Nasıl Anlatalım İki Nisan'ı?

İki Nisan Caddesi hakkında neler söylenebilir?
İki Nisan, şehrimizin modern yapılaşmasının güney sınırıdır desek sanırım çok da yanlış olmaz. Gerçi çok yakın zamana kadar hâlâ boş arsalar ve bahçeler ile çevriliydi.
İki Nisan'ın, iş hayatı açısından Maraş Caddesi kadar işlek ve canlı  olamamasının sebebi belki de buydu…  Sonra hızla modern binalarla doldu ama bu sefer de yapılaşmada işyerleri göz önüne alınmadığından olsa gerek bir cazibe merkezi haline gelemedi.
Peki ama bir cadde bunlardan mı ibarettir? Elbette hayır…
İki Nisan, çocuk neşelerinin cıvıldaştığı bahçeli  günlerin caddesidir. Bir yanında Çalık Sokak, sırtı Haraba Mahalle'ye dönük, erik, elma, kayısı kokulu hatıralar taşır. "Araştırma'nın" hemen altından   bahçeler arasından yeşilin envai çeşidine bezenip birbirine eklenerek gelen üç sokak nasıl da içten bir huzurla sarmalar sizi…
Eski Cezaevi Sokağı'na haylazca bağlanıveren Birgül Sokak'taki tek katlı Van Evi, çevresindeki gülhatmilerle, önünde ki kanalıyla sokağı sıcacık kucaklıyordu, yıkıldı…  Veya yanılmıyorsam Cambazoğlu 2 Sokak girişindeki iki katlı ev…
İki Nisan, öğlen güneşinin, emektar bahçelerin gölgelerinde yeşillendiği, yorulduğunda da  aynı bahçelerin her  bir yaprağını altın sarısına bezediği  bir eski zaman masalıdır. O Hâlâ ağaç dallarında gezinen yaramaz çocukların bütün bir mahalleyi  kocaman bir aile saydıkların günlerin  yadigârıdır.
İki Nisan eski Van'ın hâlâ gözden kaçmış mimari mirasının gizlendiği ara sokaklarının usulca kendisine sokulduğu koca bir ırmaktır.
Yüzünüzde güneş, gözlerinizde yeşil ile yürümek hâlâ size çok yabancı değilse… Hırçın beton yığınlarıyla henüz boğulmamışken mutlaka onu adımlayın. İki Nisan oradadır…

Bakmadan Geçme