YALAN DÜNYA
FATMA GÜRSOY
Bu dünya yuvarlanmış,
Gediğini duyarsızlıkta,
Boş sözlerde bulmuş.
Gücü eline alan yalakalıkla mahmuzlanmış,
Yalan methiyelerle göğsü kabarmış.
İğnesi masumlara batmış,
Çuvaldızı da umutlarının payına düşmüş.
Mertlik namertlerin diline pelesenk olmuş,
Sızlayan yürekleri yalan teselliler avutmuş.
Kabaran gurur vicdanları kör edip
Tüm doğrulara gözlerini yummuş.
Gökten üç elma düşmüş,
Üçü de ensesi kalınların kafasına üşüşmüş.
OLUNMUYOR
BEKİR YILDIRIM
Namazın yok
Niyazın yok
Her türlü dalaveren çok
Birgün yüreğine saplarsa
Ölüm korkusu denen ok
Elhamdülillah
Müslümanım demekle
Müslüman olunmuyor.
Ramazan ayında oruç tutmazsın
Fitre zekatın vermezsin
Herkesi kendin gibi bilirsin
Namazını kılanı
Oruçunu tutanı sevmezsin
Diniyle dindarıyla alay edersin
Can bedenden çıkanda
Besmele çekmekle
Müslüman olunmuyor
Yanık Bekir derki
Birgün bile olsa
Secdeye varmıșsan
El açıp Allah'a yalvarmıșsan
Mutlaka mükafatın alacaksın
Birgün muhakkak
yüce divan önüne varacaksın
İyisiyle kötüsüyle hesaba duracaksın
Unutmaki bu dünyada
Ne ekersen onu biçersin
Sadece iyilik etmekle
Müslüman olunmuyor
ORUCUN RUHU
SEYİT AHMET UZUN
Oruç, manevi bir iklim olan Ramazan ayının ruhları okşayan tatlı bir rüzgarıdır.
Ramazan ayı ise Kur'an baharıdır.
Ramazan baharında ruhlar Kuran ile mesrur ve mesut bir şekilde Allah'ın rızasına erme şevkiyle kanatlarını çırpan kuşlar misali hidayet ufkuna doğru yol alırlar.
Hidayet ufku... Bir Zümrüd-ü Anka kuşu misali Kaf dağının ardındaki saklı cenneti keşfetme heyecanıdır oruç.
Saklı cennet insanların kalbindedir.
Kalbini, Rabninin misafir olacağı bir ev gibi tertemiz yaparak hazır kılmaktır.
Bu maksatla ufkuna kanat çırptığımız manevi iklim Ramazan'da mesele aç ve susuz kalmaktan çok öte anlam ifade etmektedır.
Öyle demiyor mu manevi iklime nefesini veren Resulü Zişan Hz Muhammed (as); "Nice kişilerin oruçtan eline geçen sadece aç ve susuz kalmaktan başka bir şey değildir."
Öyleyse otuc6ac ve susuz kalmaktan çok öte bir şeydir.
Nedir mesela?
Oruç duyguları kontrol etmektir. Oruç uzuvları kontrol etmektir. Oruç nefsi kontrol etmektir. Oruç şeytanı kontrol etmektir.
Yani kısaca Ramazan, manevi bir iklim olmanın sonucu olarak insanı Allah'ın razı olacağı bir disiplin altına alma ayıdır.
Manevi disiplin ayı...
Ağzına bir lokma koymayan insanın, kalbine şeytanın her türlü azığını koyarak onu yedirip içermesine izin vermesi orucu sadece aç ve susuz kalmaktan ibaret görmesinden başka nedir ki?
Gün boyu susuz kalırken nefsin çeşmesinden akan dedikodu ve gıybetle bütün zerrelerini doyuran bir insanın orucu aç ve susuz kalmaktan başka nedir ki?
Şeytanların zincire vurulduğu bir iklimde nefsini azgınlaştırarak sevdiklerinin kalbini kıracak derecede şeytanlarını güçlü kılanların orucu aç ve susuz kalmaktan baska nedir ki?
Orucun ruhuna doğru kanat çırpacak bir ruhun sahibi olmak istiyorsak her şeyden önce şeytanımız ve nefesimizle bir hesaplaşma cesareti göstermemiz gerekmektedir.
