Neşeyle geçen karadeniz turu

 Zaman gazetesi Van temsilcisinin organize ettiği yaklaşık 15 gazeteci meslektaşımın da katıldığı Karadeniz gezisine Merkür TV Genel Yayın Yönetmeni İsmail Topçuoğlu'nun daveti üzerine bende bu geziye katıldım.
Merkür Tv genel yayın yönetmeni İsmail Topçuoğlu'nun deyimiyle ekibin Teknik Direktörü Zaman gazetesi Van Bölge Müdürü Yusuf Sinan öncülüğünde 31 Mayıs Perşembe günü akşam saatlerinde Karadeniz yolculuğumuz başladı.  Çıktığımız üç günlük Karadeniz gezimizi Van'daki turizmine katkısı olan ve tecrübesiyle bize Karadeniz turunda eşlik eden Minibüs kaptanımız Vip Van Turizm Genel Müdürü Murat Karali, ile üç günlük Karadeniz yolculuğumuz start aldı.
Ekibimizde,  İsmail Bey ve Yusuf Beyin yanı sıra; değerli dostum, aynı zamanda başımın tatlı belası Bişar Ulutaş,Vansiyaseti  sitesi sahibi Baki Karaca, Van Aktif sitesi sahibi Osman Nuri Yıldız, İhlas Haber Ajansı Van Muhabiri Şabettin Akkuş, İHA Muradiye Muhabiri Seracettin Seçkin, Merkür TV'nin emektar çalışan Cemil Ceylan, Valilik Basın çalışanı Muhammet Kızbaş,  Zaman Gazetesi'nden Ahmet Görçüm, Şehrivan Gazetesi'nden Aytaç Aykaç ve TRT'den Kenan Cevheroğlu  bulunuyordu.
Önce Erciş-Ağrı istikametinden Erzurum'a doğru yol aldık. Dadaşlar diyarının en özel hastanelerinden biri olan Şifa Hastanesi'nde geceyi geçirdik,  Burada değerli ağabeyimiz Esalettin Gül ile bir kez daha buluşmanın mutluluğunu yaşadık. Kendisiyle iki yıl önce yine bir Karadeniz turun'da tanışmıştık ve Esalettin Bey o günkü gezimizde Bizlere (Erzurum'un meşhur Cağ kebabından ikram etmişti)  Şifa Hastanesinde konakladıktan sonra sabah kahvaltısını yapıp,  yeniden yola koyulduk. Bayburt'ta yine iki yıl önceki turumuzda çayını içtiğimiz ülkemizin en önemli araç lastik ve Cant markası olan Syron'un yetkilisi Ali Haydar Karabacak'ın mütevazı kişiliğiyle ikinci kez yeniden karşılaştık. Yemek molamızın ardından Gümüşhane üzerinden Trabzon'a doğru bir kez daha yol aldık. Karadeniz'e yaklaştıkça dağların rengi adeta yeşile boyanıyordu. Çeşit çeşit ağaçların yemyeşil güzelliği ve güzelliğe eklenen dağ yamaçlarında ve dağların tepesinde bulunan evler bizim hayallere dalmamıza vesile oluyordu.
Saatler 20.00'yi gösterdiğinde, Trabzon Avni Aker Stadı'nda düzenlenen 10. Uluslar arası Türkçe Olimpiyatları'nı seyre daldık. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen gençlerin Türkçe sunumları, okudukları şiir ve türküler stadı dolduran yaklaşık 22 bin izleyeni mest etti.  Sergilenen bu güzel tablo karşısında oldukça duygulandık. Olimpiyatların bir ayağının da Trabzon'da olması, halkın gece geç saatlere kadar bu coşkuyu yaşamasına vesile oldu. Trabzon Belediyesi, çeşitli işadamlarının emeğinin yanı sıra, törenleri izleyen Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın da büyük emeklerinin olduğu etkinlik havai fişek gösterileri ile son buldu. Etkinlikleri izleyen bir diğer bakan da Nihat Ergün'dü.  Trabzon halkının etkinlik sonrası konuşan kendi bakanları Erdoğan Bayraktar'a olan ilgisi ve sevgisi, bir halkın kendisinden olanı bağrına basmasının ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha bize göstermiş oldu.  Trabzon'da olması, halkın Trabzon halkının etkinlik sonrası konuşan kendi bakanları Erdoğan Bayraktar'a olan ilgisi ve sevgisi, bir halkın kendisinden olanı bağrına basmasının ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha bize göstermiş oldu. Düşündüm acaba bizim topraklarımızdan çıkan bakan ve milletvekillerine hiç sahip çıkıldı mı? Yorum sizlerin.  Etkinlik bitiminde Bakan, Milletvekilleri, Vali ve Belediye Başkanını taşıyan araçlar halkın arasından rahat bir şekilde çıkıyor ve  bu araçların ön ve arkalarında herhangi bir polis konvoyu ve koruması yok, Hiçbir arbede yaşanmadan özellikle o daracık Avni Aker Stadının girişinde  Ne bir korna sesi vardı, ne tıkanan trafikte kafasını camdan çıkarıp bir diğer araçtakilere bağıran. Değerli okurlar gidilen şehirde ne olduysa, biz bunu Van'la kıyasladığımızda şehir olarak ne kadar geride kaldığımızı bir kez daha görmüş olduk.
