MAVİ ŞEHRİN KALEMLERİ
Şairler yazarlar Vansesi'nin Mavi Şehrin Kalemleri sayfasında buluşuyor.
KALEMİMDEN ŞİKÂYETİM
Bir hayali zamandır ey kalem artık,
Sen de yüz çevirdin benden yar gibi.
Merhabayı kesip dostluğu astık,
Ayrıldık velhasıl bir ağyar gibi
Selim Gülsoy
Van Şairler ve Yazarlar Birliği Kuruldu
Mustafa IŞIK
Merhaba değerli gönül dostları! Artık Van'ımızın da Şairler ve Yazarlar Birliği var. (VAŞYAB).
İnsanoğlunun duygu ve düşüncelerini diğer insanlarla paylaşabilmek ayrı bir sorumluluk ve mutluluktur. Her şeyden önce hayatı sahiplenmektir, insanların dertleriyle dertlenmek, sevinçleriyle sevinmektir. Kısacası yazmak, hayatı paylaşmaktır. Çok eski zamanlardan beridir insanlar düşüncelerini bir şekilde başka insanlara aktarmaya çalışmıştır. Bu aktarmanın da farklı yol ve yöntemleri vardır. Çünkü iletişim kurmayı bilmek de başlı başına bir sanattır.
Kültürel alanda birlikteliğin kurulması sağlıklı ve etkili bir iletişim yoluyla toplumun her kesimine aktarmaya çalışılması arzu edilen güzelliklerin başında gelir. Bu güzelliği yaşamaya ve yaşatmaya gayret eden, bu uğurda gönüllerini, vakitlerini ve kalemlerini ortaya koyan Van'ın kalem ve kelam erbabı bir araya gelerek Van Şairler ve Yazarlar Birliği'ni kurdu.
Kurucu başkanlığını şair-yazar Yaşar Adıyaman'ın üstlendiği Van Şairler ve Yazarlar Birliği, kurucu üyeleriyle ve Van'da kültürel alanındaki çalışmalara, edebiyata, sanata ve şiire gönül vermiş birbirinden değerli Vanlı dostlarıyla, 04 Kasım 2017 Cumartesi günü Göğe Bakma Durağı'nda şiir dinletisi düzenleyerek ismini duyurdu.
Van'ın kültür ve sanat yaşamına katkı, şair ve yazarlar arasında güç birliği sağlamak; Van'da şiir ve edebiyat başta olmak üzere, birçok sanat dalında sanatsal faaliyetlerde bulunan şairler ve yazarların, seslerini daha iyi duyurmalarına ve sanatlarını daha güzel ifa etmelerine imkân sağlamak öncelikli hedefleridir. Van'ın güzide kalem ve kelam erbabı güzel yürekli sanatçıları, şairleri ve yazarları; Van merkez ve ilçelerinde düzenleyecekleri çeşitli etkinliklerle edebiyata, sanata ve şiire gönül vermiş gençleri yazmaya özendirmeye, onlara güven duygusu vermeye, yazdıklarını değerlendirerek onlara destek olmaya ve onların önünü açmaya özellikle gayret etme amacını her fırsatta dile getiriyorlar.
Doğu'nun incisi, coğrafyanın kadim kenti Van, bir kültür ve sanat kenti olarak, tarih boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Tarihte Van'da çok sayıda ilim erbabı, edip, sanatçı ve şair yetişmiştir. Bu kültürel mirasa sahip çıkarak, yarınlara ulaştırma adına bugün için katkı sağlamak Van Şairler ve Yazarlar Birliği'nin hedeflerindendir.
Van Şairler ve Yazarlar Birliği'nin öncelliklerinden birisi de; sanatın her türlüsüyle alakadar olan insanları bir araya getirerek sanatsal dayanışmayı sağlamak ve geliştirmek, yazarların ilimizde ve ülkemizin kültür, sanat ve düşünce hayatında etkin bir şekilde yer alabilmeleri için çalışmak, özellikle de yukarıda da belirttiğimiz gibi yazarlığa istidadı bulunan gençleri yetiştirmek, eğitimlerine katkı sağlamak, kültürel zenginliklerimizi ve kültürel meselelerimizi ilimizde ve ülkemizde tanıtmak, gelecek nesillere aktarmak ve korumaktır.
