GÜLMEDİM O YÜZÜNÜ GÜLDÜREYİM
ARİF KUŞ
Bir ömür harcadım Gülmedi yüzüm,
Felek öyle vurdu çöktü dizlerim,
Ağladım sızladım kör oldu gözüm,
Gülmedi yüzüm gülsün o yüzün.
İçim kan ağladı duyan olmadı,
Canımdan can gitti gören olmadı,
Gelen vurdu, giden vurdu, beden yoruldu,
Gülmedi yüzüm gülsün o yüzün.
Yedi evladım var onlar benim canlarım,
Baktıkça şükür dedim yalvardım Allah'ıma,
Bizler senin kulunuz affeyle sen bizleri.
Nefis zalim bir şeytan koru bizi nefisten
Gülsün yüzümüz daim gülsün de güldürelim.
Beden Allahtan emanet ben bir emanetçiyim,
Balon gibi şişer nefis kalbim dinlemeyeli,
Rabbim verdiği güzel Şükürle sabr edelım,
Bu dediğim isyan değil Allaha yalvarışım,
Gülsün yüzümüz daim gülsün de güldürelim.
VUR BOYNUMU
FATMA ÖZGER BİLGİÇ
Yokluğun cehennem varlığın varlık
Sevda külüngüyle vur boynumu yâr
Nefesim daralır, gönlümde darlık
Sevda külüngüyle vur boynumu yâr!
Beni önce sevdin sonra bıraktın
Talihsiz gönlüme gizlice aktın
Döşümde hasretin, inan ki yaktın
Sevda külüngüyle vur boynumu yâr
Aşk güzeldir yaşa uzağa kaçma
Dağ gibi derdime yeniyi açma
Sevdama sahip çık korkaklık saçma
Sevda külüngüyle vur boynumu yâr
Gönül dilim yanık merhamet bekler
Yüreğim ağzımda şu kalbim tekler
Siyah saçlarıma doluyor aklar
Sevda külüngüyle vur boynumu yâr
Hayalim, düşüncem hep senin ile
Çektirirsin derdi sen bile bile
Razıyım seninle dikene, güle
Sevda külüngüyle vur boynumu yâr
Özger’im bana dön artık karar ver
Sensizlik zindandır gönül her gün der
Özlemin yakıyor yüreğimde har
Sevda külüngüyle vur boynumu yâr
HAYAT DEDİĞİN BİR NEHİR
BEKİR YILDIRIM
Hayat dediğin bir nehir
Akar gider yerinde durmaz
Her yağmur sonrası dahada çağlar
Bazen bendini dağlar
Hayat törpülenir azar azar
Acı ve mutluluklarla dolu
Her bahar
Yeni bir hikaye yazar
Bir nehir olup aksada hayat
Ne başa yağan kar tanelerinde
Nede yüz çizgilerini dolduran
Yağmur damlacıklarında kabahat
Çünkü böyle emrediyor tabiat.
İnsanoğlu doğar büyür ve yaşar
Göz görür kulak duyar dil söylenir
Gün gelir bir ağaç misali beden eğilir
Pus düşer göz görmez
Kulak sağır olur duymaz
Dil lal olur eskisi gibi söylenmez
Ama yinede nehir
Hedefine doğru akar gider.
KAF DAĞINDA OKUL VAR
İZZET IRMAK
Hey çocuklar yamacıma toplanın
Mor heybemde sarı pembe hayal var
Eğlenceyi derdest ettim inanın
Müjde size kaf dağında okul var
Bu okulda dersler yirmi dakika
Kırkı ise hem gerçektir hem şaka
Dersliklerde bir florya üç saka
Acıkınca ayran yoğurt keşkül var
Her sınıfın bir keçisi üç kuşu
Bir parça da toprak ile sür işi
Düşünsene sana kurdum bu düşü
Etrafında günebakan sümbül var
Öğretmenin senin hayat rehberin
Her öğüdü kulağında güherin
Biçilemez paha ile değerin
Seni seven nice büyük gönül var.