Nefsiyle yüzleşemeyenin, şeytanıyla hesaplaşamayanın orucun ruhuna ermesi mümkün müdür?
Şeytanların zincire vurulması bir Ramazan meteforudur.
"Ramazan ayı geldiğinde cennet kapıları açılır cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar zincire vurulur." (Buhari/Savm)
Peki kimlerin şeytanları zincire vurulur? Bu çok önemlidir değil mi? Çünkü biz Ramazan ayında o kadar çok şeytanların ve şeytanlaşmış insanların cirit attığını görüyoruz ki şaşkınlıktan ne diyeceğimizi bilmiyoruz.
Hem oruçlu hem oruçsuz bir çok insanın şeytanlarıyla kol kola, gönül gönüle dolaştığını görünce şeytanların zincire vurulmasını anlamaya çalışıyoruz.
Kur'an baharını yüreğinin cenneti kılanların şeytanları zincire vurulmuştur dersek sanıyorum konuya farklı bir ufuk açmış oluruz diye düşünüyorum.
Kur'an, Ramazan ayını manevi iklime çeviren en önemli unsurdur. Bu ayda Kur'an'ın inmesi, onu meleklerin nefeslerini ensemizde hissedecegimizbir aya çevirmiştir.
Ama meleklerin nefeslerini hissedemeyecek kadar duyarsızlaşmış bir kalbin sahibi ne anlar şeytanların zincire vurulmasından!
"Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz." Bakara/183
Takva kavramı korunmak diye çevrilmiş. Bunun diğer anlamları, sakınmak, sorumluluğunun farkına varmak, Allah sevgisini kaybetmekten korkmak... Kısaca kişiyi Allah karşısında sevimsiz kılacak her türlü eylemden nefsi korumak şeklinde değerlendirebiliriz.
Korunmak...
Neyden ve kimlerden?
Kul hakkı yemekten,
Kalp kırmaktan
Öfkelenmekten, öfkeyle hareket etmekten
Sevgisizlikten
Şiddetten
Şeytandan
Nefsin azgınlığından
Kötülükten
İnsanları küçük görmekten, kibirden
Haset ve kıskançlıktan
Kin ve nefretten
Evet bunlardan kaçınarak kalbini cennetleştirnek için mücadele etmeye azimli olanlar kendi iradeleriyle şeytanları zincire vurmuş olur.
Allah kimsenin şeytanını zincire vurmaz!
İnsan kendi şeytanını zincire vurmak için söz verir gayret ederse Allah, ona yardımcı olur.
"Oruç bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, ahlaksızca konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkarsa, iki defa, "Ben orucluyum!" desin." (Buhari/Savm)
Şimdi oruçlu kişi oruçlu olup olmadığına bakmaksızın kendisine söz söyleyen insanlara orucunu bahane ederek bağırıp, öfkelenip, hakaretler ederse, Allah, bu kişinin şeytanını zincirler mi?
Yaşayan Kur'an Hz Muhammed (as), inanan insanı öfke, kin ve nefretten "Oruçluyum!" diye engellemeye çalışırken sözde inançlı insan orucunu bahane ederek öfkeleniyor. Oruç öfkelenmesinin bahanesi! Olacak şey mi?
Oruç duyguları disipline eden/etmesi gereken harika bir rehabilite vesilesiyken, biz onu öfkemizin vesilesi yapabiliyoruz.
Bu orucun ruhuna aykırı bir davranıştır.
Orucun bize manevi iklimin ruhundan bir nefes olmasını istiyorsak, her şeyden önce kendimizle yüzleşme cesareti gösterip, bizi insanlar nezdinde kötü, Allah katında değersiz yapacak her türlü kötü duygu, düşünce ve eylemden kaçınmanız gerekir.Şeytanın adımlarını takipten uzaklaşırsak , nefsi emmarenin arzularından kaçınırsak, kul hakkı olacak şeylerle aramızamesafe koyabilirsek, namazlarımızın da, oruçlarımızın da ruhuna yolculuk yapmış oluruz.
SABRET GÖNLÜM
MECİT AKTÜRK
Sabret gönlüm zârı bırak; hüznü gözden silmek gerek
Gayret bekler kulundan Hakk; direnmeyi bilmek gerek
"Dost" bildiğin üzsün varsın; duan, virdin yara sarsın
Niçin böyle çeşm-i zârsın; umut ile dolmak gerek.