Kültür ve sanat kenti Van'ın kültürel kimliğine, hafızasına ve hayatına şairler-yazarlar olarak katkı yapmaya devam etme sözü Van Şairler ve Yazarlar Birliği üyelerinin ortak temennileridir. Van'ın gerçek kimliğini, tarihi yüzünü etkinliklerle ortaya koymaya kararlı olan Vanlı kalem ve kelam erbapları, İlimizdeki kıymetli idarecilerle, Kamu Kurum ve Kuruluşlarıyla, Üniversite ve STK'larla ortak çalışma kararları alıp bunu pratiğe geçirme gayreti içerisindeler.
Özelde kültüre-edebiyata-sanata kabiliyeti olan gençleri genelde ise bütün gençlerimizi sosyal ve kültürel hayata uyumları noktasında destekleme gayreti, birliğin öncelikleri arasındadır. Gençlerin okulda öğrendikleri teorik bilgilerini ve yeteneklerini; doğru hedefler belirleyerek, kişilik özellikleri, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda gündelik hayatta başarılı olabilmeleri için gereken desteği sunmaya her zaman hazırdırlar.
On beş günde bir şiir dinletisi etkinliği ile bir araya gelen Vanlı şair ve yazarlar, ilimizin kültürel, sosyal konularıyla ilgili fikir alışverişinde bulunup, 'bu anlamda daha çok nasıl katkı sağlarız'ın hesabını yapma gayretindeler. Yıl içerisinde yapılan tüm sanatsal faaliyetlerini yılsonunda çıkaracakları bir dergiyle ölümsüzleştirmek; 'Kitap Kardeşliği' projesiyle Van geneli düzenlenecek kitap okuma etkinliği ve kitap toplama kampanyası etkinliği fikri de Van Şairler ve Yazarlar Birliği'nin planlamaları içerisinde yer almaktadır.
Ayrıca, ilimizin günlük haber gazetelerinden olan ve en çok okunan, 80 yıllık ilk gazetesi Vansesi Gazetesi ile yapılan görüşmeler neticesinde haftada bir gün, gazetenin bir tam sayfası, Van Şairler ve Yazarlar Birliği üyelerine tahsis edildi. Şehrimizin kültür sanat yaşamına katkıda bulunmak, derneğimize destek olmak üzere sayfalarını bizlere açan Vansesi Gazetesi'ne teşekkür ederiz. Aynı zamanda sahipleri de Van Şairler ve Yazarlar Birliği üyesi olan Memleketim Van Dergisi ve Zerdali Edebiyat Dergisi sayfalarını birliğimizin çalışmalarına açtılar. Bu süreçte desteklerini esirgemeyen ilimizin güzide yöneticilerine, kamu kurum ve kuruluşlarının- Sivil Toplum Kuruluşlarının kıymetli yöneticilerine, üniversitemizin kıymetli hocalarına ve sanata, edebiyata gönül vermiş tüm dostlara binlerce teşekkür ile..
Gönlümüz, kapımız ve sayfalarımız tüm dostlarımıza açıktır. İlimiz için ve güzel yarınlar adına güzellikleri çoğaltmaya devam…
Üzülmek!
Necla Arpa Gülaçar
Üzgün olduğum şu son günlerde üzüntümü hafifletmek kendime teselli bulabilmek için Kur'an'ı Kerim'in meallerine bakıyordum. Amacım gerçekten biraz huzur bulabilmekti. Maide 41. Ayet dikkatimi çekti. Yüce Allah peygamberine 'üzülme' diyordu: 'onların alaycı inkârcı sözleri seni üzmesin'. Okuyucudan özür dileyerek şu itirafı yapmak istiyorum. Genelde yazı ve şiirlerimde içimdeki hesaplaşmadan dolayı kendime dönük yazıyorum. Velhasıl kelam benim derdim kendimle sözüm yine kendime…
Yüce Allah biricik peygamberine üzülme diyor. O mukaddes peygamber nelere üzülüyor. Maide 41. Ayet bizleri gerçekten tefekküre sürüklemeli. Sorgulamak! İnsanın kendisiyle hesaplaşması ve yüzleşmesi kolay olmuyor. Birde şu asırda zamanla yarışan insanımız hesaplaşmaya pek vakit bulamıyor. Çoğumuz çok şeye üzülüyoruz Üzüldüğüm yegâne dertlerime bakıyorum da küçücük bir yüreğe sahip olduğumun farkına varıyorum.
