Muhabbet Çayevine Davut Sulari gelmiş
Ümit Kayaçelebi yazdı...
Bir gün eski çarşı karakolunun yanından geçerken Muhabbet Çayevini hatırladım. Bir zamanlar daha muhabbet çayevi yokken yerinde Kristal Alinin içkili bir mekanı vardı. Onun hemen yanında Altıngöl kuru temizleme ile komşuydular. Daha sonra Kristal Restaurant kapanınca onun yerine Muhabbet Çay evi açıldı.
Muhabbet Çay evinin müsteciri Davut Yenitürktü. Davut Yenitürk de Van’ın en eski aşıklarından diyebileceğimiz Celal Yenitürkün kardeşi idi.. Hal böyle olunca iki kardeş kafa kafaya verince Davut dedi benim mekanım var Celal seninde sazın var sözün var o zaman gel bu mekanın adı muhabbet çay evi olsun.
Ve orası oldu Muhabbet Çay evi. O zaman ne yapalım ben haftanın belirli birkaç günü sazımı alıp geleyim ben gelecek aşıklarla atışma yaparım başka geceye icabet edenlerde saz çalar türkü söylerler ozanlar şairler şiirlerini serdederler ve Van’da farklı bir mekan olur burası.
Eh o zamanın kahve mekanlarında şimdiki gibi lüks masalar sandalyeler mefruşat yok. Sade bir kahve o bildiğimiz tahta masalar ve tahta sandalyeler. Mekan hazır olunca tabelada da <Muhabbet Çayevi> ibaresi görülünce Van’da yaşayan sanata musiki,ye ilgi ve alaka duyanlar bir bir dökülmeye başladılar.
Malumunuz o yıllar Türkiye’de siyaset tansiyonu gayet yüksek haliyle Van’da bundan etkilenmiş bir şehir. Vanda da <Ülkücüler>, <Devrimciler> ve <Akıncılar> var. Her grubunda kendine has dernekleri kuruluşları varsa da bazı kahveler bahusus sanki bir gruba tahsisi edilmiş gibi. Ve o kahveye ağırlıklı olarak belirli bir fikre ideolojiye mensup kişiler geliyor oturuyor sohbet ediyorlar.
Muhabbet Çay evinin hemen yanında çarşı polis Karakolu var ve hemen onun arka sokakta da Van Ülkü Ocakları var. Hal böyle iken Muhabbet Çayevi bir anda MHP liler Ülkücüler ve o zamanki tabiriyle milliyetçilerin merkezi ve en uğrak yerleri olmaya başladı.
80 öncesini sizlerde bilirsiniz ki parklar kahveler bazı yerler herkesin kendi anlayışına göre paylaşılmıştı. Dolayısıyla zatlara mahsus gibi kahveler de husule gelmişti. Ben de o mekanın en çok gidip gelen takılan müdavimlerinden biriydim. Gazetemi dergimi alıyor iş çıkışı tatil günleri kapağı oraya atıyordum.
Ve zaman geldi kahvede aşıkları dinledik şarkılar söylendi türküler söylendi ve Muhabbet Çayevi Van’da namlı ve ünlü bir mekan oldu. O yıllarda Celal Yenitürk, Aşık Mehmet Türkoğlu, Ozan Zeki, Salih Kuşan, Cengiz Ödemiş, Mehmet Bağdatlı, Mehmet Kürşat, ve daha şu anda aklıma gelmeyen ehli saz hep geceleri orada çaldılar söylediler ve böyle sürüp giderken 1974 yılında Vana Aşık Davut Sularinin geleceği sözü yayıldı. Tabi o yıllarda dışarıdan çok az sanatçı gelmekte Türkiye’de sazıyla sözüyle tanınmış usta bir Aşığında Vana geleceği haberi Van halkını bayağı heyecanlandırdı.
Galiba havaların soğuk olduğu bir kış akşamı kahveye gittiğimizde bir baktık bir aşık elinde sazı oturmuş. Merakla bakıyoruz meraklı gözlerle aşağı süzüyoruz ve bir yandan da neler çalıp diyeceğini dört gözle bekliyoruz.Kendisi yurdun dört bucağını dolanırken Vanı da hatırlayıp gelmesi elbette ki bizleri çok mutlu etmişti.
