MAVİ ŞEHRİN KALEMLERİ
Şairler yazarlar Vansesi'nin Mavi Şehrin Kalemleri sayfasında buluşuyor.
Ölümsüz
Mustafa Ayyürek
Yaşlanıyorum, hızla. Ömrüm uzadıkça kısalıyor, büyüyorum. Oysaki bu hızlı gidişe dayanamıyorum çünkü ne yapacağımı bilememekten korkuyorum ve bir hükme karşı nasıl davranacağımı kestirememekten.
Ürküyorum. Herkese doğru… Ve herkesten kaçıyorum. Kuytu bir orman siluetine sarılıp uyuyorum. Yaşlanıyorum. Ağaçları seviyorum. Kedileri. Köpeği. En çok kayayı oydukça oyan yeni filizlenmiş bir bitkiyi. Oysaki yaşlanıyorum. Kısaldıkça kalan zamanım, ömrüm uzuyor. Yaşlanıyorum. Kargalar uğursuzluk için ötmezdi bir yaşam saati, şom ağızlı değildi bir baykuş gözlüklerini taktığı zaman. Kalem kelam ehli için, cümleleri ifade edebilen...
En soluksuz heyecanım bu benim; yaşlanıyor ve korkuyor ve ürküyorum. Ölmekten değil, bir daha ben olamamaktan… Tükenmez kalemlerimden bir kale oturtuveriyorum kâğıttan gökyüzüne, gökkuşağı açıyor. Ölüm geliyor aklıma, ölmekten korkuyorum. Hiç var olmamış gibi yaşamaktan. Korkuyorum. Endişeleniyorum.
Bir daha tutunamayacağımdan, Oğuz'dan korkuyorum. Monolog diyaloglarından. En büyük payeyi kaçırmaktan, bir çocuktan, uçurtmadan, uçan kuştan, bir bahçeden ki en çok çorak bir araziden, dört büyük melekten, dört halifeden, dört harften… On üçüncü kattan. On üçüncü katı seviyorum ve beş yüz yetmiş biri, pazartesi gününü, nisan ayını en çok güz mevsimini ve hazanı.
Seviyorum. Korkuyorum. Yaşamaktan. Hakkını verememekten korkuyorum. Hak yemekten. Uyanmayı seviyorum ve uyumayı. Korkuyorum uyanamamaktan ve bir daha asla uyuyamamaktan ve uyumaktan ve uyanmaktan. Seviyorum. Karmaşayı ve belirsizliği. İkili duyguları tek nefeste zıttıyla yaşamayı. Seviyorum ama korkuyorum. Korkuyorum işte ama çok ama az. Ürküyorum.
Bir ceylanı… Avuçlarım arasında sıkmaktan bir güvercini, bir serçeyi. Aslanları seviyorum. Zaman geçiyor yaşlanıyorum. Zaman aslanı da yaşlandırıyor ve fakat ancak en çok beni. Yaşlanıyorum, seviyorum, korkuyorum. Korkuyorum, korkuyorum, seviyorum, yaşlanıyorum. Yaşlanıyorum. Hızla. Çok hızlı. Varlık hiç olmadığı kadar güzel, yokluk olmadığı kadar… Tırsıyorum, utanıyorum, ürküyorum, vazgeçmek istemiyorum… Aklımı yitirmekten, şafak atmaktan, kalbimin ağzıma gelmesinden ve cüret etmekten, cesur olmaktan, atılganlıktan, üstüne gitmekten, yürekten, güvenmekten ve en çok yiğitlikten, hoşlanıyorum. Dörtnala koşanlardan, yüzerek uzaklaşanlardan, kaçıp gelenlerden, uçup gidenlerden çok ben yaşlanıyorum.
Korkudan korkuyorum. Cenneti arzuluyorum, Cehennemden kaçmıyorum. Sanki bu bir demir gibi o sözü hatırlatır; 'demirden korksaydım…' korkuyorum ama trene biniyorum. Vazgeçmiyorum binmekten. Ve beklide hiç trene binmekten.Geceyi çokça seviyorum, gölgemi, haramileri. Haram yiyenleri sevmiyorum. 'Helal rızık keyfe kâfidir' diyor. Diyeni seviyorum. Ama aynı zamanda hiç sevmiyorum. Hiçi seviyorum. Ve gündüz gözü düş görmeyi. Halisünasyonlarımı. Paranoyak hallerimi. Panik ataklarımı. Takıntılarımı. Kendimi beğenmiyorum. Ama kendime değer veriyorum. Tıpkı mitolojik bir kartal gibi, sen gibi, o gibi ben de eşsizim. Kendime değer veriyorum.