Utanıyorum Rabbim 'den acaba bana da üzülme diyecek mi? Nelere üzüldüğümüzün farkında mıyız? Dünyalıklara mı, eskiyip gidecek libaslarımı, hiçbir zaman sahibi olamayacağımız evlere mi arabalara mı? Her şeyin sahibi olan malik-ül mülkün bize sonsuz keremiyle ikram ettiklerine nankörlük mü edeceğiz. Bazen iki dünya arasında sıkışıp kalıyoruz. Dünyaya olan meylimiz bizi o kadar oyalıyor ki beri taraf için hazırlığımızı yarım bırakıyoruz.
Yaşadığımız şu son dönemin telkinleri 'kendin için yaşa kendin için çabala' mahiyetinde. Dünya TV ve internet sayesinde küçük bir köye döndü. İslami hassasiyeti olsun olmasın birçoğumuz Suriye, Arakan ve kapanmayan yara Filistin için üzülüyor. Evet, üzülüyoruz fakat üzüntümüz bize ne yaptırıyor. Eğer üzüntümüz bizi fonksiyonel ve aksiyoner kılmıyorsa gerçekten bizlerde üzülecek durumdayız demektir.
Biz Müslümanların başkası için yaşama gibi bir sorumluluğu vardır halde ne yapmalı? Filistin'e dua edip İsrail'e kahrol demekle üzerimizde ki sorumluluğun bittiği zannına mı kapılacağız? HAYIR… Bizi ümmet yapan, bir binanın tuğlaları gibi gören sevgili peygamberimize mahcup mu olacağız. Esad kendi halkını, din kardeşlerimizi katlediyor. Irakta ve Filistin de işimiz kolay Amerika ve İsrail'e lanetler okuyup boykotlar yapıp içimizi rahatlatıyorduk. Esad hala cumaya gidip namaz kılar ve Müslüman olduğunu iddia eder. Zalim Esad'a tavır almayanlara ne demeli. Ülkesinde ki direnişçilere terörist deyip kundaktaki bebekleri dahi katleden Esad yandaşlarına ne demeli… Müslümanlar hala sessiz mi kalacak bizim kardeşliğimiz bir battaniye göndererek mi olacak. Nelere üzüldüğümüz, nelere sevindiğimiz bizim insanlığımızın kalitesini gösterir. Kardeş ülkelere üzülmüşlüğümüz, ülkemizdeki kardeşlerimizi üzüyor ve kızdırıyormuş. Filistin'e üzüldüğümüz kadar neden açlık grevinde olanlara üzülmüyormuşuz. Neden onlar için de sesimizi yükseltmiyormuşuz.
Ben insan olarak üzülüyorum kimse haksızlığa uğrasın istemiyorum. Hangi ırkçılık için olursa olsun yola çıkanlar İslam kardeşliği çatısı altında değildir. Dünyalık hüzünlerden, üzüntülerden vazgeçme zamanıdır. Gelin zalimlere karşı sesimizi yükseltelim tek yürek olalım. Kızını özel okulda okutamadığı için üzülen Anne! Daha çok para kazanamadığına üzülen Baba! Her şeyime karışıyorlar ben niçin özgür değilim deyip üzülen çocuk! Bunlar üzüntü değil!
