MAVİ ŞEHRİN KALEMLERİ
Şairler yazarlar Vansesi'nin Mavi Şehrin Kalemleri sayfasında buluşuyor.
Mor
Menice Şahin
Çalışmamak yordu beni. En çok da ruhumu. Düzenli olarak yaptığım yürüyüşler, dostlarla muhabbet, kitap okuma dışında çok başka bir şey yapmak istedim. Bugüne kadar hiç düşünmediğim bir şey: Anılarımı yazmak… Tabii ki her şeyi yazamam. Yaşımdan dolayı çoğu şeyi unuttum. Unutamadığım şeyleri yazacağım. Unutamadığım.
Atanmam Anadolu'nun bir köyüne oldu. Çok sevindim. Anadolu'da çocuk olmak başka olmalı. Bunu görecek olmak heyecanlandırdı beni. Ücra bir köy, zorlu ulaşım, uçuruma yaslanmış yollar, utangaç kadınlar, yorgun erkekler, gözleri gülen çocuklar...
Alışmak zor olsa da mutluydum. Her gün bir başka güzeldi. Sonbahar, en sevdiğim mevsim, benim mevsimim. O kadar farklı geçti ki; sarı yapraklarda her birinin yüzü; kış, en sevmediğim mevsim, hiç üşümedim. Her birinin sıcak bakışları ısıttı beni, ruhumu.
Mevsimleri ayrı ayrı yaşadık. Heyecanla, aşkla... Nihayet ayrılık mevsimine geldik. Yaz demek benim için ayrılık demekti. Karneler dağıtılacak, herkes evine gidecekti. Belki onlar için oyun demekti ancak benim için ayrılık, özlem...
Karneleri hazırladım, hediyeleri tek tek paketledim, isimlerini yazdım. Okula gittim benim kadar heyecanlıydılar. Kısa bir veda konuşmasından sonra karneleri hediyelerle dağıttım. Hemen açtılar, birbirlerine gösterdiler. Ağız dolusu gülüyorlardı. Biri hariç. Beğenmedi kesin diye düşündüm yanına gittim siyah saçlarını okşadım. Neden sevinmedin dedim:
-Sustu.
-Bir şey mi oldu dedim.
-Rengini beğenmedim, dedi ve konuşmama fırsat vermeden koşarak gitti. Koşmaya alışıktı. Evi okula epey uzaktı. Her sabah koşarak gelirdi. Arada koşmana gerek yok, evin uzak seni anlıyorum, derdim yine de koşardı. Çok başarılı, erken olgunlaşmış bir çocuktu.
Akşama kadar içim içimi yedi. Bugün hediyesini götürüp değiştirmesem yarın geç kalabilirdim. Evlerine doğru yola koyuldum. Kapıyı o açtı. Hüzünlü bakışlarını yere indirdi. Biraz konuşalım mı dedim.
-Anneme yardım etmem gerek, dedi.
-Zamanını çok almayacağım, dedim.
-Sustu
-O sırada annesi geldi. O an neler olduğunu acıyla kavradım. Annesinin yüzü mosmordu, dayaktan.
-Her çocuk her rengi sevmeyebilirdi. Bazı çocuklar çocuk olmadan olgunlaşırdı. Onca yıla sığdırdım bu anıyı. Ve nefret ettim mordan.
Bir Kuşun Kanadı Bir Hayatı Etkiler
Erdal Şahin
Ben, hayatta hiçbir şeyin tesadüf eseri olmadığına inanırım. Ve hayatta yaptığımız her şeyin mutlaka bir karşılığının olduğuna da. Hayat'a olaylara eşyaya ve hadisata hikmet nazarıyla bakan, bakmayı başaran ancak bu hakikati görür ve kavrar. Bu bakış açısıdır ki insana şeyler arasında bağ kurmayı öğreten. Hayatı ve hayattaki yaşanmışlıkları tesadüf eseri olarak görenler ve hayata materyalist bakış açısıyla bakanlar bu hakikatleri anlamaktan, görmekten uzak ve yaman bir çelişki içerisindedirler.
