Milletvekili Gülaçar'dan deprem değerlendirmesi

AK Parti MKYK Üyesi ve Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar, deprem konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan meclis araştırma önergesi görüşmeleri sırasında AK Parti grubu adına hitaben bir değerlendirmede bulundu.

Konuşmasına İzmir depremine değinerek başlayan Milletvekili Gülaçar, “İzmir depreminde hayatını kaybeden vatandaşlara bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına sabır diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. Depremin ardından geçen 91 saatten sonra Ayda bebeğe kavuşmak, henüz üzüntüsünü atlatamadığımız bu felaketin ardından büyük bir müjde oldu. 4 günün ardından onu bize bağışlayan Allah’a hamd olsun. Gece gündüz demeden çalışan kurtarma ekiplerimize binlerce teşekkür olsun. Rabbim bir daha benzer felaketler yaşatmasın” dedi.

“Her anlamda yeniden yapılanma”
Türkiye’nin aktif ve tehlikeli fay hatlarının üzerinde yer aldığından depremlerin sıklıkla yaşandığı bir ülke olduğunu belirten Milletvekili Gülaçar, “Dolayısıyla deprem hadisesi vuku bulduğu zaman değil her zaman gündemimizde yer alması gereken bir hadisedir. 1999 Marmara ve Düzce depremi, 2011 Van depremini bizatihi yaşamış biri olarak depremin sadece binalarda değil insanın haleti ruhuyesinde nasıl yıkıcı hasarlar bıraktığını müşahede etmiş biriyim. Bu yıl yaşadığımız Van/Başkale, Elazığ, Malatya ve İzmir depremleri maddi zararlarının ötesinde birçok acıyı, hüznü bize miras bıraktı. Ancak doğa felaketleri insanoğluna sadece acıyı tecrübe ettirmez, aynı zamanda tedbiri ve her anlamda yeniden yapılanmayı da öğütler” ifadelerini kullandı.

“Gurur yaşatan eylemlerimiz artmalı”
Türkiye olarak deprem gibi felaketlerin ardından bize gurur yaşatan eylemlerimizin arasında arama kurtarma faaliyetleri ve benzersiz bir dayanışma ile yardım kampanyalarının olduğunu dile getiren Milletvekili Gülaçar, “Hem de bu görevlerimizi sadece kendi ülkemizde değil dünyanın neresinde olursa olsun gönülden ifa ettiğimize bütün dünya da şahit. Ancak bunlar kadar önemli bir husus da depremden önceki sorumluluklarımız ve görevlerimizdir. Son yıllarda yaşadığımız depremlerin birçoğu gösterdi ki depremin kendi yıkıcı etkisinden ziyade insanoğlunun kendi eliyle yaptığı ihmallerin, hataların ve açgözlülüğün eseri olarak ciddi kayıplar yaşıyoruz” diye konuştu.

“Sorumluluk alanı üçe bölünüyor”
Deprem öncesi ve sonrasında sorumluluk alanlarının üçe bölündüğünü belirten Milletvekili Gülaçar, şöyle devam etti:
“Burada sorumluluk alanı üçe bölünüyor. Birincisi devletimize. Devletimiz tüm kurumlarıyla deprem öncesi ve sonrası tüm sorumluluklarını yerine getiren bir bilinçte olmalı. Acılar kıyas kabul etmez ancak depremlerde devlet sorumluluğunun ne kadar fark ettiğini 99 depremi ve sonraki depremlerde görebiliriz. Aynı ülke, aynı devletin sorumluluk bilincinin yıllar içinde ne kadar fark gösterdiğini bizler bizatihi müşahede ettik. Her alanda devrimler yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaşadığımız felaketlerde nasıl bir sorumluluk bilinciyle hareket ettiğine hiçbir zaman taş üstüne taş koymamış şahıslar bile şahittir ve hakkını teslim etmiştir. Bundan böyle de tüm kamu kuruluşlarımız deprem öncesi ve sonrası üzerine düşen sorumlulukları ifa edecektir. Depreme dayanıklı yapılaşmaya adım adım geçilirken, dayanaksız yapıların ivedilikle tahliye edilip yeni bir yapılaşma yoluna gidilmesi birçok ilimiz için aciliyet arz etmektedir. Bu hususta yetkili bakanlıklarımız görevlerini ifa etmektedir etmelidir.”
“AFAD’ın 2023 yılına kadar hazırlamış olduğu Ulusal Deprem Araştırma Programı Hedefleri ve Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı önemli çalışmalardandır” diyen Gülaçar, “Deprem kayıplarının en aza indirgenmesini hedefleyen stratejik yaklaşımlar ve eylem dizileri içeren bir belge olması açısından ülkemizde örnek bir çalışmadır. İkinci sorumluluk alanı sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Deprem öncesi depreme karşı farkındalığın oluşması, çürük binalarda yerleşke olmaması, kamu kurumlarını denetleme ve gündem oluşturma açısından teşvik etme gibi sorumlulukları olmalı. Deprem sonrasında ise başta arama kurtarma faaliyetleri olmak üzere devletin yükünü hafifletecek her türlü yardım, dayanışma ve psikolojik destek konularında uzmanlaşmaları ülkemize önemli bir katkı sunacaktır. Bu konuda da hamd olsun dünya çapında parmakla gösterilecek sivil toplum kuruluşlarımız olsa da bunların sayısını artırmak birinci vazifemizdir. Üçüncü sorumluluk da elbette ki vatandaşlarımıza düşmektedir. Deprem öncesinde her türlü depreme ve benzeri felaketlere karşı eğitim almalı, farkındalığı olmalı ve en önemlisi yapılaşmada deprem hassasiyeti, tüm illerimizde vatandaşlarımızın da ısrarlı ve bilinçli talebiyle oluşturulmalıdır” şeklinde konuştu.

Sorumluluk bilinciyle hareket edenlere teşekkür
Sorumluluk bilinciyle hareket edenlere teşekkür eden Milletvekili Gülaçar, “İzmir depremiyle birlikte depremlerde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum. İnşallah en kısa zamanda yaralarımızı saracağız. Deprem hadisesinin hemen ardından yüksek sorumluluk bilinciyle hareket eden başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, depremin hemen ardından İzmir’e intikal eden bakanlarımıza, arama kurtarma ekiplerimizin tamamına, sivil toplum örgütlerimize ve sorumluluk bilinciyle hareket eden Van’dan İzmir’e Hatay’dan Sinop’a kadar tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Rabbim bir daha böylesi felaketler göstermesin” ifadelerini kullandı.
Deprem konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan; 10/3200-3361-3362-3364-3365 esas numaralı meclis araştırması önergelerinin görüşmeleri yapılarak, 22 üyeden oluşacak 3 ay süreli bir meclis araştırması komisyonu kurulması kabul edildi.

Bakmadan Geçme