Eğer üzüleceksen Irakta yetimhanede kalan beton zemine annesinin resmini tebeşirle çizip ona sarılarak uyuyan yetim kıza üzül! Arakan'a, Suriye'ye, Filistin'e, aç çocuklara üzül! Onlar için bir şeyler yapıp mutlu ol! Biz sadece kendimiz için değil başkaları için de varız! Eğer birileri hala iman etmiyorsa bunda bizim ne eksikliğimiz var deyip üzülmeliyiz zaman belki bizde yüce Yaradan'ın 'üzülme' hitabına muhatap oluruz… Ya Rab! kaygılarımızın senin uğrunda olmasını nasip eyle bizlere. Amin..
Merhaba Dostlar
Erdal Şahin
Merhaba değerli okur.!
Nasip olursa, gücümüzün yettiğince ve dilimizin döndüğünce bu sayfada sizlerle hafta da bir gün, hayata, olaylara, eşyaya, aktüaliteye ve şehrimize dair bir şeyler paylaşmaya çalışacağız.
Şimdiden sürçülisan edersek af ola.
Değerli dostlar Kasım ayı itibariyle uzun geçecek soğuk bir kışa daha girmiş olduk. İnşallah bu soğuk karlı günlerde hiç kimse evsiz barksız, aç açık değildir. Bizler sıcacık evlerimizde otururken çevremizde mahallemizde şehrimizde imkânsızlıklar yüzünden üşüyen aç açık ve mağdur insanlar aileler varsa sorumluluğumuz çok büyük. Özellikle kış mevsimlerinin zorlu geçtiği bölgemizde çevremizde bu anlamda ihtiyaç sahibi olanlar varsa kendi imkânlarımız çerçevesinde onlara yardımcı olmaya onları gözetmeye çalışalım. Bireyselleşmenin adeta iliklerimize işlendiği bu modern çağda bizleri biz olmaktan çıkartan nemelazımcılık hastalığından kendimizi arındırmamız lazım. Bu anlamda güçlü bir empatiyi kuşanmamız çok önemli.
Bu satırları okuyan siz değerli dostlardan bir istirhamım daha olacak. Lütfen hayvanları da düşünelim! Malum kış günlerinde çoğu zaman öyle çok kar yağar ki her taraf kalın beyaz örtüyle kaplanır ve açık hiçbir yer kalmaz. Bu doğayı birlikte yaşadığımız ve bu hayatı çoğu zaman birlikte paylaştığımız ekolojik dengenin olmazsa olmazları olan hayvanları da düşünmemiz lazım. Özellikle bu zorlu günlerde gerek sokak hayvanları gerekse kuşlar başta olmak üzere yabani hayvanlar yiyecek bulmakta zorlanıyorlar. Herkes evinin çevresine balkonuna bunlar için yiyecek bir şeyler bırakırsa çok iyi olur. Kim bilir belki bize dua da ederler.
Malumunuz her 24 Kasım öğretmenler günü olarak kutlanıyor O gün öğretmenler hatırlanıyor, öğrencileri tarafından hediyeler veriliyor. Ondan sonra unutuluyor, ta ki, bir sonraki yirmi dört kasıma kadar. Oysa öğretmenliğin bizim anlayışımızda çok anlamlı bir yeri vardır ve onlar sürekli hatırlanmalı ve onlara sürekli değer ve kıymet verilmeli.
Biraz öğretmenliğe dair bir şeyler ifade ederek bu ilkyazımızı neticelendirelim. Değerli dostlar bildiğiniz üzere Öğretmen anlam olarak, eğitici, eğitmen yol gösterici rehber anlamlarına gelir.
Bizler ilk doğduğumuz andan itibaren ölüme kadar her daim bir eğitmene bir yol göstericiye ihtiyaç duyarız. Buda öğretmenin bizim için ne kadar önemli bir yere sahip olduğunun en açık göstergesidir. Öğretmenlik insanlığın tarihi kadar eski bir görevdir. Her toplumda her çağda ve her yerde insanlar bir eğitmene veya eğitmenlere gereksinim duymuşlardır. Kendilerine bir rehber bir yol gösterici öğretmen bir eğitmen seçmeyen veya yanlış ve sahte eğitici yol göstericiler seçen kişi ve toplumlar hayatta ciddi bir varlık ve etkinlik gösterememişlerdir, iyi öğretmen kişiyi ve hayatı inşa eden bir yapı işçisi misalidir.
