderim.

 

Giderim izlerin kâbusum olur,

Giderim gözlerin kış pusum olur.

Giderim sözlerin mahpusum olur,

Silinmez yazı der küser giderim.

 

Giderim çığ düşer küçük haneye,

Sarılır bir ömür dil bahaneye.

Cenneti bahşeden onca seneye,

Vefasızlık etmez susar giderim.

 

Bensiz bahçenizde açmasın diye,

Yanağında allar coşmasın diye,

Gözlerine rengi düşmesin diye,

Gülü tomurcukta keser giderim.

Mavi Şehrin Kalemleri

İNSANI ARIYORUM

RAMAZAN ŞAŞMAZ

İnsanı arıyorum; vefanın urağında,

Hasretle tarıyorum; sevginin durağında,

Coşkuyla sarıyorum; kemalat burağında,

İnsan gibi insana; yürekçe akıyorum.

 

Baş açık, ayak yalın; dürüstlük soruyorum,

Erdeme giden yolda; nefsimi yoruyorum,

İnsan gibi insana; güveni koruyorum,

Mahzun baş okşayana; ne taçlar takıyorum.

 

Merhametli, şefkatli; yüreğe bakıyorum,

İnsan gibi insana; yürekçe akıyorum,

Mahzun baş okşayana; ne taçlar takıyorum,

Muhabbet çerağını; kalbimde yakıyorum.

 

İnsanlık alfabesi; aşk, muhabbetle başlar,

Merhametten ellerle; tabağa konur aşlar,

Sevgiden eser yoksa; göz yaşı görmez kaşlar,

Merhametli, şefkatli; yüreğe bakıyorum.

 

İnsanlık caddesinde; kine, nefrete yer yok,

Kurakça yüreklere; sevgi, merhameti sok,

Komşun, kardeşin açken; yatağına girme tok,

Aşk, sevginin diliyle; kalplerde şakıyorum.

 

Adaletsizliklerden; zulümlerden uzak dur,

Hakkaniyetli davran; turnayı gözünden vur,

Kalp kuşağı altında; gönül sultanlığı kur,

İnsan gibi insana; yürekçe akıyorum.

29.03.2021 - KOCAELİ     

Mavi Şehrin Kalemleri

İZİN VER İZIN

NARİN MENEKŞE

Sensiz günlerime  doğmuyor güneş 

Senide benide yakar bu ateş 

Hayatımız roman olmuş  keşmekeş 

Kapına  varmama  izin  ver izin

 

Divaneyim hayalinle  yaşarım

Sen orda  dur son suratla  koşarım

Senin olmak için kalpten coşarım

Kollayıp   sarmama  izin ver izin

 

Seninle beraber tutuldum derde

O günden bu güne süründüm yerde

Hele  bir  çıkıver  gelipte   görde

Gönle  yer kurmama   izin ver izin

 

Deli oldum döne döne peşinde 

Aklım fikrim hayalimde düsünde

Damla damla sel olurum yasinda

Yerini sormama  izin ver  izin 

 

NARIİN kırda açan nazlı bir çicek

Sen  dalına konan uğurlu böcek 

Başımın tacısın iste bu gerçek

Gülünü  derleme  izin ver  izin

25.01.2025

Mavi Şehrin Kalemleri

GÜNDÜZ OLMAZ 

SAVAŞ ASLANDEREN

İnsanın kimsesizliği ,

Bir de gecenin kuyutu sessizliği, 

Nasılda benzer birbirine. 

Gökyüzünde ay ve yıldız, 

Yeryüzünde ise toprak ve su

Olmazsa olmaz.

Sorarım sizlere .

Öyle ise , İnsana ve gece neden hiç gündüz olmaz ?

İnsanın varlığıdır ,

Kimsesinin sebebi.

Güneş olsa gece olmaz. 

Gökyüzünde ay ve yıldız parlamaz. 

Gökyüzünde bulut olmasa yağmur yağmaz. 

İnsana gece neden hiç gündüz olmaz ?

21.01.2025

Mavi Şehrin Kalemleri

DİJİTAL ZAMANIN ARDINDA

BİRSEN EKER

Benim sevgim değerli, dokunuşum derin, 

Kalemim siyah, kelamım beyaz, saf sevginin izindeyim. 

Öz verimle yazdım her satırı, sessizce, 

Bir güvercin uçar içimde, özgür, saf ve beyaz. 

 

Cılga sokak ortasında bir kedi sessiz, 

Çocuk sesleri cıvıl cıvıl, rüzgar esen bir his. 

Nostalji kart postallar, geçmişin hatırası, 

Orhan Gencebay’ın plakları, eski zaman arzusuyla. 

 

Aile, dostluk, komşuluk, bağlar kurulur, 

Şimdi dijital dünya var, eski halimizdir unutulur. 

Selam vermeye korkar olduk, kalpten kalbe mesafe, 

Yanlış anlama korkusu, günümüzün en derin yarası. 

 

Virüsler, hastalıklar, deprem ve yangınlar, 

Katliamlar, kayıplar, dualarla yaşarız her an. 

"Bugün de atlattık" deriz, gözlerimizde derin bir yorgunluk, 

Ama içimizde umut, bir ışık, kaybolmuş değil hiçbir zaman.