Evet, madem hayatın bir sahibi HAY olan bir zat vardır, hayatta hiçbir şey tesadüf eseri olamaz. Platon'un Atinalılara söylediği hikmetli bir söz var " Ey Atinalılar! der " Eğer müziğinizi değiştirirseniz Atina site devletinin duvarları yıkılır." Evet, müzik ile bir devletin duvarları temelleri arasında bağ kuran akıl, bu hikmeti gösteren ifade eden bir akıldır. İnsan irade sahibi bir varlıktır ve İnsana verilen bu irade ile insanın tercihleri yaptıkları hayatını şekillendiren belirleyen en önemli nedendir. İnsan hayatta bazen bir adım atar, bir eylemde bulunur, bir fiil işler ve bu onun bütün hayatını etkileyen belirleyen bir sebep oluverir. Tıpkı, benim daha on iki yaşlarında bir çocuk iken kanadını kırdığım bir kuşun ve buna bağladığım başıma gelen bir olayın hayatımı değiştiren yön veren bir sebep bir neden olduğu gibi.
Efendim, Sekülerizm Ve Nefis Tezkiyesi isimli fikir - deneme kitabımızdan sonra çıkan öykü- anı türündeki çalışmamız Kuşun Kanadı'na isim olan hikâye, aslında hayatımı tamamen değiştiren bir olayın hikâyesidir. O kuşun kanadını kırmasaydım belki çok farklı bir hayatım olurdu. Ancak düşünüyorum şimdi o kuşun kanadını kırmasaydım (elbette kırdığım kuşun kanadının bedelini ödedim) belki yazar olmazdım, kitabım olmazdı, bu vesileyle binlerce değerli insan ile tanışmazdım ve ve ve…
Hikâyesi uzun, ancak son kitabımıza isim olan ve kitapta da bulunan Kuşun Kanadı adlı hikâye aslında benim kolumun ve buna bağlı değişen hayatımın hikâyesidir. İlkokulu bitireceğim sene idi.Efendim,mütevazılık yapmayacağım!Köyde okula giden yüzlerce öğrenci arasında ikinciydim, hocamız bana güvendiği için beni bir sınava kaydetmişti. Okullar bitmeden bu sınava girecektim ve bu sınavı kazansam şehirde önemli bir okulda okuyacaktım. Sınava girmeme sayılı günler var bütün köylülerin dilindeyim "Bu çocuğun geleceği parlak, baksana hoca sınava kaydetmiş, çok başarılı, doktor olacak şu olacak bu olacak falan filan..
Hocamın kaydımı yaptığı sınava girmeme sayılı günler vardı. Bende de büyük bir heyecan… Şehre gideceğim sınava gireceğim ve artık şehirde okul okuyacağım, düşünceleri çocukluk hayallerimi süslüyordu. Ayrıntıları hikâyede geçtiği gibi güzel bir bahar gününde arkadaşlarımla dağ gezisine çıkmıştık. Bu gezi sırasında dağda kuluçkaya yatmış ve nerdeyse yavru çıkartacak bir kuşun kanadını kırmıştım. Nereden bilirdim kanadını kırdığım bu kuş hayatımın değişmesine neden olacak bir olayın başıma gelmesinin vesilesiydi.
Önemli sınava girmeme birkaç gün vardı, kuşun kanadını kırdım. Kanadını kırdığım kuş olayının üzerinden de bir iki gün geçmişti, attan düştüm, taşlara çarpan sol kulum feci bir şekilde kırıldı, dirseği yerinden çıktı. O kadar kötü kırılmıştı ki tam bir ay hiç yerimden kımıldayamadan yatağa mahkûm oldum, yanlış tedavi sonucu da kolum sakat kaldı. Ve bu arada gireceğim önemli sınava da girememiştim, ailem bu olayı köylülerin dilinde olduğumdan nazara bağladılar ve beni bu yüzden okula göndermediler. Ben ise attan düşüp yerde bunun acısıyla kıvranırken aklıma birkaç gün önce kanadını kırdığım kuş gelmişti, kırılan kulumu kanadını kırdığım kuşun ahına bağlamıştım. Kendi kendime "Ben o kuşun kanadını kırdım bunun cezası olarak benim de kanadım kolum kırıldı" diye düşündüm. Bu olayı buna bağladım. Ve daha sonra bu olay hayatımı etkileyen önemli bir dönüm noktası oldu. İçimde biriken okuma isteğini yaşamak için yıllar sonra kendimi kitapların dünyasına attım ve okudukça okudum.