Sadece insanlar âleminde değil hayvanlar âleminde baktığımızda onlarında her birinin bir terbiye edicisi bir bakıcısı hayatın şartlarına karşı bir hazırlayıcılarının olduğunu görebiliriz.
Biz insanların ilk öğretmeni hayata gözlerimizi açtığımızda kendimizi şefkatli kucaklarında bulduğumuz ve daha sonra bin bir cefa ve fedakârlıkla bizleri koruyup yetiştiren annelerimizdir şüphesiz. İlk eğitimimizi onlardan alırız onlar öğretmenlerin de ilk öğretmenidir. İçerisinde yaşadığımız toplum ve çevreden de nice öğretmenimiz vardır. Öğrendiğimiz ve yaptığımız her bir şeyi birilerinden öğrenir ve yaparız. Hayatımızın şekillenmesinde öğretmenlerin çok önemli bir yeri vardır.
Hayatımızın şekillenmesinde kişiliğimizin oluşmasında bir ömür boyu asla unutamadığımız bir başka öğretmen örneği, de bir eğitim kurumuna bir okula başlarken ki öğretmen ve öğretmenlerimizdir. Hayat merdivenlerini çıkarken kendimize örnek aldığımız kişiler elbette bizleri eğiten öğretmenlerimizdir. Öğretmenlerin hayatımızdaki etki ve önemini ne kadar anlatsak bitiremeyiz. İyi bir öğretmen iyi bir neslin kötü bir öğretmen de kötü bir neslin hazırlayıcısıdır. Son olarak öğretmenlerin önemini anlatan hikmetli bir sözle bitirelim. Yeni nesil öğretmenlerin eseri olacaktır. İnsan yetiştirmeyi kendine dert ve gaye edinen tüm idealist öğretmenlerimizin ellerinden öperiz.
Bizlere bu imkânı veren Van'ın en köklü gazetesi Vansesi gazetesine teşekkürlerimle. [email protected]
Dağ Hapşırdı
Yaşar Adıyaman/ Yalnız Düşler
Dağ hapşırdı
Öküz doğurdu, inandık
Buğday başak vermedi,
Yalnız bir geyik muhabbeti
Muhabbet edecek kimse kalmadı
Alaylı mektepliye yenildi
Merkep mürekkep yaladı
Yokluk yalnızlığı sardı
***
Dağ hapşırdı
Kar yağdı
Gece ay' sız kaldı
Tavşan ay karanlığında dağa kaçtı.
"Fare dağa küstü,
Dağ fare doğurdu "
dedikodu
Anladı, okudu
Âdemi kodlamayı unuttu
İnsanlık sınıfta kaldı, yaram/azdı.
Bir yarım yaram vardı, o da yardı
***
Dağ hapşırdı
Fırtına koptu
Yağmur yağdı
Kuşlar öldü
Yaram azdı
Ağıtlar yakıldı
Güvercinler kafeste kaldı
Haneye yazılan her harf zarardı
Düzenbaza kârdı...
***
Dağ hapşırdı
Beyin ilkel kaldı
Babam işsiz kaldı
Annem işten çıkarıldı
Süssüz bir çiçekti gözlerin
Susuz kaldı
Vicdan sınıfta kaldı,
Gelecek yılları korku sardı
***
Dağ hapşırdı
Dallar kırıldı
Gözlerim yollarına hasret kaldı
Buğulu camlarda gözlerim,
Senin geleceğinin yollarına daldı.
Harfler ıssız ve sessiz
Sözler kal'dı, yaşadıkça hâl aldı
vicdanlar sessizce yol aldı
"Fîhi Mâ Fih'inden" anladım ki hâl vardı,
Öğretilen eşber öğretide,
***
Dağ hapşırmaz, fare dağa küsmez,
Dağ fare doğurmaz, geyik muhabbet etmez
Merkep mürekkep yalamaz, ama;
İnsan insanı kandırdı, İnceldi,
Vakayı kaldıramadı, dağ hapşırdı
Hepimize yetecek kadarı vardı
Paylaşamadık, bir daha hapşırdı
Yerküre kabuğuna çekildi.....