Ormanlar yanıyor!

Ormanlar yanıyor canlar, canlılar yanıyor.

Yaşadığımız ülke, bizim varlıklarımız, bizim ağızsız dilsiz masumlarımız yanıyor.

Ağaçlar, çiçekler, çimenler, çalılar, orman hayvanları, börtü böcek, yani canlar diri diri ateşlere teslim oluyor. O canların yuvaları, yaşam alanları yanıyor.

Köyler, mezralar yanıyor, evler boşaltılıyor. Köylülerin geçim kaynağı büyükbaş, küçükbaş hayvanlar yanıyor.

Daha dün yemyeşil ve canlı ağaçların kozalaklarını, çiçeklerin tozlarını sağa sola savurup ormanı yenileyen yapan, üreten rüzgâr şimdi alevleri savurup dağıtıyor; yıkımın bir parçası oluyor.  Söndürme faaliyetlerini zorlaştırıyor.

Devlet, millet seferber; dağlara, tepelere, yolu izi olmayan yerlere ulaşmak kolay değil. Binlerce görevli ve gönüllü yerde, gökte, geceli gündüzlü canla başla çalışıyor.  Arazözlerle, tankerlerle ulaşılan yerlerde karadan; helikopterlerle, uçaklarla havadan müdahale ediliyor.

*

Yeryüzünde yaşamın sürekliliğini sağlayan şeylerden biri de ormanlardır. Ormanlar atmosferdeki gazların dengesinin korunmasına katkı sağlarlar.  Ormanlar ağaç ve diğer bitki türleriyle havadan karbondioksiti alır, fotosentez yoluyla atmosfere oksijen salarlar. Bu anlamda bakıldığında bulundukları yerlerin akciğerleri durumundadırlar.

Kaynaklara göre havada % 21 oranında oksijen bulunmaktadır ve bunun % 56’sını ormanlar üretir.

40 kişinin bir saatte havaya verdiği karbondioksiti yetişkin bir çam ağacı bir saatte oksijene dönüştürür.

1 hektar çam ormanı havadaki 36.4 ton tozu süzer.

1 hektar çam ormanı yılda 30 ton oksijen üretir.

Ormanlar bulundukları ülkenin önemli ekonomik kaynaklarındandır.  En sıradan bir köylünün de, kâğıt, kereste sektörü ile başka alanlardaki pek çok sanayi kuruluşunun da olmazsa olmazlarıdır.

Finlandiya gibi ülkeler ciddi ve bilinçli orman politikalarıyla ormanlardan büyük gelirler elde ederken bu varlıklarını korumak için de büyük çabalar harcarlar. Ömürlerini doldurup kesilmiş ağaçların yerine yenilerini dikerler.

Ormanlar önemlidir. Her yurttaşın özenle koruması gereken değerlerdendir. İnsanların büyük bir bölümü bunu çok iyi bilirler.

*

Bugün artık gelişmiş haberleşme olanakları sayesinde her şey ülkenin ve dünyanın her yerinde an be an izlenmektedir. Halen ülkemizde yaşanmakta olan orman yangınlarının neden kaynaklandığı toplumun her kesiminde enine boyuna konuşulmaktadır.

Yaz mevsimi nedeniyle havaların zaman zaman normallerin üzerine çıkan sıcaklıklarda seyrediyor olması da, insan kaynaklı kimi hata ve ihmaller de dünyanın her yerinde yangınların bilinen nedenlerindendir. Bu anlamda Manavgat yangınını ateşle oynayan iki çocuğun başlattığı da doğru olabilir.  Ancak ne var ki, bu da, tarla, inşaat alanı açma girişimi de, iyi söndürülmemiş piknik ateşi gibi diğer sıradan sebepler de 3 gün içinde, 17 ilde ve 58 noktada çıkmış 125 yangını açıklamak için yeterli görünmemektedir.

Yangınların salgın hastalık sonrası hareketlenmeye, canlanmaya başlayan turizm merkezlerinin bulunduğu bölgelerde baş göstermiş olmaları da çoğu kişinin dikkatini çekmektedir.

Yine yangınların pek çok noktada ve aynı anda çıkmış olmaları işin içine insan elinin değmiş olma olasılığını ciddi anlamda yükseltmekte, hatta pek çok kimse için tek açıklama haline getirmektedir. Eğer bu doğruysa, durum vahimdir.  Vahimdir, çünkü bu kadar çok ve farklı yerlerde, üstelik bir kısmı aynı anda çıkmış yangınlarda birden fazla kişinin sorumluluk sahibi olduğu anlamına gelmektedir.  

Şu ana kadar resmi olarak belirlenmiş ve açıklanmış bir durum yoktur.  

Ormanların ne olduklarını, ne tür işlevleri olduğunu bilen hiçbir insan böyle bir suçu bilinçli olarak işlemez, böyle büyük bir vebalin altına da girmez, giremez. Soluduğumuz hava ve onu sağlayan bitkiler, içtiğimiz su ve onların kaynakları insanlığın ortak malıdır bunu bilir, ona göre davranır. Çünkü ağaca, ormana, doğaya verilen zarar evlatlarımızın geleceğine verilmiş zarardır.

Bu yangınların özellikle etkili oldukları bölgelerde, ülkemize karşı açıkça düşmanlık besleyen yabancılar tarafından ve farklı toplum kesimlerinin birbirine düşürülmesine yönelik çıkartıldığı yönünde de iddialar vardır. Birilerinin bizleri bizim ormanlarımız, bizim insanlarımız üzerinden kaosa sürükleme çabalarından söz edilmektedir.

Neyse ki yurttaşlarımız böyle bir oyuna gelmeyecek kadar bilinçlidir.

*

Kızılderili Şefi Seattle’ın bugün artık internet sayfalarında kolaylıkla ulaşılabilen ve herkese tavsiye edebileceğim önemli bir mektubu vardır. O mektuptan yer alan iki sözü de şu şekildedir.

 “Unutmayın, bugün diğer canlıların başına gelen yarın insanın başına gelir, çünkü bütün hepsinin arasında bir bağ vardır. “

“Dünya annenizdir. Dünyaya ne olursa dünyanın oğullarına da aynısı olur. Eğer insanlar yere tükürürse kendi üzerlerine tükürürler.”

Orman yakmak ve yaktırmak her zaman, her yerde yanlıştır.

Bilmeyenler de eninde sonunda bunu öğreneceklerdir.

Bakmadan Geçme