SEVGİ ÇİÇEĞİM
MELEK BAYKARA
Gönlümün ışığı ,gözümün nuru
"Sevgi çiçeğimsin "iğde kokulum,
Bırak sen inadı ,yık bu gururu
"Sevgi çiçeğimsin" bahar kokulum.
Gurbette arama, yakınlardayım
Nedense kalbinden Uzaklardayım,
Hep senin yüzünden, ben farkındayım
Sevgi çiçeğimsin bahar kokulum
Sevdiğin güllerden bir demet yaptım
Gemiler liman da, sonunda Yaktım
Canım çok yandı karşıdan Baktım
Sevgi çiçeğimsin bahar kokulum
Bohçalar dürülmüş uçmuş gidiyor
Ne yapayım senden haber gelmiyor
Öyle özledim ki sensiz olmuyor
Sevgi çiçeğimsin BAHAR kokulum
SEVDA ÇİÇEĞİ
SABAHAT EREN
Senden uzakta bir yar bir yaren,
Gönülden gönüle dökülen,
Sıcacık bir sevgi,
Meltem misali...
Usul usul dokunur kalbe,
Ruhumu okşar sevgisiyle...
Bu bir ilk bir başlangıç...
Dalgalandırır yüreğimde sevgi bayrağını,
Ve bırakır kendini sevginin teline,
Rüzgarda sevda sesi,
Yağmurda ıslanan ruhumun ateşi.
Yağmurlar seni bana sunar.
Islanır durmadan ruhumun sevgi çemberi,
Ve ahenkle açılır sevda çiçeği.
Gönüller birleşir,
Ruhlar ebedi.
Sonsuzla birleşir sevda çiçeği...
ANLARSIN
SİBEL ORCAN
Siyah beyaz günlerde ismimi hece hece
İkiye böldüğün gün gittiğimi anlarsın
Ayrılık döşeğinde döne döne her gece
Kederden öldüğün gün gittiğimi anlarsın
Saçların merhameti sıvazlarken başını
Kavrulur dudakları ter öpünce kaşını
Kirpiklerin ucuna astığın gözyaşını
Koluna sildiğin gün gittiğimi anlarsın
Pîr ehline kendini hatırlatıp andıran
Hakk değil mi Yunus’u aşk gölünde yandıran?
Ağı düşlerden önce gölgeni uyandıran
Uykuya daldığın gün gittiğimi anlarsın
Öksürük nağmesinde göğsü yırtınca yara
Küfrü meze yaparsın hasret denen gâvura
Diz çöküp oturduğun kilime vura vura
Ağlayıp güldüğün gün gittiğimi anlarsın
Bakıp bakıp zamanın gözündeki iğine
Yük eylersin vârını umudun beşiğine
Yenildikçe büyüyen bir cinnet eşiğine
Koşarak geldiğin gün gittiğimi anlarsın
Kaçıp saklanmak için kalbindeki çabadan
Vazgeçersin kendinden, üstündeki abadan
Bozkırın tezenesi Neşet Ertaş babadan
Türküler çaldığın gün gittiğimi anlarsın
Can kırığı batarken gündüzlerin esinde
Hüznün meşki okunur rüzgârların sesinde
Hayaller ülkesinde, anılar gölgesinde
Sararıp solduğun gün gittiğimi anlarsın
Gönlünün üzerine çöktüğünde kara kış
Gözbebeğinde donar resmettiğin her bakış
Düşünce gergefini işlerken nakış nakış
Sen, seni bulduğun gün gittiğimi anlarsın
Yalnızlığın kokusu sardığında etrafı
Tekrar tekrar yaşarsın yüreğinde arafı
Boynunun duvarına astığım fotoğrafı
Eline aldığın gün gittiğimi anlarsın
Kerbela kıskacında kana doyan şer gibi
Mısır’da Züleyha’nın közünde pişer gibi
İbrahim’e kurulan yangına düşer gibi
Ateşte kaldığın gün gittiğimi anlarsın
Aşk tuğunu tutarken zaten korkaktı elin
Cümleleri kurarken yarım ağızdı dilin
Hayatına tenezzül etmeyen Azrail’in
Aklını çeldiğin gün gittiğimi anlarsın
KIRK YIL KIRK SATIR
ÖZAY POLATOĞLU
Nihayet durulur nefsi emmare
Kalp kemale erer kırka varınca
Kâtipler tarihe düşer ibare
Kalfa usta olur kırka varınca
Hira'dan yükseldi kutlu bir sayha
İkra emri ile açıldı sayfa
Mağripten maşrıka doldu rayiha
Yetim Nebi olur kırka varınca
Kûfe'de muştunun adıdır Numan
İlim irfan ahkam fıkıhta yaman
Hammad'ın vadesi olunca tamam
İmam' Azam olur kırka varınca
Sanki Oğuz Kağan devlet başında
Heybetli bir yiğit yirmi yaşında
Sevda toprağında sevda taşında
Mızrapsız saz çalar kırka varınca
Koca Akif bize korkma dediya
Yunus mahlukatı tümden sevdiya
Dünya gelen geçer konan göçerya
Bir de han ararsın kırka varınca
Bakarsın yerle gök arafı insan
Dil aynı dil amma sayısız lisan
Sökülen neşenle dikilir tasan
Hüznün kaftan olur kırka varınca
Karlı ulu Ilgar aşılacaktın
Yâd ilde yarenle buluşacaktın
Yedi diyar nâs'a karışacaktın
Yıl biter yol bitmez kırka varınca
Evlat makbul dua kabul edilmiş
Kimi nurum demiş kimi kor bilmiş
Kader defterini hangimiz silmiş
Yazdığını sevmez kırka varınca
Akıl başa gelir saça ak düşer
Ham olan yanmadan evvelce pişer
Ah o deli taylar nerede koşar
Uslanır da gönül kırka varınca
Söze burada bir durak koyalım
Gelmişi geçmişi bir bir analım
Özay sana bir de sual soralım
Kur'an bize ne der kırka varınca
NEYLEYİM
BÜLENT BAYSAL
Erbane ritminde ruhumuz üryan
Efkarın narında gönlümüz püryan
Bir yanımız sevda, gül kokar bir yan
Bağımda açmayan gülü neyleyim
Ay aydın şafağı neyleyim sensiz
Ruh bedenden ayrık ben bende bensiz
Yaşanır mı söyle sensiz nedensiz
Düşmezse hayalin çölü neyleyim
Zelali düşlerde kıyıya vurdum
Misafir oldumda dünüme sordum
Beyhude tükettim, beyhude yordum
Üstünde gül bitmez dalı neyleyim
Canımsın can parem gözümün nuru
Bir ateş çenberi gönlümün suru
Geceler mülteci yüregim kuru
İçilmez suları gölü neyleyim
Çiledir çekilen mahşeri bilsen
Gelipde bendeki seni bir görsen
Yaralı yüreği bir parça sevsen
Sensiz doğacaksa günü neyleyim