 

Birsen’in kaleminden yolculuk başlar, 

Duygularla dolu, kırmadan, incitmeden sözler akar. 

Sitemimiz kalmasın, kalbimizde sevgiyle, 

Birlikte yürüyelim, her kelamda barış içinde.

Mavi Şehrin Kalemleri

MUHATABINDAN UZAĞA YAZILMIŞ ŞİİRLER 7 

SÜREYYA ŞAHİN

sesinin rengi var buna yemin edebilirim 

ruhu var elleri var ve kanatları

içime doğru koşan çocuklar var sesinde 

gözleri şiir renginde ellerinde gök yüzü/nü taşıyan 

 

sesinde bakışların var 

gözlerine değip geçen ve bakışlarımı 

gözlerinin rengine boyayan 

 

ve sesinde zamanın kırıldığı bir yer var 

her yankıda başka bir anı doğuran 

koca bir ömrü kulağıma yeniden fısıldayan

her hecede sil baştan başlıyorum yaşamaya 

 

sesinde delice akan nehirler var 

akıp giden ve sonra yeniden dirilen 

bir köprü kuruyor sesin 

sonsuzlukla arama 

Mavi Şehrin Kalemleri

DEME

MEHMET ÇAKIR

Rücu seferi var; ben de başıyım,

Geri dön bu yoldan deme gardaşım.

Arkadaş satanın arkadaşıyım,

Kime güveneyim, kime gardaşım?

 

Müslüman ya güya, safya en önde,

Arkadan iş görmek var mıdır dinde?

Arslan gülüyorken acı içinde,

Ağlayan ite mi meme gardaşım?

 

Etime doymadı, gözü torbamda,

Böyle bir ihanet yoktur yamyamda,

Bilmeden her moka atla tamam da,

Bilerek haramı yeme gardaşım.

 

Beni üzen bana dostum demesi.

Benimle içmesi, benle yemesi.

Kanıma dokunan dost görünmesi,

Yoksa yaptıkları neme gardaşım?

 

Bilirim, kansızdır, özü öz değil,

Nasıl inanayım, sözü söz değil?

Elime ne geçse... Gözü göz değil,

Sanırsın bu bana kuma gardaşım.

 

Dostumdan beklentim bir muştu getir

Onlar anlamışlar bu puştu getir

Aslolan aslında kendin bilmektir

Beni yıka yazmış cama gardaşım.

 

Kancıklık etmesi ilk değil bunun,

Kahpelik, kalleşlik bildiği kanun.

Hatrını kırmam da ağır yumruğun

Korkarım Allah'tan ama gardaşım.

 

Affetmem, babam da girse araya!

Ben nasıl ak dedim böyle karaya?

Bağrımda açtığı derin yaraya,

Var mıdır bildiğin yama gardaşım?

Mavi Şehrin Kalemleri

MEKTUP

ZEYNEP SÜMER

Şipanadan çıhtın çıhış o çıhış 

En son başım tikelecek gelesen .

Evimi, bacamı bu nasıl yıhış 

Bak gurtlarım tökülecek gelesen .

 

Meni sorar isen teşi eşirem 

Galo bulağından suyu taşirem 

Tandırın başında her gün pişirem 

Bu dert nasıl çekilecek gelesen. 

 

Anam nece dersen, ekmegi yapir 

Baban san diyir ki "düz yoldan sapir"

Uşahları sorma senin it kapir 

Kartollar da sökülecek gelesen.

 

Tek canıma dama loğu verirem 

Buğdaları gaynedip de serirem 

Her geçen gün erim erim erirem 

Bahça, bostan ekilecek gelesen.

 

Şaban Emi sorir "Erin hardadır" 

Vallah dedim başı hepten dardadır 

Van Gölü'nün ardı aha ordadır 

Evin damı yıkılacak gelesen.

 

Çerçi her gün kargış sayıp tökmekte 

Gardaşların dişlerini sökmekte 

Degirmançi ele hersle bakmakta 

Başım öne bükülecek gelesen.

 

Başta biri olmayanda seven yoh

O kate de iş görirem öven yoh

Kömür yohtur, tezek yohtur, geven yoh 

Gış vahtı ne yakılacak gelesen.

 

Nece gelirsen gel veyahut apar 

Hep dişi guşlar mı koluğu yapar 

Bayram üstü hanesinden kim gopar 

Fistanlarım dikilecek gelesen. 

 

Son verirken ellerinden öperem 

Sen olanda her zorluğu deperem 

Nece yaşamah bu hep perem perem 

Çarasına bakılacak gelesen.

ZEYNEP SÜMER

Şipana : Giriş kapısı eşiği 

Kurtlarım dökülecek : İçine attıklarını söylemek 

Başım dikelecek: Baş kaldırmak 

Uşak : Çocuk

Kartol: Patates

Teşi : Yün eğirmeye yarayan alet

Bulak : Çeşme

Loğ : Anadolu köylerinde toprak damlı evlerin çatısı üzerindeki toprağın sıkılaştırılmasında kullanılan bir tür baskı aracı 

Çerçi : Satıcı 

Kargış: Beddua

Geven: Tutuşturmaya yarayan dikenli kuru ot 

Apar : Götür

Koluk : Etrafı çevrili barınak 

Er: Eş

Bakmadan Geçme