Akan "ömrün" avucundan, düşene bak dil ucundan
Bin bilinmez yön içinden, doğru yolu bulmak gerek.
Edeb ile vursun örsün, öfkeni yen dinsin hırsın
Gönül yapmak senin dersin; yolda karar kılmak gerek.
Özün naza meyyal madem, hodbin ile olma hemdem
Tevekkül et, söz dinle hem; bir ayarda kalmak gerek.
"Vuslat" ise şayet murat, kalp kırmamak! Budur sanat!
Aman vermez derde inat, gülümsemek, gülmek gerek.
Hakk’ı söyle hep ayandan, korkma seni kınayandan
Kork, Allah’tan korkmayandan; Hakk üzere ölmek gerek.
Düşsen dahi sıkça dara, her işte bir hikmet ara
Şerri hayra yora yora, tefekküre dalmak gerek.
Yük oldukça kalbe çile, "Lâ havle" çek, sabır dile
Hâlden bilen bir dost ile; paylaşarak, bölmek gerek.
Göz odur ki, Hakk’ı göre, ibretle bak bakarköre
Ruh bekler ki, akıl ere; secdelere, gelmek gerek.
Nefsi ezmek ise maksat, say ki sende hep kabahat
Her bir kabir -gör- nasihat; ölümden ders, almak gerek.
Allah(c.c) deyu tekrar ile, "bir"liğini ikrar ile
Boyun büküp ısrar ile, sır kapısın’ çalmak gerek.
Farz et ömür gelmiş... geçmiş, ecel tene kefen biçmiş
Farkedince, her şey "hiç"miş; ürpererek solmak gerek.
Bil ki şeytan sana düşman, uyup ona olma pişman
Hakk’a kulluk en büyük şân; gerçek mü’min, olmak gerek.
UMUDA TAŞIMAK/LAURENTİA
ÖZAY SAĞLAM
Çiçek suyu
Bir çağlayan dehşetiyle
Yalıyarlardan dökülen/umudun rengiyle bekler Laurentia
Bir kelebek/ömrü az olur
Çiçeği bir gelincik kızıl/papatyaları sarı
Gecesefasını beyaz/yaseminleri sarışın/kokusu cabası/umuduyla gezer/o sensin
Ah Laurentia ah/liebe Laurentia/mein
Bir karınca bir saman çöpünü
Hiç yaz gelmeyecekmiş gibi/bütün bir kışın yükünü taşıma umuduyla sever
Yağmur
Denize/dalgaya yoldaş/damlayı okyanusa taşımak/umuduyla yağar
Yağmur kuşları
Yağmur yağdıkça/coşar
Pike vurur/havalanır/yağmura duacı
Yağmanın umuduyla uçar/ah Laurentia/Laurentia mein
Bir kumru
Birlikte gezmeyi/birlikte uçmayı ikiz iki ruh umuduyla görür
Kimi mal için mülk için/kimi şan için şöhret için
Şerefsizliğin şerefine/inlerken
Kimi güzel şarkılar/yüksek hayatlar
Gazel türkü
Adam olma niyeti
Güzelliği
Zorluğun
Vurulmanın
Kırılmanın
En zalim duyulmayan bir sesin/bir çığlığın umuduyla yaşar/Laurentia
Şerefine şerefin
Ah Laurentia ah
Sarhoş şarabın kızıllığının umudunda
Sabah şafağın
Akşam mehtabın
Gece çıkmaz bir sokağın/umutsuzluğun umudunda
Hasrettir umuda bağlayan yolu/yaşamı Laurentia
Kimisi
“Bu kadar sevilmeyi
Bu kadar beklenilmeyi hak ettim mi” hükmünün umuduyla yanarken/o sensin
Ne sesin gelir uzaktan/kör bir kuyu
Ne yoluma çıkarsın/kesişmeyen bir yol gibi
Gurbete eşit
Hasrete denksin
Anlamasan da/aramasan da
Gelmesen de
Umuda taşımaktır/seni beklemek/Laurentia
Umuda bağlanmaktır/yaşamı sana bağlamak/ Laurentia / liebe mein.