Muhabbet çay evi aynı zamanda Van’daki üst düzey insanların da çok uğrak yeri olmuştu. Esnaf, Tüccar, Şair, Yazar doğrusu halkın her kesimi oradaydı. O zamanki Belediye Reisi Merhum Tayyar Dabbağoğlu oranın en sık gelen müdavimlerindendi. Kaya Kayaçelebi, Remiz Perihan, Servet Mehterbaşıoğlu, Demiray Şaşıhüseyinoğlu, Nurettin Özok, Mevlüt Okayer Ahmet Kuralkan, Muharrem Ergenoğlu, Cafer Akköprü, Alaattin Şen şu anda aklıma gelen isimler. Başta da ifade ettiğim Gibi Van’daki MHP ve Ülkücü camianın hemen hemen hepsi gündüz ve gece oradan eksik olmazlardı. Orası bir konuşma buluşma görüşme merkezi gibiydi.
Aslında rahmetli Davut Sularinin Van’a gelip yapmak istediği şey usta-Çırak ilişkisiyle gelecekte yeni aşıkların çıkmasına yönelikti ama maalesef Van’da bu olmadı. O yılların gezgin bir aşığı olmasına rağmen Van’da sanırım bir yıl kadar kaldı ise de asıl gayesine erişemedi.
Muhabbet Çayevindeki programlar haftanın ancak belirli günlerinde oluyordu ve bu da Kahvenin camına yazılan bir yazı ile halka duyuruluyordu. Zaten gece programa gittiğimiz zaman da fiş kesiyorlardı ayrıca içtiğiniz çayların parasını da ayrıca haliyle siz veriyordunuz. Ama değiyordu hem aşık ve aşıkları dinlemek Van’ın tanınmış simaları ile yan yana olmak ayrı bir keyifti. O yıllarda Kahvehaneye en büyük maddi desteği sunan da Rahmetli Belediye Reisi Tayyar Dabbağoğlu ile o zamanın en sosyal sanat derneği olan Van’ı Tanıma ve Tanıtma Cemiyetinin de başkanı Kaya Kayaçelebi idi ve o da bu tür kültürel etkinliklerde hep desteğini sunuyordu. Ve toplanan paralar da Davut Sulariye veriliyordu.
Bu arada özellikle Erzurum’dan gelen aşıklarla çok güzel atışmalar da oluyordu. O zamanın namlı aşıklarından çok gelen oldu ama şu an hatırlamıyorum. Aşık Davut Suları Van’da olduğu süre zarfında yalnız Muhabbet Çay evinde icrayi sanat eylemedi Van’ın kazalarına da gitti ve oralarda da çaldı söyledi Ve bir gün baktık Aşık Davut Sulari hanımı Gülnarla çıkıp gitmiş gittiğini öğrenince inanın çok üzüldük. Bize çok güzel günler geceler yaşatmıştı rahmetli ve ardı sıra bir hoş sada bırakıp gitti.
Aşık Celali Muhabbet Çay evinde vuku bulan bir anısını şöyle anlatmaktadır;
Bir gece atışma yapacaktık ancak biz Rahmetli zamanın Belediye Reisi Tayyar beyden bir ayak vermesini istedik. Rahmetli de ayak olarak <Lazım değil> ayağını verdi.
Aşık Sulari bana dönerek;
“Elinden geldikçe yakar yıkarsın
Helaldir haramdır demez yutarsın
Sıcak çöktü leş gibi kokarsın
Kokmuş deriye tuz lazım değil”
Ben de rahmetli Sulariye şöyle cevap verdim;
“Bazen sağa vurdum bazen de sola
Bazen mıha vurdum bazense nala
Kızlık iş kalmamış layıksın dula
Şimdiden sonra sana kız lazım değil”
Bu cevabı ağır bulan ve sinirlenen Aşık Davut Sulari paldır küldür terk edip gider. Ancak bu durumdan rahatsız olan ve çok üzülen Tayyar bey Aşık Celali ve birkaç kişiyle Davut Sularinin evine giderek onu ikna ederek Aşık Celaliyle barışmasını sağlar.
Hey gidi günler nerde kaldın Muhabbet Çay evi.