İnsanlardan kaçıyorum. En çokta kendimden. Gittiğim her yere kendimi götürmekten sıkıldım. Artık kendimi bırakıp gidiyorum. Çünkü bir gün… Gerçekten yaşlanıyorum. Hakikat bu. Kaçtıkça, ölüme kaçıyorum.
Ölüyorum…
Ayrılık Sitemimdir
Mehmet Muhlis Şepik
Dinle sevdiğim
Bu ayrılık
Sitemimdir sana
Yüreğimin en kırgın
Yerinden hediye
Mutluğun intikam anı bu
Vedanın koynunda
Tükeniyor kalbim...
Hıçkırıklar boğazımda
Her kelime bir cam parçası
İçime akıyor buruklar
Unutulamaya yüz tütüyor
O anılar
Ellerin ellerimden kayıyor
Bakışın gözlerimden
Yüreğin yüreğimden,
İçimizin uçurumlarından
Ayrılığa düşüyoruz
Yağmur kokulu saçlarına
Kaç yüz yıl hasret kalacağım
Dudağındaki busen
Her gece düşümde
Tükenen ruhumdan
Bir ben kopacağım...
Sevdan ki, içimin
Yangın ateşi
Hazin sonla biten
Bir romanın son satırlarıyız
Şairler ağlar mı?
Biten sevdalar ardında
Kim bilir hangi şarkılar
Mırıldanacak rüzgâra,
Büyüttüğümüz umutlar
Çıkmaza düşecek
Bu hikâye bitiyor işte
Sevdiğim
En mutlu senaryonun
En acı sahnesindeyiz!
Ayrılıyor artık yollarımız
Sil gözyaşlarını
Keder bende
Mutluluk sende kalsın
Efkâr göçer duygularıma
Aldırma sakın
Buna da alışır
Ağrıyan sızılarım
İşte, sevdiğim
Ayrıldı yollarımız
İçimize akıttığım
Zehirdir gözyaşım
Şimdi
Limanlar yalnız
Sokaklar sessiz
Yüreğim buz gibi
Şimdi, sevdiğin tüm şarkılar
Yalnız çalıyor
Bize susuyor tüm diller
Bir vedaya sığınıyor
Yaşamadığımız aşklar.
Ey Van
Zahir Gök
Ey, çift renkli güzel gözlü Serhat Şehri Van!
Ey, Doğu'nun gözbebeği
Koca yüreklerin büyük sevdası şehir!
Haydi, ama kalk ayağa
Yiğit düştüğü yerden kalkmalı
Boynu bükük Kedinin gözlerinden
Kan akıyor
Sen ki, kadim medeniyetlerin başkenti
Sana yıkılmak yakışmaz,
Ayağa kalk eskisi gibi
Kalenin görkemiyle büyülensin her yer
Gölün, ülkemin mavi boncuğu gibi
Gülümsemeye devam etsin
Senden başka gidecek yeri olmayan
Duygu yüklü insanlarımız
Dimdik ayağa kalkmanı bekliyorlar
sabırlave duayla
Haydi, ama ne olursun bir kez daha
Tüm dünya aleme
Yıkılmadığını ve yıkılmayacağını
Göster, ey güzel şehir!
Güzel Sevmek
İnci Şahin
Onu görünce
Tekrar tekrar anlıyorum ki
Beni çok güzel seviyor
Sevdiğim adam
Anlıyorum
Beni çok sevdiğini
Ki, bu sevginin
Hiçbir dilde karşılığı
Hiçbir sözde yok tarifi
Bir annenin şefkati
Bir âmânın ilk kez görme sevinci
Bir kuşun en yükseğe kanat çırpışı
Bir arının en güzel çiçeğe konması
O böyle sevince beni
Ayaklarım yerden kesiliyor
Başka âleme dalıyorum sanki
O kadar güzel seviyor ki
Bütün sevmeler
Yitiriyor anlamını
Tanıdığım, bildiğim hiçbir şeye
Hiç kimseye benzemiyor
Ondandır yokluğunun beni
Bu kadar çaresiz
Ve kimsesiz bırakması
Gönlümün efendisi o
Bütün güzellikler
Tek bir gülüşünde saklı.