Neden yüzümüz hiç gülmüyor?
Neden insanlar şansının hiç dönmediğinde şikâyetçi?
Şansım yok talihim yok diye dövünüyoruz.
Neden bu isyan?
Hayat gerçekten acımasız mı?
Sevdiklerimizin ölümü kimin suçu?
Papatyalar bile gülmesini unutmuş...
Şehir çatlıyor yalanlardan...
Karanlık taşlar yuvarlanıyordu insanların rüyalarından...
Neden tadı kaçmış dünyanın?
Neden kendimizi Dünyanın en mutsuz, en şanssız insanı olarak sayar, tüm felaketlerin sadece bizim başımızdan geçtiğine inanırız. Aslında durum hiçte öyle değildir. Dünya sürekli hareket halinde olan üzerinde yaşayan tüm varlıkları ile sürekli tavır değiştiren bir büyük yerdir. Her ne kadar gelişen teknoloji ile anında istediğimiz bölgeye ulaşabiliyor olsak ta, denildiği gibi dünya küçük değildir. Çünkü haberimiz olduğu kadar bilir, tepki gösterebildiğimiz kadar içindeyizdir dünyanın.
Her şeyi olduğu gibi kabul etsek herkesin farklı olduğunu ve onu değiştirmenin anlamsız olduğunu anlasak eminim hayatımızdaki insanları daha iyi anlayabilir daha çok sevebilirdik. Başarılı olmak hiç kimsenin sadece şansı olmayacağı gibi başarısızlıkta hiç kimsenin sadece kaderi değildir.
Her dem taze bir gülümsemeyi özledim.
Pırıl pırıl bir saadeti kuşanarak...
Ne verirseniz onu alırsınız.
Hayata hep güzel bakmaya çalışın.
Yaşadığınız her şeyin sizi olgunlaştıracağını bilin.
Tanrı yeryüzünde kendi iradesini hâkim kılmak için iyi insanları kullanır;
Kötü insanlar kendi iradelerini hâkim kılmak için tanrıyı kullanırlar.
Yaş ilerleyip keşke yaşasaydım sözleri dilimizde yer edeceğine, iyi ki yaşamışım diyebilmenin huzurunu hissedebilmeliyiz.
Gülmenin yakışmadığı bir insan evladı var mı?
O zaman neden gülmüyoruz...
Sevgiyle ilerleyin…