LÂKİN HATIRI VAR GEÇMİŞ GÜNLERİN
SERGÜL KANDEMİR
Issız gemi gibi yüreğim şimdi
Ne bir geleni var ne de gideni
İsyan bayrağını çekecek kalbim
Lakin hatırı var geçmiş günlerin
Ahh yine eser mi sevdanın yeli
Açar mı dersin aşkın gülleri
Sürünür dalgayla kıyıya vurur
Gariban bir aşık beni avutur
Oysa ki yüreğim hicran doludur
Lakin hatırı var geçmiş günlerin
Ahh yine eser mi sevdanın yeli
Açar mı dersin aşkın gülleri
Ne çok çile doldu biçare gönlüm
Aşka kürek çekti ömrümce kalbim
Aşk gelene kadar bitecek sevgim
Lakin hatırı var geçmiş günlerin
Ahh yine eser mi sevdanın yeli
Açar mı dersin aşkın gülleri
SEVEBİLİR MİYDİN
ALİ TEMURCAN
Kalbi kırık olanı
Helal ekmek için çalışını
Parfüm yerine
Teni ter kokanı
Hayatın yorgunluğunda
İçten bir sözü
Yürekten güleni
Sevebilirmiydin
Sıkıntı içinde olanı
Pahalı hediyeleri
Vermesede
Nasırlı elleriyle
Gül uzatanı
Her duasında mutlu yuva isteyeni
Edebiyle helali bilip
Son nefesine kadar
Çekilecek aşkın çilesine
Razı olanı
Sevebilirmiydin
Akşamın serinliğinde
Sevdiğinin gözlerine
Bakıp sevdiğini haykıranı
Varlığıyla mutlu olanı
Ayrılık olsada
İyliklerden bahis edeni
Sevebilirmiydin
Doğru sözünde
Yaşantısını saklamayanı
Uğruna gönül zenginliğini
Verecek olanı
Sevebilirmiydin
CANSIN SEN
FATMA SÜMER
Sen Mâvera ülkesinin en görkemli başkenti
Bu aşkın ayağıma doladığı kemendi
Sen yaz yağmurlarında elvâni gökkuşağısın
Kuytumda beni örten bir örümcek ağısın
Sen kara günlerimde bir şûlesin bir umut
Bir gelin edasıyla semâda süzülen bulut
Sen umutsun dağlarda koyakta bir avuç su
Rüzgarlarla süzülen hoş bir kekik kokusu
Candan öte cansın sen bir tanem göz bebeğimsin
Gönül bahçemde uçan nazlı kelebeğimsin
DURUR
HÜSNÜ SÖNMEZER
Bir fırtına her akşam eser durur başımda
Savurur tüm dünyamı hayallerim kaybolur
O an buselik akar çağlayan gözyaşımda
Yüreğimdeki aşkın hep mabet gibi durur
Yıldırımlar çakarak yanardağlar patlasa
Dertlerim katmer olup her yerimi kaplasa
Bir el dert hançerini tam bağrıma saplasa
Yüreğimdeki aşkın hep mabet gibi durur
Bir tufan koparaktan alıp götürse beni
Duygularımı yakıp kör etse gözlerimi
Silmeye kalksa birden gönlümden izlerini
Yüreğimdeki aşkın hep mabet gibi durur
Dereler coşup taşsa suları köpürse de
Seni alıp da bir el uzağa götürse de
Beni dertlere karıp yok edip bitirse de
Yüreğimdeki aşkın hep mabet gibi durur
Bak sevgili kükreyip okyanuslar kudursa
Uzaklar ıslık çalıp gönlüme hesap sorsa
Kederler his dünyama balyozlar gibi vursa
Yüreğimdeki aşkın hep mabet gibi durur
BİR TÜRLÜ
CEVDET ALTAY
Zaman deryasında,çırpındım durdum
Varlığım sahile vurmaz bir türlü
Sabır kazanında efkar yoğurdum
Kör talih halimi görmez bir türlü
Felaket gözünü süzerek bakar
İfritim ateşi esmana çıkar
Bir can bu cefayı ne kadar çeker
Yarınlarım huzur vermez bir türlü
Bende ızdırabın envaı vardır
Hayal iflas etmiş akla zarardır
Her ömrün menzili bir kabristandır
Bu ceset mezara girmez bir türlü
Altay’ım neşeme neşter attılar
Hevesimi param parça ettiler
Bu alın yazgıma kalem kattılar
Fesatlar imana gelmez bir türlü
ERBANE'LERİN TINISINDA
MİNE NALDEMİR
Tanrıların tebessümünde kirpiklerimin ucu arş'a ulanır
Dizelerim şimdi gökkuşağı renklerinde hoş bir cümbüşlük
Gündüzle gece eşitlenmiştir artık
Ruhlara işlenmiş berrak güneşlere düşkünlük
Erbane'lerin tınısında
Yaşasın özgürlük!
Yaşasın özgürlük!.
Hoş geldin NEVRUZ!
Hoş geldin canlanan toprak
Çağıldayan çocukluğum hoş geldin
Hoş(t) gitsin kimliklere bağlanmak istenen prangalar
Erbane'lerin tınısında muştu kokan bir bahar.
Kanat çırpmalı artık
Rüzgarına özgürlük takılan
Körpe çağla dallarına tutunan ak kuşlar!.
Raks eden bakire kulaklarda şımarıyor
İşveli ve kırmızı zakkumlar
Gökyüzü gözlerinizden öpüyor dudaklardaki pembe rujlar
İradeli ve sabırlı,hiç usanmadan
Ahh direnen bulutlar!
Ahh direnen bulutlar!
Doğa uyanıyor,güneş hareli
Serçeler tomurcuğunda bekliyor alev açan gülleri
Özgürlük kokuyor koca çınar dipleri
Bu gün Nevruz
Çalın!
Sazları
Davulları
Zilleri
Erbane'lerin tınısında oyuluyor yılanların gözleri!..