Milletvekilleri neden gitmedi gelmedi?
Aşırı sıcaklar yaşayan memleketimizde insanlarımız seçim havasına çoktan girmiş. Her yerde seçim muhabbeti var. Ramazan ayının sıcak yaz gecelerinde taze 'tavşankanı' çaylar " çay ne say ne" denilerek içiliyor. Bedenin hararetini söndürene dek çay dostluğuna devam ediliyor. Çoluk çocuk aileler evlerinden dışarı çıkarak açık havada rahatlamaya çalışırken, sokaklar şenlik havasında cıvıl cıvıl.
Bizde iftar sonrası kendimizi dostlarımızın müdavimi olduğu kahvehaneye attık. Selam sonrası altımıza bir kürsü çekerek halkaya dahil olduk. Hoş geldin faslı sonrası önceden başlamış olan muhabbete katıldık. Dinleyince gördük ki, " Logar kapağı" ihmali nedeniyle meydana gelen acı ve can sıkıcı kaza kahvedeki, sokaktaki insanımızın hafızasında, gündeminde tazeliğini koruyarak tartışılmaya devam ediliyor. İnsanlar ihmali, duyarsızlığı, sorumsuzluğu unutmuyor. Sadece bu konu konuşulmuyor tabi ki. Vatandaşın gündeminde başka konularda var.
1. Çözüm-barış-normalleşme süreci.
2. Endişe veren ekonomik durgunluk.
3. İmar planı
4. TOKİ konutlarında yaşanan su, aydınlatma, yol sorunları.
5. Yerel seçimler
Kahvehaneler "Halk Paneli" gibi. Herkes düşüncesini medenice açıklıyor. Yargısı kesinleşenler kesip atıyor. Söz üstüne söz söyleniyor. Sertleşen hava tazelenen çay servisi ile yumuşuyor.
2014 yerel idareler seçimleri üzerine tahminler yürütülerek yorumlar yapılıyor. Gündeme gelen isimler konuşuluyor. Olmazsa olmazlar sıralanıyor. Sohbette bulunanlardan biri, " Vanlı olmasa kesinlikle oy kullanmam, sandığa gitmem" diyor. Diğeri, " Ben Van'ı çarpık ve köy görünümünden kurtaracak, bilgi birikim sahibi olan adaya oy veririm. Kim olursa olsun. Önceliğim Van'ın çaresizlikten düzensizlikten kurtulmasıdır" diyor. Sırtını duvara dayayan bir de, " Önemli olan adaydır. Önemli olan adayın kuracağı yetkin kadrodur, hazırlayacağı projelerdir. İş bilmezler belediyelerde korunduğu, kollandığı sürece kim kazanırsa kazansın Van kaybetmeye devam eder " diyor.
Kırtlama şekeri ile çayını yudumlayarak hararetli konuşulanları ilgiyle dinleyen, güngörmüş, Van'ı iyi bilen dostumuz ortama sessizlik hakim olunca konuşuyor. " İstanbul'da Van Vakfı kurucusu, Vanlı öğrencilere burs, eğitim öğretim imkanı sağlayan, destek veren emekli Vali, devlet adamı hemşehrimiz Celalettin Tüfekçi'nin İstanbul'da kılınan cenaze namazına, taziyesine, Van'ın girişimci genç işadamı Yavuz Altaylı'nın cenazesine ve taziyesine milletvekileri neden katılmadılar? Son yolculuklarında bu değerlere ayıracak zamanları yok muydu? Van toplumu olanları hafızasına not ediyor. Meclis çalışmaları asla mazeret olamaz. Seversiniz sevmezsiniz o ayrı bir konu toplumun değer verdiğine sizde değer vereceksiniz. Vermiyorsanız, önemsemiyorsanız…." dedi. Sormak lazım. Milletvekilleri İstanbul'a neden gitmedi, Van'a neden gelmedi?
Ortaya sorulan bu soruya, yoruma sinirlenen biri şöyle diyor: "Meclis çalışması asla mazeret değil. Adı Van Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak geçen BDP Muş Milletvekili Demir Çelik Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ile birlikte Yavuz Altaylı'nın taziyesine gidiyor, başsağlığı diliyor. Ama siz yok-su-nuz. Siyaset değer vermektir, uzağı yakın görmektir. Siyaset bu dur. "
Dedik ya kahvehaneler panel gibi.
Sohbete katılan esnaf dostumuz bir anketten söz ediyor. " Geçenlerde dükkanın telefonu çaldı. Ahizeyi kaldırdım. Siyasi anket şirketi arıyormuş. Bana üç isim saydılar. Bunlardan hangisini Van Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görmek istersiniz dediler. Bende bu üç isime göre fikrimi söyledim." Böyle bir siyasi anket olamaz. Anketin metodu, yöntemi ve amacı vardır. Anketin hileli yönlendirme olduğu belli.
Bu tür anket firmaları seçim yaklaştıkça çoğalacak. Adamına, adayına, parasına, mantığına göre anket yapanlar ve sonuç çıkaranlar olacak. Naylon anketlerden medet uman, anket sonucunu nasıl değerlendireceğini, yorumlayacağını bilemeyen bazı aday adayları ise gönüllerini hoş ederken anketin işe yaramadığını sonradan anlayacak. O zaman da iş işten geçecek.
Geçmişte anketlerin, halkın taleplerinin bir değer ifade etmediğine, sadece kağıt üzerinde kaldığına şahit olmadık mı? O zaman anket olsa ne olur olmasa ne olur? Siyasi partilerin, bazı aday adaylarının ciddi şirketlere yüklü paralarla yaptırdıkları farklı anketler ise bellidir.
Uzmanlar siyasi toplum ile ilgili bilimsel, sağlıklı ve en önemlisi güvenilir bilgi üretmek üzere yapılan anketi şöyle tarif ediyor:
" Siyasi anketler genellikle ülkede faaliyet gösteren siyasi partilerin ülkesel formlarının seviyesini ölçümlemek maksatlı yapılan anketlerin başını çektiği bir yöntem olarak söylenebilir. Siyasi anketler ülkenin ve dünyada değişen konjonktürlere göre araştırma şirketlerince tanzim edilenleri vardır. İkisinin de siyasi mantığı aynıdır ve genel olarak belirli hedefler konularak yapılırlar. Siyasi anketlerin sorusal yapısı farklılık gösterirken sonuçların analizleri de farklılık gösterir. Siyasi anketler siyasi partiler tarafından alacakları seçim sonuçları için düzenlenirken bazen de araştırma şirketlerince yapılarak kamuoyuna bilgi aktarmak amaçlı olarak yapılırlar. Genel yapılanmaları oyunuzu kime vereceksiniz şeklinde yapılırken bazen en çok güvenilen lider ya da politikacı gibi tek soru üzerine yapılabileceği gibi bazen de ülkede meydana gelen değişik politik beklentiler yada ekonomik faaliyetlerde halkın durumunu ölçmek ve değerlendirmek amaçlı yapılırlar. En temel özellikleri ise ülkenin tamamında uygulayabilir denek seçimleri ile yapılarak hem bölgesel sonuçlara göre değerlendirme imkanı vermeleri hem de ülkenin geneli konusunda sonuçlar vermesi mantığı üzerine yapılanan sorulardan oluşmasıdır. Burada ürün seçimi yada yapılacak saha konuşlandırmaları anketin düzenleyicileri açısından farklılık gösterse de temel sonuç alma yorumları kendine has algılama metodları ile yorumlanırlar."
Anket tarifine uyanlar yan tarafa geçsin.