Öğretmenim canım benim
Ordular kaybederse özgürlükler, vatan, namus öğretmenler kaybederse hayat gider…
Ordular kaybederse özgürlükler, vatan, namus; öğretmenler kaybederse hayat gider…
Hayatın ta kendisidir öğretmen!
İnsanın canından bir parça olan evladının:
"Eti senin, kemiği benim." Diye emanet edildiği kutsal değerdir.
İdealist öğretmen kimliğinin günlük kaygılara sığdırıldığı an kutsiyetini kaybeder öğretmen… Yarını inşa etmekten vazgeçer, bireysel, günü kurtarma kaçamaklarına sığınır… Sessizleşir… Gücü elinde tutan haksızların topluma biçtiği üç maymun üniformasını giyer. Ve kaybeder.
Öğretmen kaybederse; anne kaybeder, baba kaybeder, aile kaybeder, toplum kaybeder, ülke kaybeder. Ve hayat farklılaşır. Yeni kuşaklar ilimden, bilimden, değerlerinden kopar. Hayvani güdülerin aklı tutsak ettiği düzen oluşur.
Öğretmenliğe karar verdiğimizde başucu kitabımız Çalıkuşu romanıydı. Reşat Nuri Güntekin'in, öğretmeni baş tacı yaptığı ölümsüz yapıtı… Feride öğretmen ruhunu katardık öğretmenlik amacımıza. Şimdi Eğitim Fakültelerinden mezun olan genç öğretmen adaylarından Çalıkuşu romanını bilen, okuyan var mı?
Bizi yetiştiren öğretmenlerimiz, Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsızlık ve özgürlük tutkusunu yerleştirirdi yüreğimize. Onca pedagojik bilgiler ışığında toplumsal hayatın çağdaşlığa giden yolunun formülünün eğitimin üretim için olmasıyla gerçekleşeceği anlatılırdı.
Aklımıza, vicdanımıza taassubun karanlığını örtenlere dikkat etmemiz gerektiği anlatılırdı.
Gün geldi öğretmen çağdaş bilgilerle yol almak yerine, iki üç ayda çıkarılan projelerle, istatiksel verilerle oyalanmaya başlandı. Ve o projeler daha sonuç alınmadan ortadan kaldırıldı. Öğretmen öğretmen olmaktan çıkarılmaya, yıldırılmaya, soğutulmaya başlandı. O karanlık kafaların biat kültürü formatı önüne konuldu.
Her şey bir tarafa ülkemizde öğretmen yol ayrımında. Ya bilimsel ve çağdaş yöntemlerle yola devam edecek ya da kaybedecek.
Ulusal Kurtuluş Savaşının önderi ve Cumhuriyetin kurucusu:
"Savaş alanlarından muzaffer çıktık. Şimdi savaşacağımız düşman kara cehalet ve yanmış, yıkılmış bir vatandan yepyeni bir vatan yaratmak. Tek başımıza, kimseden yardım almaksızın, kendi gücümüzle." Demişti. Güvendiği en önemli güç öğretmenin yaratıcılığı ve azmiydi.
O halde o sese yine kulak vermeli. Fikri hür, inancı hür kuşaklar için öğretmen kollarını sıvamalı. Siyasi otoriteler öğretmeni kobay olarak kullanmaktan vazgeçmeli. Bilimsel değerlerin uzağındaki müfredatlardan uzaklaşmalı.
Ve sen sevgili öğretmenim. Bil ki sensiz aşılmaz karanlık, yenilmez haksızlıklar. Tek gücün bilim ilim olsun. Öyle koş okuluna, Öyle sarıl çocuklarına. Ne geçmişten kop, ne geleceği aydınlatmaktan. Korkma, susma, seyirci kalma ki sürü olmaktan kurtulsun halkın.
Hala ülkende cehalet kol geziyorsa, gül yüzlü çocuklar yanlışların tehdidindeyse bil ki bunda senin de sorumluluğun var.
Bak yine geldi öğretmenler günü.
Bilesin ki her gün öğretmenler günü… Her gün yüreklerimiz bir çiçek çelengi yanı başına.
Silkin… Silkindir üzerimizdeki ölü toprağını.
Öğretmenler günün kutlu olsun!
Ellerinden, gözlerinden öperiz. Çok ümidimiz sende… Anlıyor musun?