Kalbinizi teslim etmeden önce beyninizi kullanın… Uyarı işaretleriyle ''ne zaman birlikte yürüyüp gitmeniz gerektiğini ve ne zaman koşarak kaçmanız gerektiğini bilmelisiniz''. Aşk konusunda saçma, çılgınca, inanılmaz kararlar vermiş ya da verecek olabilirsiniz.
Nörobilim aşk konusunda verdiğimiz kararları anlamakta bize yardımcı olabilir mi? Aşk hakkında verdiğiniz kararlar hayatınızı, ruhsal ve bedensel dengenizi sağlayabilir ya da duygusal acılar veya keşkelerle mahvedebilir de.
Aşık olan çoğu kişi "VAHA ETKİSİ" denilen durumu yaşar. Yalnızlığın çölünden çıkan ve tamamlanmış hissetmesine yardım edecek bir ilişki özlemi içindeki bu kişiler, yeni sevgilinin bir güzellik ve doyum vahası olduğunu hissederler. Aşık olduğumuz zaman insanlarla bağ kurmamızla ilgili olan oksitosin hormonunu yüksek miktarda salgılarız. Bu kimyasalın belki de daha tedbirli olmamız gereken durumlarda bile güven hissimizi artırdığı kanıtlanmıştır. Vahayı bulmak için can atan kirli, tozlu, yalnız ve susuz çöl gezgini için aşık olmak başka hiçbir şeyin olmadığı kadar heyecan verici, doyurucu ve tatmin edicidir. Çölden dışarıya adımını atarken bu gezginler genellikle suya ulaşmanın verdiği coşkuyla çevrelerindeki başka hiçbir şeyi göremezler. Yaşadıkları telaşlı mutluluk hali vahanın çevresindeki uyarı işaretlerini görmelerini engeller. Aynı sulardan içenlerin hastalanıp ölmesi vahada zehir olduğunun işaretidir. İşte aşık olduğumuzda da beynimizde dolaşan aşk kimyasallarıyla genellikle o kadar mutlu hissederiz ki gözümüzün önündeki sorunu, metaforik olarak vahadaki kayıpları göremeyiz.
ZIT KUTUPLAR BİRBİRİNİ Mİ ÇEKİYOR?
Sizden farklı, değişik hobilere sahip, yeni şeyler öğrenebileceğiniz birini istiyor olabilirsiniz. Madalyonun diğer yüzünü daha heyecan verici buluyor olmanız da son derece mümkün. Ancak farklılıklar dünyasının heyecanlı kollarından aşağı hızla düşme ihtimalinizin her zaman için daha fazla olacağını göz ardı etmeyin.
FİZİKSEL UYUM
"Fiziksel uyumun ilişkinin kalitesini etkileyip etkilemediği" başlı başına bir konu. Yapılan bir araştırma, fiziksel çekicilikteki benzerliğin ilişkinin gelişmesiyle paralellik gösterdiği sonucunu veriyor. Birbirlerine fiziksel açıdan daha çok benzeyen eşler ilişkinin ilk altı ayında, farklı olan çiftlere göre daha fazla yakınlaşmışlar. Flört eden çiftler hakkında yapılan başka bir araştırma da, benzer tipte kişilerin ilk dokuz ayın sonunda birbirlerine daha çok bağlandıklarını ve bu çiftlerin ayrılık oranının düşük olduğunu gösteriyor. Bu konudaki bir diğer görüş ise kendilerinden memnun olmayan ve hatta belki de bir çeşit başkaldırı içinde olan kişilerin zıt özellikte olanları tercih ettikleri yönünde.
Bilinmeyenden kaçmak ve benzere yönelmek hiçbirimizi şaşırtmayacak bir durum. Burada asıl ilgilendiğimiz nokta, mutluluğun anahtarının aynaya baktığımızda karşımızda durup durmadığı. Araştırmalara göre, karşı cinste kendimizde var olan özellikleri çekici bulma ihtimalimiz çok yüksek. Diğer taraftan benzerlik kriterleri de çeşitlilik gösteriyor. Yüz şekli, ten rengi, bakış ve hareketlerdeki yakınlıklar kimi zaman saç ve göz rengi gibi bizi ilk anda vuran benzerliklerden daha karakteristik bir şekilde öne çıkıyor. Bu da ilk bakışta farkına varmasak bile çoğu çiftin birbirine benzediğine işaret ediyor.