Evet, bir kuşun kanadı değerlidir, öyle basit değildir hem de bir insan hayatını etkileyecek kadar. Evet, insan bu hayatta yaptıklarına karşılık bir rehindir. Tıpkı ilahi kelamda ifade edildiği gibi" Biz her insanın (tairini) amel kuşunu (uçup gider sandığı işlerini) boynuna bağladık(mezardan) kalkış günü ona ait bir defter çıkarırız, açılmış bir şekilde onu karşılar.( isra 13).
İstem Halleri
Fuat Oskay
Ilık bir rüzgâr olmak isterdim
Savrulan saçlarını taramak için
Deniz dalgasında ses olmak isterdim
Kulaklarında çağlamak,
Bir yudum nefes olmak
Soluğunda ıslanmak için
Güneş olmak isterdim
Yüzüne gülmek
Bir domur ter olmak isterdim
Teninde gezinmek
Dilinde bir " yeter!" olmak
İsyanını dindirmek için
İki damla yaş olmak isterdim
Gözlerinden süzülmek
Ve yanaklarında yaşamak
Dudaklarında ölmek için
Liman olmak isterdim
Seni şehrimde meskûn kılmak,
Göl kıyısı bir VanEvi'nde
Sırma işlemeli divan olmak
Usulünce seni ağırlamak için ..
Issız demde bir kervan olmak isterdim
Ruhunun derinliklerine yol almak;
Hani az olurmuş derler ya gülün ömrü
Dolu bir zaman olmak
Ömrümden ömrüne çalmak için ..
Seni kadim çağlara anlatmak isterdim
Nedim kırsın kalemini
Kâbil mi ki satırlara dökmek seni
Nakış nakış işlemiş Sinan, taşları kubbeleri
Çağlara sığmaz güzelliğini
Hafızasına tarihin
İnceden kazımak için...
Gözlerin
Ayşegül Ayaz
Ne zaman
Gitmek istesem
Gözlerin gelir aklıma
Gözlerin en kuytu liman
Okyanuslar saklamazken beni
Gözlerin güvenilir umman
Ne zaman
Başka dünya istesem
Gözlerin yeter bana
Gözlerinde gülümser
Baharın en güzel çiçekleri
Yalansız dünyanın gerçekleri
Sevgi kokan kır çiçekleri
Yüreğimin coşkun nehirleri
Hepsi gözlerine
Davet ederken beni
Seni anlatan şiirden dünyam
Ne zaman
Güneşe dokunmak istesem
Gözlerin çıkar karşıma
Ellerimi uzatırım
Dokunurum yanmadan
Gözlerin en güzelinden
Masmavi bir gökyüzü
Papatyalar toplarım sana
Ellerimin yarıklarından
Ne zaman gözlerin düşse aklıma
Yaprakları bir bir koparırım
Dalından
Uzanıverirsem yıldızlara
Gözlerine sürmek için,
Utanır gökyüzü renginden
Ne zaman aşka sussam
Aska susasam
Doya doya içerim
Gözlerinden.
Hayat Ne Garip
Seyran Kartal
Umursayıp sözünü dinledim
Doğrular ne kadar acı doluysa
Bir o kadar doğru acıtırlar
Düşündürdü beni
Tatlı yalanlar
Hayat elimden tuttu
Götürür sandım doğru yola
Bilmezdim savuracağını
Bana dost sandığım
Esen rüzgârlar
Mutluluk bunca yakınken
Ama olur göremeyiz,
Doğru şeyler dururken
Yalanı ararız
Ve onu bulmayadır
Bütün çabalar…