Hem eğlenip hem öğrenmek ne güzel
Meyve veren tatlı emek ne güzel
Dut dalında bir salıncak ne güzel
Aslanları binek yapan masal var
İnsanları kardeş bilip sev her dem
Budur varsa hakikatli bir erdem
Merhametin büyüklerden çok madem
Senin için dünya kuran bir el var
İzzet söyler tüm sözleri apaçık
Kendi kocar içindeki hep çocuk
Hava sıcak nerden çıktı bu gocuk
Gündüz vakti gökyüzünde hilal var
BEN YARE GİTMEK İSTERİM
SULTAN NURTEN ERGİN
Karlı dağlar geçit vermez
Ben yare gitmek isterim
Yarsız dünyayı neylerim
Ben yare gitmek isterim
Hasta mıdır diri midir
Yaşıyor mu ölümüdür
Evimizin gülü odur
Ben yari görmek isterim
İçimden sevgisi gitmez
Gözlerimde yaşlar bitmez
Sevmek bile bize yetmez
Ben yare gitmek isterim
Yarsız ben nasıl gülerim
Yar olmasa ben neylerim
Gizli gizli çok ağlarım
Can yare gitmek isterim.
FATMA HÜSEYİN ATIŞMA
FATİME ELİHÜSEYN YILDIZ
Bir menzile yol aldım "Sevda" denen makamda,
Zirveye koşuyorum, yüzüne baktığımda.
Mutluluk mekan kurdu İliklenmez yakamda,
Coştukça coşuyorum yüzüne bakdığımda!
Hüseyin Yıldız
Semalardan asılan, bulut gimi dolmuşdum ...
Rüzgarlardan yıpranan çiçek gibi solmuşdum...
Kararmış bir talihin,yıldızını bulmuşdum,
İlk kez elini tutup, gözüne bakdığımda...
Fatime EliHüseyn Yıldız
Gönül taşkın sel oldu , kaynadı coştu birden,
Uslanmaz çocuk gibi aklımı aldı serden,
Bir kuzey güneşiyle aylardan, mevsimlerden,
Baharı yaşıyorum yüzüne baktığımda!
Hüseyin Yıldız
Avcunun nevazişi, dolaşırken saçımda ,
Yokdu senden önceler,bir huzur bu biçimde...
Çocuksu bir mutluluk kıpırdıyor içimde,
Başımı koyacağım dizine bakdığımda...
Fatime Elihüseyn Yıldız
Ömür denilen mevsim evrilmişken hazana Hamd olsun bu kaderi, bu düzlemde yazana,
Gayrı sığamaz oldum gönül denen kazana,
Taştıkça taşıyorum yüzüne baktığımda...
Hüseyin Yıldız
Hayatın şerbetini tatdırdın bir yuduma ,
Name-name şifaydın , yaralı umuduma...
Hazin bir şarkı gibi, yayıldın vücuduma,
Ruhum hayata döndü, sözüne bakdığımda...
ZAMAN;
CEM UNVERN
Kiminin merhemdir yarasına,
acı bir bekleyiştir kimisine..
Hele de sayılıysa;
Geçmez..
Zamanedir insan.
Şeklini alır girdiği bardağın.
Kıvrakdır da biraz;
Bir hardal menfaate kırar boynunu,
taş çıkartır rakkaseye.
Yiğitlik gömleğini çıkarttıysan üstünden,
saklanma bir ağacın ardına,
kapatmaz,
setr etmez..
Neyse,
bırakalım bunları da,
konuşalım ordan burdan.
Konuşalım çivisinin çıkmışlığını
dünyanın.
İyi bir insan olmanın
beş para etmeyişini,
sudan ucuzluğunu meselâ.
Sabahın ayazında,
çift sıra, uzun uzadıya
ucuz ekmek kuyruğunda bekleyenlerin
üşüyen avuçlarını ovuşturarak ısınmasını mı?
İşsiz kaldığından bir baba
ve eve aş götüremediginden mütevellit,
evlerin penceresine
tavuklara yada sokak kedilerine
verilsin diye asılan kuru ekmeği;
"Evdeki tavuklarıma yem olarak verecem "
deyip
Onu da akşam yemeği niyetine.........
Neyse.....!!!!!!
Konuşalım sebepsiz yere dökülmeyişini
gözlerdeki mercanın.
Yada;
Diyelim mi?
"Bize mi kalmış
dünyanın çivisi?...
Konuşalım güzel şeylerden,
mesela;
Gözlerinden...
Çok teşekkür ederim Yayınlayıp paylaşan güzel yüreğinize dost kalemleri tebrik ederim okurumuz bol olsun inşallah sevgi selamlarımla
Çok teşekkür ederim Yayınlayıp paylaşan güzel yüreğinize dost kalemleri tebrik ederim okurumuz bol olsun inşallah sevgi selamlarımla