Gittik Bitliste imtihan kazındık ama Bitlis’liler bunu bir gurur ve onur meselesi yaparak bizim kadromuzu tenkis ettirerek beni saf dışı ettiler ve kendi hemşerilerini getirip Fidanlık Şefi yaptılar.
Biz yine kaldık mı boşta… Netice yine bize bir iş lazım bele boş boş avare ne kadar gezilir ki. Çok geçmedi bir dostumuzdan haber geldi dedi ki bizim Van Üretme İstasyonunda kadrosuz ve sigortasız bir iş var ama sürekli. O zaman sigorta mefhumu pek önemli değildi benim için olsun dedim.
Bana işi bulan da kıymetli dostlarımızdan bu gün aramızda değil Mehmet Ali Gülte ağabeyimiz. Nurlar içinde yatsın çok sevdiğim çok değer verdiğim bir insandı. Allah ondan razı olsun tekrar ayağımızı yine devlet kapısına attık ve her gün eski bir model ciple gittik geldik.
Müdürümüz Baki Koçer yaşıyorsa selam olsun sağlık dileklerimi iletirim ölmüşse Allah rahmet etsin. Fidanlık saymanı Nevzat amca ve ondan sonra tek sorumlu Rahmetli Mehmet Ali Gülte abimiz.
Ortam güzel ekmeği yakalamışız huzur yerinde. Nevzat abi ve Mehmet Ali abi çok hoş insanlar insan zamanın nasıl geçtiğini bilmiyor benim işimde ssk primleri vergi ve personel bordrolarını yapmak öyle ağır bir işte değil.
Bir de bizim Selahattin abimiz var ve kasa da onda. Lakin Selahattin abi de çok okumaya meraklı bir insan hoş sohbet işi gücü hep kitap, dergi, gazete, gazetedeki kuponları keser, keser kasaya bırakırdı bu da arada bir şaka mevzuu olurdu
Nevzat abi bekardı oranın beyniydi müdür her yetkiyi ona vermişti.
Çok da şakacıydı Nevzat amca bir gün Teknisyenlerden Osman bey Sivas’a gitti geldi ve dönüşte eli elinden eli kolundan uzak derler ya öyle gelince Nevzat abi teknisyen Osman’a dönerek:
-Osman heç bi şey getirmedin ama heç değilse beş avuç Sivas toprağı getirseydin başımıza seperdığ’
Osman bey o sözden sonra her memlekete gidip geldiğinde bi daha eli boş gelmedi. Ve Nevzat amca yine bir gün beni çok meraklı çok işbilir görünce yılların sözüdür hiç unutamam aynen şöyle dedi:
- Kayaçelebi sana baba nasihatı bele her şeyi çoğ bilme Unutma kulağına küpe olsun Bir bilmiyem insanı bin beladan kurtarır.
Neyse bin orada bi müddet çalıştım ama ne kadar beni kadrolu yapın diye Baki beye kendim ve aracı vasıtası ile talebimi ilettimse de beni personel yapmadı. Ben de personel olma umudum kalmayınca yine alttan alttan iş aramaya başladım.
Ve bu arada baktım Türk Hava Kurumunda bir saymanlık işi var başkanı da eski Müze müdürlerinden Cevat Bozkurtlar rahmetli Kaya amcamızın da yakın dostu. Bu kez de orada işe başladık. Çaresiz Üretme istasyonundan ister istemez ayrıldım. Kadronuz olmasa iş neye yarar ki.
Hava kurumundaki işim zor değil maaş da o zaman göre iyi lakin iş sürekli değil bu da beni mutlu etmiyor. Herkes kadrolu sağlam garantili işlerde çalışırken ben niye bu işte karar kılayım diye kendimce çok rahatsızım. Çok sürmedi bizim Hava kurumundan bir tamim geldi ve bundan böyle THK Saymanlığı fahri olarak devlet memurları tarafından yapılacağından ilişiğinizi kesmeniz gerekiyor denince bu sefer kendi irademin dışında işten ayrılmak zorunda kaldım. Bu kez benden alınan işi Allah rahmet etsin o zamanki Halk eğitim merkezi Müdürü M.Cihan Akyürek’e verdiler. Cihan abi de duruma üzülse de o da bir şey yapamadı mı ve ben THK dan ayrıldım.
Bundan sonra ne mi oldu onu da bir başka yazı da yazacağım. Benim başıma gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir velhasıl.