Noktasız cümlelerin biçaresizliği
Anlatılması zordur anlamayana anlatmak istediklerin. Ya ayakları basmaz düşüncelere sığınmışsındır ya da tanımıyorsundur karşındakileri.
Yarı aydın olmak, kopamamak kent soyluluğun küçük çıkarlarından olmalı ki hep yanlışa götürür seni her söyleyeceklerin.
Kasımpatıların güz rüzgârlarıyla büyüdüğünü bilmeyene mevsimleri anlatamazsınız. Gagası rızk yüklü kuşların göçünü gözleyememişseniz mülteci gözyaşlarına bir mana veremezsiniz.
Ve ülkenizin insanının yüreğinden geçenleri bilmiyorsanız onu yönlendiremezsiniz.
En çok da adam yerine koymadığınıza içerler sokaktaki insan. Bak işte anlamıyor dediğinizde kopar gönül bağlarınız. İşte o zaman yalanların oltasına takılır ki anlatılanlara bakmaz, anladığı kadarına takılır kalır.
Bizim insanımız milli bayramlarda seyircidir. Fener alaylarında uzaktan gözleyici… Miting alanlarında içeriğini bilmediği söylemlerin şakşakçısı… Ama hiç bilmez salonlardaki kutlamaları. Balolar, kokteyller magazin sayfalarıda onlar için anlamsız bir resimdir.
Siz ne kadar anlatsanız da üretim ilişkilerini o sadece namerde muhtaç olmadan geçireceği günün peşindedir. İşi varsa, eşi varsa, çoluk çocuğa karışmışsa tek umudu huzurdur.
İtilmişse, yukarıdan bakılmışsa ses etmez. Biriktirir içinde olup biteni. Ve gün geldi mi iyi bağıranın, yumruğunu sallayanın çekim alanına girer. İncindiği yer zaafıdır. O zaafı ele geçirenlere kayıtsız şartsız itaat eder.
Size göre çoban'ın sopasını kaldırdığında sürüye katılan koyundur. Yanlış seçeneğinde ise horlayıp, azarladığınız bidon kafalı, karnını kaşıyan. İşte burada başlar kırılma noktası. Sitemleriniz kartopuna dönüştürür onları. Eleştirdiğinizde büyüyen ve zamanla çığa dönüşüp üzerinizde patlayan…
Sıra gel beni seç deme vaktine geldiğinde filmi geri sarmaya başlar hafızası. Tahrikle gaza getireceğinizi sandığınız onlar için artık rövanş zamanıdır. Sizi öyle bir can evinizden vurur ki sonuçlara yansıyacak yüzdelik dilimleri un ufak eder, feleğinizi şaşırtır. Başvurduğu yöntem mantık duvarını yıkar, duygusallığının olağanüstü gücüne dönüştürür.
Kasım hayal kırıklığının temel nedenlerinden en önemlisi de işte bu dipten gelen dalgalardır. Anketörleri faka bastıran, varsayımları yerle bir eden ve bütün dağları ben yarattım diyenleri şapa oturtan.
Halkın duygularını iyi terazileyemeyen siyasi çizgiler ve onların teorisyenleri noktasız cümlelerinin biçaresizliğini fark etmedikleri sürece muhalefette kalma yazgısından kurtulamayacaklardır.