Milli Güvenlik Kurulu sonrası kritik açıklamalar
Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında yapılan açıklamada, Türk gemisinin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde müdahale edilmesi dikkat çekilerek, mezkur uygulamaya karşı gerekli her alanda adımların atılacağı belirtildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan ve 4,5 saat süren toplantı sonrasında yapılan 8 maddelik yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere, millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikelere karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla icra edilen operasyonlar ve sürdürülen mücadele hakkında kurula bilgi sunulmuştur.
Suriye'deki terör örgütlerinin uluslararası ortamdaki değişimlerden yararlanma çabaları ele alınmış; güney sınırımızda bir terör koridoruna kesinlikle müsaade edilmeyeceği bir kez daha teyit edilmiştir.
Kardeş Azerbaycan'ın çeyrek asrı aşkın bir süredir işgal altında bulunan vatan topraklarını geri almasından duyulan memnuniyet ifade edilmiş, yaşanan gelişmeler neticesinde ortaya çıkan jeopolitik durum tüm boyutlarıyla ele alınmıştır.
Bu kapsamda; imzalanan ateşkes antlaşmasının hayata geçirilmesi ile Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün sağlanmasının ve Güney Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrar ortamının tesisine ülkemizin yapacağı katkıların önemi vurgulanmıştır.
Kıbrıs'taki Türk mevcudiyetini yok sayarak Ada'da iki toplum ve iki devletin varlığını kabul etmemekte ısrar edilmesinin ve tarafların çözümsüzlüğün temelini teşkil eden bu dayatmalarının hiçbir zaman kabul görmeyeceği ve Kıbrıs Türk halkının meşru haklarının savunulmasına devam edileceğinin altı çizilmiştir.
Doğu Akdeniz deki meselelerin uluslararası hukuk çerçevesinde ve hakkaniyete dayalı olarak çözülmesine yönelik irademizden taviz verilmeyeceğine işaret edilerek yaşanan gerilimlerin sebebinin diyalogdan ve iş birliğinden kaçan taraflar olduğu dile getirilmiştir.
Libya'da istikrarın sağlanması amacıyla yürütülen faaliyetler ele alınmış, bu minvalde sarf edilen gayretlerin sürdürülerek Libya halkının ve meşru temsilcilerinin yanında yer alınmaya devam edileceği belirtilmiştir.
Amacı ve meşruiyeti tartışmalı olan ve zaman içerisinde meşru Libya hükümetine yönelik aleni bir ambargoya dönüşen ‘İrini Harekâtı' kapsamında yapılan tek taraflı, uluslararası hukuka ve müttefiklik ilişkilerine tamamen aykırı son müdahale şiddetle kınanmış mezkur uygulamaya karşı her alanda gerekli adımların atılacağı ifade edilmiştir.
Uluslararası toplum, Avrupa'daki bazı kesimlerin İslam dinini ve Müslümanları hedef alan İslam karşıtı ve ırkçı faaliyetlerine karşı özgürlükten ve demokrasiden yana tavır alarak harekete geçmeye davet edilmiştir.
Etkisini giderek artıran korona virüs salgınının önüne geçmek için geliştirilen aşıların ve diğer tedavi yöntemlerinin siyasi ve ticari hırslara kurban edilmeyerek tüm insanlığın hizmetine adil ve erişilebilir şekilde sunulması gerektiğinin altı önemle çizilmiştir.”