Ortadoğu insanı, Batı ve geleceği...

Sokaklarda somurtan yüzler, ürkekliği gözünden okunan kişiler giderek artıyor. Sabah uyanan insanların güne başlarken sabah-sabah radyodan, TV'den duyacağı 'iyi haber'ler şükranla karşılanıyor.

Sokaklarda somurtan yüzler, ürkekliği gözünden okunan  kişiler giderek artıyor. Sabah uyanan insanların; güne başlarken sabah-sabah radyodan, TV'den duyacağı "iyi haber"ler şükranla karşılanıyor.

Toplumsal beklentilerin umuttan yana olan paydası, ne kadar küçülürse tedirginlik de o denli belirginleşiyor/artıyor, sokaktaki/caddelerdeki insanların yüzünde.

İnsanlar koşuşturmalarının sıkıntısını/yorgunluğunu;  benliklerinde taşıdıkları umut mutluluğu havasına  katık yapıyor, geçim kavgasının peşine düşüp kendi dünyasını yaşıyor.

Ekonominin acımasız dişlilerine yakayı kaptırmamanın sıkıntısını/derdini yaşayan nice insan;  koşuşturmaya dönüşen yaşamı biraz olsun düzlüğe dönüştürmek için nefes nefese de olsa yine mutluluğu yakalamanın umudunu  kovalayıp duruyor.

 Sokaklar yorgun insanlarla dolu...

Gülen yüzler sokaklardan çekilmiş...

Bezgin, ürkek/çekinden, düşünceli insanlar...

Sokaklar hiç böyle değildi oysa...

Sokaklardan caddelere taşan insan kahkahası duyardık bir zamanlar. Köşebaşına tavla tablasını kuran iki orta yaş insan; kahvelerini yudumlarken gelmesini bekledikleri zarı yüksek perden seslendirirlerdi. Zarı atarken de yüksek sesle;

"- Al sana bi dübara!.."

"- Hadi oolum dört cıhar!.."  derlerdi.

Tavlada kazanmanın göstergesiydi böyle yüksekten dilek belirtmeler. İstenen zar geldiği zaman hem oynayanın, hem de oyunu seyredenlerin kahkahası sokağın öte başından duyuluyordu.

Şimdi sokaklar, caddeler asık suratlı, gülmeyi unutmuş insanlarla dolu...

Kime  baksanız "suratından düşen bin parça olur" örneği...

xxx

Dünyamız,  iletişim olanaklarının gelişmesiyle  giderek küçülüyor. İnsanlar,birbirleriyle daha sıkı iletişim kurarken; dertleri/sorunları da o denli artıyor/büyüyor bu nedenle...

Hızlı iletişim, hızlı ve devamlı gelişmeyi gerektiriyor, insanlar da buna ayak uydurmak durumunda kalınca, "işe, eşe/dosta yetişme" kendiliğinden dert oluyor herkese...

xxx

Çalışmak insanın kaderi...

Bence yaşamın bir başka anlamı ayrıca... Ancak, çağdaşlaşan yaşamın giderek boyut kazanmasıyla masraf  kapılarının aralanması insan yaşamını engelli yarışa dönüştürüyor ister-istemez.

Geçim kavgası için her gün "koş babam, koş!.."

O zaman, anlık yaşam dilimleri; insanı yeni doyum noktaları yaşamaya zorluyor.

Dünyayı şekillendiren, yaşama hazırlayan, yaşama açan insanın; kendi dünyasındaki açmazları yenip, yeni umutlara kapılmasına yine insanlar engel oluyor, engel çıkarıyor.

İşre bu insanın acı gerçeği...

Dünya; insanın insanla olan diyalogsuzluğu, sosyal, kültürel vb. alanlarda yaratılan dengesizlikler yüzünden yaşanmazlığa doğru ilerliyor.

xxx

Terörü Ortadoğu'ya bela eden Batı...

Ama, Batı'nın geleceği, sırf sömürüyü düşündükleri için Ortadoğu'dan daha kötü olacak bu gidişle... Çünkü, bigünah yere akıttıkları kan  yanında;  aldıkları "ah...!" da var  ortada...

 Tatminsizlik, gaddarlık, mazlumun ahını almak,  Batı'nın başına bela olacak...

Çok uzak değil bu akibet...

Bakmadan Geçme