Trabzon' gezimiz dünyaca ünlü Sümela Manastırı'nı gezmekle başladı.
Manastır ağaçlarla kaplı bir doğaya sahip Trabzon dağlarının içine oyulmuş büyük bir yapıydı. Arabamız belli bir yere kadar çıktı. Dağa yapılan yol tam bir rampa… Arabadan indiğimizde etraf yerli ve yabancı turist kaynıyordu. Kalan yolu da transit minibüsle çıktık. Fakat o da belli bir yere kadar ilerlememize olanaktı sadece. Manastıra kalan yolu yaya çıkmak zorunda kaldık. Manastıra çıkana kadar epey bir nefes tükettik. Zor da olsa manastrı gezdik. Ve  Geceyi Trabzon'da geçirdikten sonra ertesi sabah Rize'ye doğru yol aldık. Doğal güzellikleri ile dünyanın sayılı yaylaları arasına giren Ayder Yaylası tüm güzelliğiyle bizi karşılıyordu. Burada hiç tanımadığımız çocuklarla sohbet etmiş, gençlerle kısa süreli de olsa top oynayarak vakit geçirmiştik. Sanki her metrekarede ayrı ayrı fotoğraflar çekmiştik. Çünkü nereyi görsek, bize mutlaka oranın da bizim foto arşivinde olması gerektiğini düşündürüyordu. Ayder'e gelip de kaplıcaya gitmemek olur mu? Elbette hayır! Sıcak suyun keyfini çıkardıktan sonra, masaj koltuğunda çaylarımızı yudumladıktan sonra Ayder'e veda ettik.
Akşama doğru yeniden Rize'ye dönerek Botanik Parkı'nda eğlenceli saatler geçirdik. Rize'den bir ağabey, Rize Kalesi'ni de görmemiz gerektiğini söyledi. Tecrübeli Kaptanımız Murat ağabey aracı virajı bol kaleye doğru çevirdik.  Rize Kalesi'nden şehre bakış gerçekten de muhteşemdi. Burada fıstıklı sütlaç ve demli çay keyfinden sonra yeniden Trabzon'a yöneldik.
Gezimizin üçüncü günü Geceyi Trabzon'un en fazla turist çektiği Uzungöl'de bir pansiyonda geçirdik. Ben oldukça tatlı bir uyku geçirdim, ama oda arkadaşlarım Bişar Ulutaş ve tecrübeli kaptanımız Murat abimiz benim horladığımı iddia ederek tatsız uyku geçirdiklerini söyledi.
Sabah olduğunda Uzungöl'ün muhteşem güzelliği bir kez daha bizi yüreğimizden vurdu. Uzungöl'ün güzelliğini arkamıza alarak objektiflere poz verdikten sonra vakit kaybetmeden Van'a doğru hareket ettik. Gece saat 0.2 gibi Van'a vardık. Karadeniz Turu Boyunca yaylalarına, park ve bahçelerine, hayran kaldım bölgenin… Bu neşeli yolculuğu, geçirdiğim bu eğlenceyi hafızamdan silinmeyecek Bu Tura beni davet eden Merkür Tv Genel yayın yönetmeni Sayın İsmail Topçuoğlu ve organizeyi yapan Van Zaman Gazetesi Van Bölge Müdürü Yusuf Sinan'a ve bu kadar eğlenmemi sağlayan bu gezide beraber olduğumuz değerli meslektaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim.
Peki değerli okurlar biz bu geziden ne mi anladık. Van'ımızın bir kez daha sahipsiz olduğunu bir kez daha gördük.  İnsanlarımızın yeterince duyarlı olmadığını, yetkililerin çalışmadığını, vekillerin üzerine düşeni yapmadığını, basının görevini yapmadığını, ilimizdeki bugüne dek birçok belediye yönetimlerinin vurdumduymaz olduğunu anladık.
Doğru dürüst bir parkı olmayan Van'ın, depremde yıkılan birçok kurum binasının yerini niçin park ve bahçelere dönüştürmediğini anlamış değiliz. Kentimizde çevre kirliliğinin utancını bir kez daha yaşadık. Her tarafı park bahçe olan bir Karadeniz neden Van'da olmasın? Bir parkı olmayan kentin durumu içler acısı…
Karadeniz'deki güzellikler Van'ımızda da olabilir. Yeter ki istemeyi bilelim.
Proje götürelim, bakın ilimiz nasıl kalkınıyor…

Bakmadan Geçme