Oğuzhan Asiltürk, İhlas Abidesi
Ekrem Örskıran yazdı...
Milli Nizam Partisinin kapatılmasından yaklaşık 1,5 yıl sonra Milli Selamet Partisi 11 Ekim 1972 de kurulmuş, parti,1973 de yapılacak 15. dönem seçimlerine Anayasa Mahkemesinin, sallanan kılıcı altında katılıyordu. Cemaatlerin desteği çok önemliydi.
1971 muhtırasından sonra, Bediüzzaman Hazretlerinin büyük talebelerinden ve Milli Selamet Partisini destekleyen “Hüsrev Altınbaşak” ve talebeleri Eskişehir Sıkıyönetim Mahkemesince tutuklanmışlar ve bilahare İzmir cezaevine nakledilmişlerdi. Ben, Hüsrev Efendi ile cezaevinde görüşmüş ve Erbakan Hoca’ya telefon açtığımda “emri baş üstüne demişti. Ankara’da Oğuzhan Asiltürk bey’i ziyaret ettiğim de, beni MKYK toplantısına almış, rahmetli “Süleyman Arif Bey” ”Hüsrev Hoca partimizin kurucularındandır” demişti. Av. Hüsamettin Akmumcu Hüsrev Efendi nin adayı idi. Ne var ki, parti teşkilatı Hüsamettin Akmumcu’yu Ankara’dan listenin gerisine bırakıyorlardı. Oğuzhan Asiltürk, partinin Genel Sekreteri ve Erbakan Hoca’dan sonra partinin ikinci adamıydı. Ankara en fazla bir milletvekili çıkarır diye bakılıyordu. Oğuz han Asiltürk listenin ilk sırasındaydı. Türk siyaset tarihin de o güne kadar ve bu güne kadar da hiç olmayan bir özveriyle, kendi siyasi geleceğini de tehlikeye atarak Oğuzhan Asiltürk bey, Hüsamettin Akmumcu’yu listenin başına koymuş kendisini ikinci sıraya indirmişti. Bu siyasetin bencil yapısına ters ihlas hareketi, makes bulmuş Kader-i İlahi onu da Milletvekili yapmıştı. Erbakan Hocanın en büyük hedeflerinden biri ”Başkanlık Sistemiydi” Milletimiz’in böğrüne demir pençe gibi geçirilen, resmi ideoloji de, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ile, surda bir delik açan, Ayasofya kapatılmakla, milletin maneviyatına vurulan prangayı kırıp İstanbul’un ikinci kez fethinin adımını atan, sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğandır. Bediüzzaman Hazretleri Mendrese yazdığı mektupta, şunları şunları yaparsan sana has kardeşlerimizle dua edeceğiz dediği şartlardan bir tanesi de, ”Ayasofya’nın açılma” şartıydı.
Daha Recep Tayyip Erdoğan siyaset sahnesinde yokken Hüsrev Efendi(Altınbaşak) “Cenab-ı Hak Tayyip ruhları gönderiyor” buyurmuştu.
Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Mehmet Mandal abimiz’e yine Hüsrev Efendi”İleride bu milletin gençleri yabancılarda olmayan silahları yapacaklar ”buyurmuş.
Kendisi halen Ankara’da ve hayattadır. Allah sağlıklı hayırlı uzun ömür versin. Bediüzzaman Hazretleri, mahrem risalelerinden birinde; üç aşamadan bahseder, İHYA ile İLAN ile İCRA ile diye. Geçende Cumhurbaşkanımız” şu anda İHYA dönemini yaşıyoruz” deyince hayretler içinde kalmıştım.
Yeniden”güçlendirilmiş parlamenter sistemi” istemek surda açılan deliği onarmak gayretidir ki; büyük bir gaflet ve vebaldir. Oğuzhan Asiltürk, Erbakan Hocamız’ın önemle üstünde durduğu ”Başkanlık Sistemini” ilk günkü gibi savunarak Milli Görüşün lideri olduğunu bir kere daha göstermiştir.
Milli Nizam dan beri, Gençlik kollarında Nevzat Laleli, Bülent Arınç gibi arkadaşlarımızla yakinen takip ettiğimiz Milli görüş dönemlerinde Oğuzhan Asiltürk her zaman partinin tüm kademelerine ve tabanına hakim olmuş ve Erbakan Hocamız’ın çizdiği doğrudan ayrılmamış ihlas ve sadakatini muhafaza etmiştir.
Mustafa Kamalak’ın, gazeteci Şirin Payzın la, aynaya bakarak yaptığı, televizyon proğramında, Oğuzhan Asiltürk ile ilgili söylediklerinde tamamen saçmalamış, parti içine fitne tohumları atmaya çalışmıştır. Hele programın sonunda; Mehmetçik le PKK militanlarını aynı kefede, bu vatanın evlatları diye bir göstermesi, gazeteciyi bile çileden çıkarmıştır. Habil ile Kabil aynı vatanın ve aynı babanın evlatları değil miydi? Efedimiz’in (sav)
Ebuleheb öz amcası değil miydi? Marksiz olan, Din le Namazla alay eden PKK militanlarını Mehmetçik le bir tutmak en azından vicdanları sızlatmaz mı?