Mektebin Bacaları

Merhum Erdal Aytok, merhum Namık Ağar ve annesi merhume Emine Teyze anısına.

Merhum Erdal Aytok, merhum Namık Ağar ve annesi merhume Emine Teyze anısına.

 

Mercimek Mahallesinden yola çıktık kar kış soğuk derken önceki yazımda anlatmıştım, nihayet okulumuzdayız. Büyüklerin dediği gibi "Külfet olmadan nimet olmaz." Ben bir günü anlatmaya çalıştım ama bu yolculuk üç yıl sürdü,  zor gibi gözükse de çok güzeldi, hepsi bir film gibi gözlerimizin önünden akıp geçti. Zaten bu hayatta yaşadıklarımız bir film değil mi? Verilen rolleri yapmaya çalışmıyor muyuz? Sayılı nefeslerimizi ömür sermayesinden yemiyor muyuz? O güzel günler şimdi siyah beyaz fotoğraflarda kalan hatıralar değil mi? Yukarıda isimlerini zikrettiğim mahallelilerim de usulca aramızdan süzülüp ebedi aleme gitmediler mi? Evet, her fani gibi geldiler, yaşadılar ve asıl memleketlerine gittiler, makamları Cenneti Firdevs olsun... Onlar için artık dudaklarda dualar, fotoğraflarda hatıralar ve gönüllerde ise buruk sevgiler var. Ne mutlu güzel görenlere, güzel düşünenlere ve hayatını imanla, sevgiyle, sevdayla yoğuranlara...

 

O zamanlar fotoğraflar, filmler siyah beyaz olabilir, fakat yaşadıklarımız içten, samimi ve hayatlarımız son derece renkliydi!..

 

Önceki yazımızda ben Lise'nin bahçesinde sizleri bekliyor olacağım demiştim. Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bursa'dan Can dost Saraçoğlu; Seninle yürüdüm, seninle dondum, tez içeri gir donduk.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme